Hoşgeldiniiiizzzz!!!!
Lütfen buradaysınız oy atmayı (yıldıza basmayı) unutmayın, yorumlarınızı satırlarımıza bırakmaktan çekinmeyin ya da esirgemeyin! Değerli<3
Bölüm 2: Tanışma?
"Bir dakika, ben sana soy adımı söylemedim ki?"
Karşımdaki çocuğun kemikli suratı bir anda kasıldığında ne olduğunu anlamaya çalıştım ama o kadar kısa sürmüştü ki aklımın bir oyunu olabileceğini düşündüm.
"İzgi Akel. Bu okulda okuyorsun ve anlaşılan nasıl tanındığından pek haberdar değilsin?"
Sorarcasına söyledikleriyle kaşlarım yavaşça havalandı.Ne tanınmasından bahsediyordu?
Ben okuldaki sessiz, çalışkan ve umursamaz kızdım. Çevremde arkadaşım diyebileceğim neredeyse kimse, dostum diyebileceğimse hiçkimse yoktu. İnsanlara beni tanıyabilmeleri için hiçbir şey vermemiştim.
"Nasıl-" duraksadım.
"Tanınıyormuşum?" Simsiyah gözlerinin içine baktığım çocuk serseri bir şekilde gülümsedi.
"Bence önemli olan nasıl tanındığın değil, gerçekte kim olduğun. Sen, gerçekte kimsin İzgi?" Afalladım ama bunu belli etmedim. En iyi yaptığım şeyi yaptım, kaçtım.
Birkaç adım gerilediğimde amacım sadece kokunun dağılmasıydı. Hayır hayır, konunun. Evet. Beni tanımak istiyorsa, duvarlarımın içine onu alacağımı sanıyorsa, yanılıyordu. Hiçkimseyi almamıştım, o kimdi ki!
Muhtemelen onun karşısında kimsenin tanımadığı, hakkında hiçbir şey bilinmeyen gizemli bir bulmacadan farksızdım. Beni çözmek için yanıp tutuşacak ve buna izin verdiğimde, puf! Yok olacaktı. Herkes gibi.
Buna izin vermeyecektim ama bu biraz eğlenmemi engellemezdi. Uzun süredir çevremde ne olduklarını kendilerine öğretmem gereken kimse olmamıştı!
"Bence sanatçı erkekler sporculardan her zaman bir adım önde. Baksana, müzik, resim ve edebiyat varken kim koşarak terlemek ve vücudunu hırpalamayı daha hoş bulur?" Onunla konuşuyordum ve bir adım arkamdan gelmeye başladığını duyumsadım. Karşımızdaki uzun masalardan en boş ve arka tarafta daha rahat olana oturacaktım. Kimseyi tanımıyordum sonuçta ve tanışmak istediğim de söylenemezdi.
Dikkat çekmeye gerek yoktu ama ne yazık ki bu yaptığım en iyi şeylerden biriydi. Yani babam böyle söylerdi.
Hem kendini kimsenin tanımasına izin vermeyip hemde nasıl dikkatleri üstünden alamayan biri oluyordum bilmiyorum ama böyleydim.
"Yani sanatçı erkeklerden hoşlanıyorsun?"
"Galiba öyle."
"Peki ya bir gün birine aşık olursan ve sporcu olursa? Terlemesi ya da yaptığı spor seni zerre rahatsız etmezse hatta gurur duyarsan onunla? Terliyken deli gibi sarılmak, dokumak ve öpmek istersen?"
Cesurca bir soruydu ama utangaç birine benzediğini söyleyemezdim. Onun görünüşünde kimse utangaç olamazdı.
Söylediklerine bir cevap veremedim çünkü tıpkı az önceki sorusu gibi buna da bir cevabım yoktu.
Kimseden gerçek anlamda hoşlanmamıştım.Bir erkeğin dış görünüşünü çekici bulmuşluğum elbette vardı. Ya da tavırlarından etkilendiğim birileri elbette olmuştu ama hiç bir adım ötesi olmamıştı. Hep karşı tarafta rahatsız olduğum doluca özellik olurdu ve arkadaş bile olamadan uzaklaşırdım yanlarından ya da çevrelerinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NE HABER AŞKTAN? (DÜZENLENİYOR)
Jugendliteraturİzgi Akel, okul birincisi, profesyonel atletizm öğrencisi, girdiği her sınavda birinci olan ve katıldığı her koşuyu kazanan o kız. Ama yanında kimse yok, etrafında başarısını alkışlayan tek bir kişi bile yok. Üstelik bu başarıyı gerçekten hiçbir zam...