paris

546 88 55
                                    



baslamadan once yeni fic yayımladıgımı duyurmak istiyorum 🥺 okursanız sevinirm ily 💞
ve 5k olmusuzzz🥳🥳

i'm so in love that I might stop breathing

~

jeongin uçaktan indiklerinde derin bir nefes aldı. yol boyunca chan ve changbin'in oynaşmasını izlediği yetmiyormuş gibi minho tarafından da kafası ayrıca ütülenmişti.

hemen telefonunu kontrol etti. yongbok'la sürekli iletişim halinde olmalıydı. onların uçuşu beş saat önce olduğu için çoktan otele geçmiş ve yerleşmişlerdi. jeongin bilerek onları önden yollamıştı ki jisung güzelce dinlenebilsindi. doğum gününü kutlayacağı vakit yorgun ve uykusuz olmasını istemiyordu.

saati kontrol ettiğinde 21.45 olduğunu gördü. otele gidip yerleşemeyeceklerdi bile muhtemelen. gece yarısına çok az kalmıştı.

yongbok'a ne yaptıklarını sorduktan sonra yanındakilere döndü.

"eşyalarınıza falan sahip çıkın şu kontrollerden hızlıca geçelim."

"sakin ol yetiştin bayan daha vakit var." diyerek kendi esprisine bir kahkaha patlattı minho. yongbok'la kalacağı için çok heyecanlıydı ve sürekli bunu dile getirip durmuştu. sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı, şuursuz gibi davranıyordu.

"minho, artık seninle iletişime geçmek istemiyorum. chan'ın yanına git."

minho denileni yaptığında kolunun altındaki changbin'e bir şeyler anlatmakta olan chan onu gördüğüne pek sevinmişe benzemiyordu. yine de sesini çıkarmadı.

havaalanında harcadıkları bir buçuk saatin ardından otele varmışlardı. önce oda anahtarlarını aldılar. jeongin sanki evine gelmiş gibi sevindi. onları yongbok karşılayacaktı.

lobide bavulları ile beklerken yongbok'u gördüğünde bakışlarını ona sabitledi. "sonunda geldiniz. jisung odaları neden böyle ayarladığımızı ve seungmin ve hyunjin beraber kalırken bizim neden ayrı kaldığımızı sordu. açıklayana kadar götüm çıktı." dedi yongbok acele acele. gerçekten paniklemişti. jeongin'in sürprizini bozmak istemiyordu, jisung'un bu sürprize çok sevineceğini düşünüyordu.

"nasıl ikna ettin peki bu oda mevzusuna onu?"

"benim odam tek kişilik seninle yatamam minho kızıyor demek zorunda kaldım en son." dediğinde minho gülmeye başladı. yongbok geldiğinden beri ondan tarafa bakmamıştı. onu gördüğünde şaşırdı, yeni fark etmişti orada olduğunu.

"aa selam." diyerek kollarına bıraktı kendini. jeongin hafifçe gülümsedi. gün geçtikçe daha tatlı oluyorlardı.

"bir sorun çıkmadı değil mi?"

yongbok başını iki yana salladı. "yok, sonra uyudu zaten. yarım saat önce falan uyanmış. ben yürüyüşe gidiyorum biraz eiffel'e falan bakayım şöyle dünya gözüyle dedi. gitti kendi başına."

jeongin kaşlarını çattı. böyle planlamamıştı. yongbok ona laf çakmayı ihmal etmedi. "doğum gününü kutlamak istemiyor artık. muhtemelen onun için gitmek istedi."

bu lafa cevap veremedi. yongbok sonuna kadar haklıydı çünkü.

"oda servisiyle konuştun mu?" diye sordu jeongin eşyalarını asansöre taşırken. "konuştum evet. sen tekrar bir konuş iptal et istiyorsan. benden artık bu kadar hadi iyi geceler."

yongbok minho ile diğer asansöre gitti. chan ve changbin lobide kalakalmıştı. "kendi dertlerine bizi unuttular." diye söylendi changbin.

jeongin odaya çıktığında kapıyı açıp eşyalarını bir kenara düzensizce koydu. resmen fırlatmıştı. jisung onun aksine düzenli ve tertipli birisi olduğu için tüm eşyalarını güzelce yerleştirmişti. yatak dağınıktı. toplamadan gitmişti.

miserable (you & me) ☆ jeongsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin