delicate

659 96 174
                                    




bazılarınız önceki bölümü okumadınız!!!!!!!

handsome, you're a mansion with a view
do the girls back home touch you like i do?
long night with your hands up in my hair
echoes of your footsteps on the stairs
stay here, honey, i don't wanna share

~

birden yağmur bastırmıştı. ılık havada ince ince yere düşen yağmur damlaları hyunjin'i biraz üşütmeye başlamıştı. adımlarını hızlandırarak konumdaki mekandan içeri girdi.

işte oradaydı. camdan dışarıyı seyrederken tatlı bir köpek yavrusuna benziyordu.

başını çevirip hyunjin'in geldiğini gördüğünde yüzü bir gülümsemeyle aydınlandı. hyunjin de ona gülümseyere karşılık verdi.

"selam, naber?" derken ayağa kalkmıştı hyunjin'e sarılmak için. her buluşmalarında birbirlerini böyle karşılarlardı. hyunjin onu kollarıyla sıkıca sarmalayıp sorusuna cevap verdi. "iyidir senden naber?"

asıl konuya girmeden önce ikisi de bunun hakkında konuşmakta gerildiği için havadan sudan konuşarak biraz zaman kazanmaya çalışıyorlardı. sanki ilk kez buluşmuşlar gibi gergin görünüyordu ikisi de.

garson siparişlerini almak için geldiğinde arkalarına yaslandılar.

daha sonrasında oluşan rahatsız edici bir sessizlikle birbirlerinin suratına baktılar.

"ee," dedi hyunjin. bu sefer konuya giren o olmak istemişti. "ne konuşacağız şimdi?"

seungmin derin bir nefes aldı. "senden bir açıklama bekliyorum."

"ne açıklaması?" hyunjin gerilmişti. neyi nasıl açıklayacağını bilmiyordu. kalbi hızlanırken düzenli nefes almaya çalıştı.

"senden hoşlanıyorum. seni seviyorum hyunjin ve bu hiç de arkadaşça bir sevgi değil," ilk kez bunları yüzüne söylediği için biraz utanmıştı ama devam etti. "sen de bunun uzun zamandır olmasa da bir süredir farkındasın."

"seungmin. bunu konuşmak çok garip hissettiriyor."

"artık konuşulması lazım belirsizlikten kafayı yedirteceksin bana yoksa." hyunjin başta konuşmaya karar vermiş olsa da ne diyeceğini bilmediği için sessizce yüzüne baktı.

o sırada kahveleri de gelmişti. garson fincanları masaya koyup afiyet olsun dedikten sonra uzaklaştı. seungmin kollarını bağlamış oturuyordu.

"beni neden öptün?"

bu ani soruyla hyunjin bakışlarını fincanlardan kaldırıp karşısındaki adama çevirdi.

"özür dilerim izinsiz öpmemeliydim."

"hyunjin ondan mı bahsediyorum ya? sebebini soruyorum."

"sebebi yok. içimden geldi."

seungmin sabırsızlanmaya başlamıştı. "iyi." onu daha fazla belirsizlikte bırakmamak için yolda gelirken kafasında planladığı konuşmayı toparlamaya çalıştı hyunjin. heyecanlandığı için bir anda aklından uçup gitmişti her şey. ama daha fazla konuşmazsa her şeyi mahvedebilirdi. bu nedenle derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"bak seungmin, seni belirsiz hislerimle oyaladığım için özür dilerim." aslında hislerim gayet net.

konuşmasına çok ciddi bir şekilde başladığı için olumsuz bir yanıt alacağını düşünen seungmin gerilmişti. bir şey söylemeden onu dinlemeye devam etti. "sana kötü hissettirmek istememiştim. sadece ne yapacağımı bilmiyordum."

miserable (you & me) ☆ jeongsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin