6. Bölüm

62 4 0
                                    

Ter içinde uyanmıştım, saate baktığımda sabahın beşi olduğunu gördüm. Bir bardak su almak için aşağıya indim. Kadıncağız battaniyeyi üzerine almadan utana sıkıla oturur pozisyonda uyuyakalmıştı koltukta. Yastığı koltuğun baş tarafına koyup uyandırmadan başını tutup yastığa yatırmaya çalıştım. Bir ara gözlerini açar gibi olmuştu ama uyku ağır gelmiş olacak ki, tekrardan yumdu gözlerini. Ayaklarını da koltuğun diğer ucuna uzatarak üzerine battaniyeyi örttüm. Oh be ! Şimdi daha rahat uyuyabilirim diye geçirdim içimden. Gözlerini kapatan saçlarını kenara çekmek için ellerimle saçlarını tuttuğumda, yüzüne dokundu parmaklarım. Soğuktu teni ama ter içindeydi. Hasta mıydı acaba ? Oda sıcaktı hala, kim bilir ben gelmeden ne kadar daha o taşın üzerinde oturmuştu. Yarın olmazsa doktora götürürüm diye düşünerek tekrardan uyumaya çıktım.

Kapı sesine uyanmıştım, yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Alt katta kimse yoktu, kadın battaniyeyi toplayıp koltuğun kenarına bırakmıştı. Masanın üzerinde ki not dikkatimi çekmişti. 'Her şey için, teşekkür ederim ' yazılıydı notta. Bu kadar mıydı yani ? Dünkü çektiğim bu kadar stresten sonra, kuru bir not muydu, teşekkürü ? Sinirlenmemek elde değildi, acıma hissim tamamen gitmiş, karşımdaki kadını nankör bir insan olarak tanımlayabileceğim bir duygu içine girmiştim. Kadın milleti değil mi işte, önceliği hep kendisidir. Aman ne hali varsa görsün, diyerek söylenmeye başlamıştım içten içe.

Eve gider gitmez odama çıktım, kadını bir türlü hafızamdan silemiyordum, ne yapıyordur ? Cebinde beş kuruşu bile olmayan kadın, bir başına nereye gitmiştir ? diye düşünmüyor değildim. Off, ne geceydi ama, uzun zamandır hiç bu kadar hareketli bir gece geçirmemiştim. Neyse hazırlanmam gerek..

Annem her zaman ki gibi kahvaltı masasının başındaydı. 'Dün Kaya da kaldım anne sorun yok dedim' yerime oturur oturmaz. Hiç bir şey söylemeden yüzüme baktı. Elinde ki, çay fincanını masanın üzerine bırakırken yüzüme baktı. Haklıydı aslında kahvaltı sofrasına oturmayan ben, kendimi masada bulmuştum. Annem endişelenmekte haklıydı. 'Dün yemek yemeyi unutmuşum' diyebildim sadece. Masada hiç konuşmadık, evden çıkarken bana sadece ' kendine dikkat et ' dedi.

Evden çıkacakken dedem seslendi, dün Kaya ile konuşup konuşmadığımı sordu. Ben de konuştuğumu ve bugün şirkete geleceğini söylediğim an da, dedemin yüzünde ki sevinç paha biçilemezdi. Uzun zamandır onu böyle mutlu görmemiştim. Annem aksine, bu duruma bozulmuştu. Neden onun bu durumu, bu kadar kafasına takmış olmasını anlayabilmiş değildim. Garip gelmişti bana. Annemle göz göze gelmeden 'hoşça kal ! 'diyerek çıkmıştım evden. Arabayı çalıştırır çalıştırmaz, dün o gece kadını gördüğüm evin olduğu semte gittim. Kapıda görünen kimse yoktu, eve girebilmişti sanırım. Neden bu kadar ilgileniyordum ki, benlik bir durum yoktu işte, sanırım çektiğim vicdan azabından kaynaklanıyordu bu hareketlerim.

Bugün hareketli bir gün olacaktı. Almış olduğumuz yeni arazinin keşif çalışması yapılacaktı. Tüm ekiple beraber sabah saatlerinde orada buluşmaya karar vermiştik. Şehirden oldukça uzaktaydı arazi. İçinde bir iki binadan başka bir yapı yoktu. Öncelik, arazi içinde yaşayan insanlarla konuşup buradan taşınmalarını sağlamaktı. Kolay olacaktı, netice de para herkesin fikrini değiştirebilecek bir güce sahipti.

