bad blood

623 100 139
                                    


band-aids don't fix bullet holes
you say sorry just for show
if you live like that you live with ghosts

~

jeongin sabah başında dayanılmaz bir ağrıyla gözlerini açtığında tanıdık duvarları göremediği için aniden yerinden doğruldu. jisung'un evinde olduğunu anladığında derin bir nefes alarak koltuktan kalktı. baş ağrısı yetmiyormuş gibi küçücük yerde yattığı için tüm vücudu ağrıyordu şimdi de.

"jisung?" diye seslendi evin içinde. tek bir çıt dahi çıkmamıştı.

belki uyuyordur diye düşünerek tek tek odalara baktı. ev gerçekten de bomboştu. saati kontrol ettiğinde çoktan öğlen olduğunu fark etti. jisung onu bırakıp işe gitmiş olmalıydı.

tekrar koltuğa dönüp oturduğunda yavaş yavaş gece olanları hatırlamaya çalıştı. masanın üzerinde getirdiği çiçeği gördüğündeyse bazı şeyler daha da netleşmişti.

gece aniden uyuyakalmış olmalıydı. umarım saçma salak hareketler yapıp bir yerlere kusmamışımdır, diye geçirdi içinden.

jisung'un ona bir not veya mesaj bırakmadan kendi evinde uyurken öylece bırakıp gitmesi garibine gitmişti. telefonunu kontrol etti. bir sürü mesaj ve arama vardı. hiçbirisinde jisung yoktu ama.

kaşlarını çatarak tek tek mesajlara baktı, hiçbirine cevap vermedi.

jisung'a mesaj atmak için girdiğinde engelini kaldırmış olduğunu görerek hafifçe gülümsedi. evin anahtarları ortalıkta görünmüyordu. eğer giderse kapıyı çekip çıkması lazımdı ve güvenlik açısından da bu sıkıntılı olurdu. bu bahaneyle jisung'a bir mesaj yazdı.

jeongin:
günaydın
gece olanları fazla hatırlamıyorum ama
beni evinde ağırladığın (?) için teşekkür ederim
sana zorluk çıkardıysam da üzgünüm 😞
ne zaman eve gelirsin?

cevap vermesi için bir süre bekledi. muhtemelen öğle arasında olduğu için hızlı cevap vermişti.

jisung:
git sen

git sen mi?

jeongin mesajlaşmayı bir kenara bırakıp jisung'u aradı. telefon birkaç saniye sonra açılmıştı. "alo?"

"ne zaman gelirsin?"

jisung duraksadı. "ne zaman geleceğimi ne yapacaksın jeongin? gidiyorsan kapıyı çek ve çık git."

birden neden bu şekilde tepki verdiğini anlamadı jeongin. "tamam giderim de anahtar yok. kapıyı öyle direkt çekip gidersem hiç güvenlikli olmaz."

"benim güvenliğim seni ilgilendirmez. gidiyorsan öylece bırak evimi ve git. ben hallederim."

"neden bana birden böyle davranmaya başladın? gece yanlış bir şey mi söyledim?"

"nasıl davranmam gerekiyordu ki?"

"bilmem. gayet iyiyken birden sebepsizce bana ters davranmaya başlama nedenini merak ettim sadece."

jisung sinirli bir şekilde güldü telefonun ucundan. bu ses jeongin'in hoşuna gitmişti. "düşünsen bulursun aslında neden senin gibi bencil ve kıskanç birisine hayatında başkaları da olmasına rağmen birisini yedekte tutup hayatına müdahil olduğu için kızdığımı."

jeongin elini alnına götürdü. zaten başı da ağrıyordu. bu cümleden hiçbir şey anlamamıştı. "anlamadım?"

"yujin'e sorarsın."

miserable (you & me) ☆ jeongsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin