Gerçekten kitabı şimdiden 42 kişi okumuş 😻
Onlara burdan çoook teşekkür ediyorum. Ayrıca yorumlarınız için ayrıca teşekkür ederimm 💓
Uzatmayayim siz hemen hikayeye geçin <333
İyi okumalar...
Ne ara ne hızla karnına küçük bir meyve bıçağını sapladığımı bilmiyordum. Göz bebeklerim küçülmüş, ne öfke ne de korku hissediyordum. Duygularım benden uzaklaşmış, sanki beni terk etmişlerdi. Duyguya dair hiç birşey üzerim de veya içimde yoktu. Karnından kanlar hızlıca akiyordu. Meyve bıçakları inceciktir fakat benim kullandığım uzun ve tırtıklıydı. Böyle adamlardan beklenen şeyler. Hangi organına zarar verdiğimi bilmiyordum ancak yapabildiğimce zarar vericektim. Onun acı çekmesini, ölen çocuklardan ve hayatı benim gibi mahvolan çocuklardan özür dilemesini istiyordum.
Bıçağı iyice bastırdıkdan sonra çektim. Bıçağı iki zayıf elimle tutuyordum. O ise karnını tutarak yere diz çöktü. Kan öksürüyordu ve karnı kanıyordu. Kontrolümü kaybederek bende çömeldim. İki elim bıçağı tutarken kollarımı havaya kaldırdım ve tekrar sapladım. Tekrar ve tekrar. Kollarımı havaya kaldığımda içimdeki belirsiz duygular azalıyordu...
Yere yığılana dek yaptım bunu. Bağırışları, çığlıkları ve acı yüzü yine de o cocuklara bedel değildi. Daha fazla acı çekmesi gerekiyordu. Her sapladığım da yüzüme ve üstüme onun iğrenç kanları gelıyordu. Bir sesler duydum. Ama duymazlıktan gelip bıçağı çömeldiğim yere bırakıp kanlı ellerime bakarak düşüncelere daldım.
"Herkes etrafa baksın ! Çocuk varsa onları diğer yetimhaneye götürün. Nazik olun !"
Kalın ve hür bir ses ve bir sürü ayak sesleri geliyordu. Açıkçası onların polis olduğunu düşünmüştüm. Eğer öyleyse teslim olmaya hazırdım çünkü ben intikamımı aldım. Sadece, belki yetimhanemizdeki diğer görevlileri öldürmek istiyordum. Umarım derslerini almışlardır. Ben küçücük çocukların ölümüne katlanırken onların umrunda değildi. Cesetleri gömmüyorlardı bile. Ben bu işi yapıyordum, her zaman ki gibi.
"Çiğdem, sen şu tarafa bak. Bir adamın bağırışları duyulmuş. Dikkatli ol, senin arkandayım."
Yüzümde nefret yoktu ama içimde büyük bir nefret vardı. Fakat artık yok. Uçup gitmişlerdi. Bir amacım veya yapacağım birşey kalmamıştı. Hapishane de çürüyüp, zayıflıktan ölecektim. Kendi kendime düşüncelere dalmışken birinin ayak seslerini duydum. Ama arkama bakamayacak güçte ve dalgınlıktaydım. Hâlâ kanlı ellerime bakıyordum. O kişi bana şaşkınlık ve telaşla yaklaşıyordu. Benden korkuyor muydu ?
Yanıma çömeldiğin de kadın olduğunu anladım. Sarı saçlı güzel gözlü olgun bir kadındı. Çok şanslıydı. O bana endişeli gözlerle , ben ise ona yorgunca ve kayıtsızca bakıyordum. Neden öyle bakıyordu ? Acınacak biri miydim ? Belkide... bu bana çok garip geliyordu.
"Yaran var mı ?"
Neden benimle ilgilendiği ve neden durumumu sorduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ben önemsizdim ve onun hiç birşeğiydim. Param yoktu kirliydim ve zayıftım. Elini benim kan sıçramış yanağıma yaklaştırdı. Fakat sonra tereddüt etti. Tiksinmiş olabilir miydi ? Yoksa benim rahatsız olmamam için miydi ? Cevap vermedim ancak o bana hala endişeyle ve sefkat ile bakıyordu. Birisi daha içeriye girdi ve ikimize baktı. İkimize yaklaşınca gözüm ona kaydı ve olgun bir adam olduğunu gördüm. Siyah hafif gür saçlı iri bir adamdı. Yakışıklı bir adamdı ama umrumda değildi. Büyük ihtimalle kadının kocasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI AŞK
Action13 yaşından beri işkence, zorbalık, pis işler yapan bir yetimhanede yaşayan kız. Yaşadıklarına karşı geldi ve ilk katilliğini yaptı. İçi ferahlasada ve diğer çocuklar kurtulsada o duygularını çoktan kaybetmişti. Sanki bir bulut gibi sadece havada sü...