miserable (you & me) ☆ jeongsung ✓

high infidelity

you know there's many different ways
that you can kill the one you love
the slowest way is never loving them enough

~

jisung:
selam|
naber|
of olmadi dur|
slm|
hayir|
nasilsin jeongin|
yok olmadi|
kolun nasil oldu|
kolun nasil|
kolun

jeongin:
?

jisung:
anaskm|
yanlislikla gonderdim amk|
kolun nasil

jeongin:
kolum mu nasıl

jisung:
evet
vuruldun ya

jeongin:
ha
doğru
geçti artık
iyi yani

jisung:
hm
sevindim

jeongin:
bir şey mi oldu

jisung:
hayir

jeongin:
yazmazsın sen
bir şey mi söyleyecektin

jisung:
evet
acik olmam gerekiyo|
sana dogru duzgun tesekkur edemedim
hem de konusmamiz gereken bir seyler var anladigim kadariyla?

jeongin:
evet?

jisung:
musaitsen bugun bana gel

jeongin:
müsaitim

jisung:
tabi hemen musait olursun oc|
tamamdir
aksam sekizde bekliyorum

jeongin:
tamamdır
akşam görüşürüz
görüldü, 14.56

_____

kapı çaldığında jisung sarsak adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladı. sarsak adımlarla yürüyordu çünkü iki gündür sarhoş olmayı kendine adet edinmişti.

jeongin'in gelmesini beklerken de bir şişe sojuyu bitirmişti bile.

kapıyı açıp karşısında dikilen jeongin ile göz göze geldiğinde tepki vermedi. jeongin tek bakışta onun pek de ayık olmadığını anlamıştı ama o da tepki vermedi.

"hoş geldin, içeri geç." diyerek kenara çekildi jisung.

jeongin için bir şeyler hazırlamayı pek istememişti aslında ama daha sonra bunun kaba olacağını düşünüp akşam yemeği hazırlamıştı. kurduğu iki kişilik masa yaklaşık yarım saattir bekliyordu.

"hoş buldum."

jeongin ceketini çıkartıp jisung'a fırsat vermeden kendisi astı. "ben bir ellerimi yıkayayım." diyerek banyoya ilerledi jeongin. onun evinde eskisi gibi rahat hareket edebilmesi jisung'un biraz sinirlerine dokundu. yine de sakindi. zaten yemekte cevabını alacağını umuyordu.

"tamam fazla oyalanma. yemek hazır." bunu söylemek garip hissettirmişti. sanki araları düzgünmüş gibi.

jeongin geri geldiğinde masaya oturdular.

"geldiğin için teşekkürler."

"asıl çağırdığın için ben teşekkür ederim."