-1.3-

1.5K 246 318
                                    

"Jeongguk, sen teşhis etmek zorunda değilsin."

Saat kaçtı, hangi gündeydik ya da neredeydik, gerçekten bilmiyordum. Aklım yerinde değildi, tek bildiğim Taehyung'un yokluğuydu.

"O değil, ben biliyorum. Taehyung değil o, başka biri, yemin ederim biliyorum, benim güzelim değil o. O yüzden gireceğim, Taehyung ölemez çünkü, kanıtlayacağım size."

Yoongi de benimle beraber gelecekti, her ne kadar istemediğimi söylesem de beni dinlememişti. Birlikte morga girdik, soğutucu dolaptan çıkarılan üstü örtülü bedenle nefeslerim hızlanmaya başladı. Emindim, benim Taehyung'um olamazdı o. Kalbimde ince bir sızı vardı ama çok canımı yakıyordu, Yoongi'ye yaslanmamış olsaydım çok yüksek ihtimalle düşerdim. Örtünün dışına taşmış sarı saçları gördüğümde gözlerim karardı. 

"Hayır değil, inanmıyorum ben, hayır."

Yoongi de fark etmişti sanırım, bakışlarını bana çevirip sertçe yutkunmuştu dolu gözlerle. Dolan gözlerimden taşan yaşlarla kafamı iki yana sallayıp bir anda açtım örtüyü.

Taehyung değildi.

Büyük bir rahatlamayla kendimi Yoongi'nin kollarına bıraktım tamamen, ikimiz de yere çöktük ben hıçkırarak ağlarken. 

"Taehyung değil, Jane."

Yoongi sırtımı sıvazlayıp sakin bir sesle adli tıp görevlisine karşı konuştuğunda kadın kafasını sallayıp bedenin üzerini tekrar örttü ve soğutucu dolaba itip kapağını kapadı. 

"Hala umut var, sakinleş. Sakinleş hadi dostum, biraz dinlen istersen, hm? Çok yıprandın."

"Saat kaç?"

"Altıya geliyor."

"Yrimi saat oldu. Jimin yirmi saattir ortada olmasa ve az önce benim yaptığım gibi bir teşhisten çıksaydın, dinlenmeye düşünür müydün Yoongi?"

Olduğu yerde donup kalmıştı ve yutkunup titreyen elleriyle omuzlarımı ovmaya devam etmişti.

"Haklısın, haklısın kardeşim, özür dilerim."

Yerimden zor da olsa kalktım ve Adlı Tıp Kurumu'ndan çıkıp beraber arabaya geçtik. Yolcu koltuğuna geçip tavana bakmaya başladım bomboş bir şekilde.

"Bulacağız onu Jeongguk, merak etme. Sadece burada da değil, tüm ülkede aranıyor. Herkes seferber oldu."

"Ona ihtiyacım var."

Bakışları bana döndüğünde ben de Yoongi'ye baktım.

"Ne çok aşıkmışım aslında ona, farkında değilmişim duygularımın. Kısacık bir sürede, birini bu kadar şiddetli sevebileceğime inanmazdım. Annemle babamı kaybettiğimdeki duyguların aynısını yaşıyorum."

Kaşlarımı çatıp yorgunca kırpıştırdım gözlerimi, bulmalıydım onu, birlikte uyuyacaktık, yanımdan ayırmayacaktım onu.

"Yeterinde acı çektim, bir ölümü daha kaldıramam. Bir tane daha olmaz."

"Olmayacak öyle bir şey, sakinleş. Bulacağız Taehyung'u, Mingyu bir sürü olası hedefe baskın düzenliyor, birinden biri çıkacak."

"Adam konuştu mu?"

"Hayır, konuşmuyor. Ama konuşturacağım, söz veriyorum sana."

Telefonu çaldığında bana hafifçe gülümseyip telefonu açtı ve konuşmaya başladı, kedi gözleri büyüdüğünde ve dudaklarında kocaman bir gülümseme oluştuğunda ona döndüm merakla.

"Taehyung'u bulmuşlar Jeongguk!"

...

Saatlerdir yoldaydık ve ulaşmamıza çok az kalmıştı.

Pride×TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin