Bu bölümü ne zaman okursunuz bilmiyorum ancak şu an 24 Ağustos Cumartesi, saat gece 01.50, ben bölümü düzenleyip yayınlayacağım ve tam dört ay 23 günlük bir araya gireceğiz. Ben yks sürecinde olduğum için yazmaya çok vaktim olmuyor eskisi gibi bu yüzden biraz sürecek bölümleri yazmam. Hikayenin bunun gibi 25 bölüm daha olup sonra bitmesini planlıyorum. Yani bu dört buçuk(neredeyse beş) ayda nha'yı yazmayı tamamen bitireceğim. Muhtemelen ocak 16 gibi yeni bölüm gelecek, 2025'te.
Aradan önce son kez, yeni bölüme hoş geldiniz!
Buraya kadar okumadıysanız dönüp okuyun.
Eğer buradaysanız da oy vermeyi(yıldıza basmayı✨) ve yorumlarınızı satırlarımıza bırakmayı unutmayın.
Belki daha erken döneriz.
Başka bir ayın 16'sında.
25. Bölüm: Sana Topladığım Çiçekler.
"Ödeştik. Sadece şimdilik. Hala sana borçlu olduğum öpücükler var İzgi. Hala senden çalacağım öpücükler var."
Arkasını dönüp kapıyı açıp çıkması saniyeler sürmüştü. Beni öylece kalakaldığımla bırakmış ve gitmişti.
Senden çalacağım öpücükler var.
Kesinlikle etkilenmek basit kalıyordu ona hissettiğim bu garip duygunun yanında.
Fazlası vardı. Öpüşünde bile fazlası vardı. Biliyordum çünkü hissediyordum. Hissederdiniz. Aksi mümkün değildi. O varken aksi mümkün olmuyordu.Kendimi toparlamaya çalışarak arkamı dönüp üzerimdeki ıslak ve sabunlu tişörtü çitilemeye devam ettim bir süre. Tişörtü üzerimden çıkarıp atabilmek için temiz bir tişörtüm yanımda hazır olması lazımdı ama girmeden önce akıl edip almayı unutmuştum.
Bir leylalık söz konusu tabii sende bu aralar.
Sağol canım yine çok tatlısın bakıyorum da.
Kapıyı açıp Meriç'in odasına doğru gitmek için bir adım attığımda bileğime sarılan elle duraksadım.
"Nereye gidiyorsun İzgi?" Arkamı döndüğümde Seza'nın sırtını yasladığı duvardan hafifçe ayırıp bana doğru adımını görmek beni duraksattı.
"Yardımcı olmak için geldim değil mi?" Bariz bir şey, dercesine söylemişti bunu. Elindeki tişörtü bana doğru uzatarak. Uzattığı beyaz tişörtü elime alıp çarpıkça gülümseyen yüzüne bakmadan hızlıca lavaboya girip kapıyı arkamdan kapattım. Hadi ama! O gerçekten centilmendi.
Kibardı, düşünceliydi ve çoğu zaman çok çekici. Lanet olsun ondan etkilenmemek söz konusu olabilir miydi!Tişörtü açtığımda beyaz dümdüz ve bana oldukça büyük olan bir tişört olduğunu gördüm. Şu an üzerimdekine kıyasla daha büyüktü. Muhtemelen dizlerime kadar gelecekti.
Giydiğimde yine yakasını omzumdan düşürdüm neredeyse göğsüme kadar açılacağı için. İçimdeki sporcu sütyeninin askısı belli oluyordu ama kötü değil hatta spor durmasını sağlamıştı. Tahmin ettiğim gibi dizlerime kadar da gelmemişti. Gerçi bir tık daha yukarıdaydı ama olsun.
Kapıyı açıp çıktığımda bu sefer beklediğim bir şekilde kapıdaydı ve duvara yaslanmış yine kollarını göğsünde bağlamıştı. Benim çıktığımı gördüğünde kısaca beni süzdü ve hoşuna giden bir şeyi görmüşçesine hafifçe gülümsedi. Ben nedenini soramadan birlikte merdivenlerden inerek aşağı ulaştık hızlı bir şekilde. Bahçeye açılan terasa vardığımızda yemeklerin çoğu yenmişti ve bizimkiler masada değildi. İlerideki havuzun başındalardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NE HABER AŞKTAN? (DÜZENLENİYOR)
Teen Fictionİzgi Akel, okul birincisi, profesyonel atletizm öğrencisi, girdiği her sınavda birinci olan ve katıldığı her koşuyu kazanan o kız. Ama yanında kimse yok, etrafında başarısını alkışlayan tek bir kişi bile yok. Üstelik bu başarıyı gerçekten hiçbir zam...