Ben gidinceye kadar bir ev sahibi hariç diğerlerini ikna etmişlerdi bile. Ev sahibi evde yokmuş, başka bir gün konuşuruz diye ertelemişler. Ne kadar çabuk ikna edebilirsek o kadar kısa bir zaman da inşaatımıza başlayabiliriz, o yüzden haftaya kadar bu işin hal olmasını istedim. Arazi oldukça büyüktü, yeşillikler içinde çocukluğumun mahallelerini anımsattı bana. Annemlerin eski mahallesi neredeydi acaba, annem annesinin ölümünden sonra bir daha adım atmamıştı, doğup büyüdüğü yere. Ben bile pek çok kez gitmek istememe rağmen adresi bile vermemişti bana. Kötü anıları vardı sanırım, onları hatırlamak istemiyordur diye, ben de fazla üstelememiştim zaten onun o durumunu gördükçe. Annemle çoğu zaman bir ana oğuldan çok bir yabancı gibiydik. Yıllarca evde bir hizmetkar gibi yaşamasından olacak, geçmişini asla hatırlamak istemiyordu. Çünkü onun adına, yıllarca yüzüne sürülmüş bir damga vardı alnında, o fakir bir ailenin kızıydı. Ne anneliğinden nede eş olmasından bir şey anlamıştı. Yıllarca hor görülmüştü, beni de bazen onlarla karıştırdığına inanıp beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştığına inanırdım. İnsan duygu fakiri olmaya görsün işte o zaman anlar yoksunluğu diye düşünürdüm hep. Annemin o koca ev dışında bir hayatı, bir dostu bile yoktu. Evde ki emektar Ayşe hanım dışında sohbet ettiği kişi yok gibiydi. Annem hiçbir zaman gün yüzüne çıkarılmamıştı, dedem ve babamın yüzünden. Evin hanımı diye takdim edilmemişti kimselere, yıllarca kapı arkalarında yaşamıştı bir konuk geldiğinde. Annem sorulduğunda da hep yurtdışında denilmişti. Onca yaşanılanlara rağmen hala nefes alıyorsa, bir bildiği vardı elbette. O yüzden ona hiçbir şey diyemiyordum. Analığını yeni yaşıyor gibiydi, babam öldükten sonra.

Şirkete gittiğimde odam da Kaya'nın oturduğunu gördüm.

- Hoş geldin..

- Hoş bulduk abi..

- Ee nereden başlamak istiyorsun söyle bakalım ?

- Sen nereyi uygun görürsen, sorun değil boş vaktim çok..

- O zaman seni insan kaynaklarına alalım ne dersin, şirkete çalışanları sen seçersin.

- İyi, olur, nereye gitmem gerek ?

- Dur ben Seda hanımla göndereyim seni..

Seda hanımı çağırıp durumu izah ettikten sonra, Kaya'yı odasına götürmesini istedim. Kaya'nın Seda hanıma karşı bakışı bir garip gelmişti bana. Fazla üzerinde durmak istemedim. Yemek saatinde buluşacağımızı söyleyip, Kayayla vedalaştık. Umarım onun için iyi bir şeyler yapabilmişimdir. Kim bilir bugün Kayanın belki de dönüm noktasıydı.

İşlerimi yetiştirmeye çalıştıktan sonra Kayanın yanına gittiğimde ki manzara beni oldukça duygulandırmıştı. Gerçekten de bu işi yapacak gibiydi, ona verilen dosyaları tek tek inceliyordu. Dedem görebilmiş olsaydı keşke bu sahneyi diye düşündüm.

Beraber yemeğe çıktık, onunla göz önünde bulundurması gereken şartları konuştuk. Deneyim şarttı bizim işte, o yüzden çalışma deneyimi olmayan hiç kimseyi işe almamasını söyledim. O karşı çıkmıştı bu fikrime, kendisinin de deneyimsiz olduğunu ama bu işi hakkıyla yapabileceğini söylüyordu. Belki de haklıydı ama onun bulunduğu durumla şirkete çalışan seçme kriterleri arasında uçurum vardı.

- Bak Kaya duygusallık olmaz bizim işte, profesyonel bir şirketiz biz, binlerce insan ekmek yiyor bizim şirketimiz sayesinde. Vasıfsız insanları aldığımızı düşün nasıl bu şirket ayakta duracak, bir düşünsene.

- O insanlar senin sayende ekmek yediği gibi sen de, kendi ekmek paranı çıkartıyorsun abi onların sayesinde, dedi.

- Haklısın bu karşılıklı bir döngü söylediğin gibi, öncelikle bir izle istersen. Sonra ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın.

- Tamam abi, haklısın sanırım. Gözlemlemekte fayda var. Neticede ilk günden patronla polemiğe girilmez değil mi ?

Diyerek güldü. Sonunda olayı tatlıya bağlamıştık. İlk günden böyle bir tartışmanın içine girmek anlamsızdı zaten.

Yemekten sonra herkes odasına gitti. Birkaç görüşme yaptıktan sonra sekreterim aradı. Geçen gün gelen bayanın yine geldiğini söyledi. Ben de görüşme de olduğumu ve insan kaynaklarına yönlendirmesini söyledim. İnsanların bu pervasızca ısrarlarını anlamış değilim, bu ne şimdi hayır denmiş işte, gitsene !

Bir ara Kaya geldi, evinin anahtarını almak için. Ayak üstü sohbet ettik dün geceyle ilgili. Her zaman yardımcı olabileceğini söyleyerek yan yan gülümseyerek çıktı odamdan. Kesin yanlış anladı, yoksa dalga geçmezdi böyle. Kadını düşünmeye başladım. Ne kadar vurdum duymaz biriydi öyle. Benim de merak edebileceğimi düşünmemiş miydi acaba, of nereden düştü ki şimdi aklıma. Şirketten çıkarken Seda hanımın anlamlı bir şekilde,

- İyi akşamlar Deniz bey,

Demesiyle tekrardan geriye dönüp,

- Size de iyi akşamlar Seda hanım dedim.

Evimin yakınlarındaydı dünkü kadının yaşadığı ev, yine o evin önünden geçtim belki görürüm ümidiyle. Tam kapının önünden geçerken kapının kapandığını gördüm. Gidip sormalı mıydım acaba. Evdeyse daha rahat ederdim, bir görsem başka bir şey istemiyordum. Arabadan inip tam zili çalmaya hazırlandığım bir an da saçmaladığımın farkına vardım. Geri dönüyordum ki, bir korna sesiyle irkildim. Araba tanıdık gelmemişti, duran arabaya baktığım da Arda'nın gülen yüzüyle karşılaştım..

Aşka; Geldim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin