7~🕷️🕸️

461 85 202
                                    

"Bugünlük bu kadar yeterli olur sanırım."

"Hmh."

Hyunjin'i başımla onaylarken aklım yapacak olduğu teklifteydi.

Teklif?? Ne olabilirdi ki?

"Ee Felix..teklif konusuna gelirsek..bu akşam benimle yemeğe çıkmak ister misin?"

Bedenimi saran heyecan dalgası tüm vücudumu terletirken hızlı hızlı başımla onayladım. Tanrım beni yemeğe çıkarmak istiyordu?!

"E-evet olur."

"Güzel! Bu akşam haberleşelim o zaman."

Başımla onaylayıp hızla yerimden kalktım ve odadan çıktım. Heyecandan bacaklarım titrerken yüzümde aptal bir gülümseme vardı.

"Felix? İyi misin?"

Chan Hyung'un sesini duyduğumda ona doğru döndüm ve başımla hızlı hızlı onayladım.

"İyiyim."

"Pek öyle görünmüyorsun ama?"

"Şey..arabada anlatsam daha iyi olur benim için."

Chan Hyung başıyla onayladığında arabaya doğru ilerlemeye başladık. Kalbim hızlı hızlı atarken Hyunjin'e ne ara aşık olduğumu çözmeye çalışıyordum. İlk görüşte aşk? Belkide böyleydi.

"Anlat bakalım."

"Şey..psikoloğum bu akşam beni yemeğe davet etti. Biraz..heyecanlandım sanırım."

Sözlerim üzerine kaşları çatılan Chan Hyung bedenini bana doğru çevirdi.

"Neden heyecanlandın ki? Ondan hoşlanıyor musun?"

"Sanırım.."

"Bak Felix, onu henüz yeni tanıyorsun. Teklifini hemen kabul etmek doğru olur mu?"

"Bilmiyorum Chan Hyung ama..ben ona karşı inanılmaz bir çekim hissediyorum. Sanki.. başka bir şey bu. Aşığım galiba. Onun yanında güvende hissediyorum ben."

Chan Hyung titrek bir nefes aldıktan sonra başıyla onayladı. Tabii ki teklifi onaylamam onu biraz germiş olmalıydı fakat ben pişman değildim. Önemli olan da benim hissettiklerimdi zaten.

~~~~~

"Alo?"

"Felix? Hazırsan konum atayım mı?"

"Olur."

Telefonu kapatıp giydiğim pantolonu düzelttim ve yatağa oturdum. Elime aldığım açık tonlardaki farı gözümün üstüne uygularken telefonuma gelen bildirim sesi kulaklarıma dolmuştu.

Farı göz kapaklarıma iyice yaydıktan sonra masaya bıraktım ve gelen bildirime bakmak üzere telefonumu elime aldım.

Hwang Hyunjin adlı kişiden bir mesaj 💬

Konum 📌

Telefonumu sıkıca kavrayıp salona geçtim ve koltukta uzanan Chan Hyung'uma ufak bir gülümseme sundum. Hyung'umun içten içe gerginlik hissiyatına kapıldığının farkındaydım.

"Gidiyor musun Felix?"

"Evet. Görüşürüz Chan Hyung!"

"Pekala.. dikkat et kendine Felix. Görüşürüz."

Koşar adımlarla evden çıktıktan sonra arabaya kurulup Hyunjin'in attığı konuma tıkladım. Kalbim deli gibi atarken sakin kalmak çok zordu.

Yaklaşık on dakika süren bir yolculuğun ardından daha önce gelmediğim bir restorana varmıştım. Yüzümdeki eşsiz gülümseme git gide büyürken yavaş hamlelerle arabadan indim ve restorana giriş yaptım.

Burası bomboştu. Tabii..en köşedeki masada oturan Hyunjin'i saymazsak.

"Hyunjin!"

"Felix? Hoş geldin."

Kalbim maratona çıkmışcasına atarken Hyunjin'in karşısındaki sandalyeye oturdum. Hissettiğim duygu yoğunluğu nedeniyle bacaklarım titriyordu.

"Ne yemek istersin?"

Önümde duran menüye uzun uzun baktıktan sonra başımı hafifçe kaldırıp irislerimi Hyunjin'in irislerinde sabitledim.

O kadar güzel bakıyordu ki..söyleyecek sözüm yoktu gerçekten..

On saniye? Belkide yirmi saniyelik bir bakışmanın ardından boğazını temizleyen Hyunjin bakışlarını başka yöne çevirdi.

Bende o anın verdiği utanç hissiyatıyla bakışlarımı tekrardan menüye çevirdim.

"Ben..ramen yemek istiyorum."

Tekrardan üzerimde hissetiğim bakışlarla başımı yavaşça kaldırdım. Hyunjin gülümseyerek bakıyordu irislerime.

"Garson? Bakar mısınız?!"

Hyunjin garsona seslendiğinde derin bir nefes alıp söze girdim.

"Hyunjin?"

"Efendim Felix?"

"Burada neden kimse yok?"

Hyunjin'in eşsiz gülümsemesi giderek büyürken kendimi o güzel gülüşüne bakarken kaybediyordum.. tanrım bir gün kalpten gidecektim sanırım.

"Bizim için ayırttım burayı, o yüzden kimse yok."

Başımla usulca onayladıktan sonra kucağımdaki ellerimle oynamaya başladım. Hyunjin'in yanındayken bu kadar gergin olmam normal miydi acaba?

"Buyrun efendim?"

Sesini işittiğim garson gülümseyerek bize bakıyordu. Tam konuşacağım sırada Hyunjin garsona doğru dönüp konuşmaya başladı.

"İkimizde ramen alacağız."

"Başka bir arzunuz var mıydı efendim?"

"Hayır teşekkür ederiz."

Garson başıyla selam verip yanımızdan ayrıldığında bakışlarımı tekrardan kucağımdaki ellerime çevirdim. Ah şu utangaçlık?? Ne yapacağız biz seninle!?

~~~~~

Zorlu geçen on beş dakikalık bir sürecin ardından yemeklerimiz gelmişti ve ben iştahla yemeğime gömülmekle meşguldüm. Bu durumdan her ne kadar utanç duysam da açtım şu anda.

Ben her şeyden habersiz bir şekilde yemeğimi yerken Hyunjin önündeki tabağa dokunmamıştı bile. Sadece garip bir gülümseme ile yüzümü izliyordu.

"Hyunjin? Sen neden yemiyorsu-"

Tam cümlemi söylemeye çalıştığım sırada karnıma aniden giren bir kramp ile acı bir inleme bıraktım ortaya.

"Hyun- yardım et."

Nefes alamazken geriye kalan son gücümle Hyunjin'den yardım istemeye çalışmıştım fakat.. yüzündeki garip gülümsemesi iyice büyüyen Hyunjin acıdan kasılan zayıf bedenimi seyretmeye devam etti..

🕸️🕸️🕸️🕸️🕸️🕸️

Neler oluyor acabaaaa?? :) Tahminleri olan var mı?





Slender Man ~HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin