10. Bölüm

62 4 0
                                    

Güneşin doğduğunu bile geç fark etmiştim, sabahın altısı olmuştu ve ben hala uyumamıştım. Nasıl uyuyabilirdim ki, yaptığım terbiyesizlikten sonra. En azından yaptığım şeyin terbiyesizlik olduğunu idrak edebilmiştim. En azından bugün hasta numarası yapıp işe gitmemeliydim.

Gözümü açtığımda annemin yanıbaşımda olduğunu gördüm.

- Sen daha işe gitmemişsin, herkes seni arayıp duruyor. Hadi kalk hazırlan..

Diye sabahın köründe başıma dikilmiş, söyleniyordu. Bir anne olarak ilk sorması gereken şey ' hasta mısın, oğlum ? Bir şeyin mi var ? ' Olmalıydı normalde. Elbette anormal davranabilirdim, çünkü normal bir anne ve baba büyütmemişti beni. Ne çok önemliydi evlenen çiftlerin huzuru, birlik beraberliği. Kız olsun, erkek olsun ne olursa olsun aile de yaşadıkları çocuğa ileri ki yaşlarda travma olarak geri dönebiliyordu. Sonradan nasıl o kişiden sağlıklı bir anne baba olması beklenilebilinirdi ki ! Evlilik öncesi çiftlerin terapist eşliğinde görüşmelerde bulunulması gerekiyordu bence. Kişilik analizleri ve duygusal analizleri yapılıp bir kurulun evliliklerine onay vermesi gerekiyordu. Çünkü aile toplumun en küçük yapı taşlarından biriydi. Mutsuz ailelerin yetiştireceği bireylerin de toplum için, hiçte faydalı olabileceğini sanmıyordum. Bu düşüncelerle anneme sadece,

- Hastayım, uyumam gerek diyebildim.

O da fazla beni üsteletmeden odamdan çıkmıştı. Üniversite yıllarımda inanılmaz güler yüzlü, pozitif düşünen kendisiyle barışık arkadaşlarım vardı. Gözlemlerim neticesinde onların bu huzurunu ebeveynleriyle olan iletişimleriyle bağdaştırmıştım. Hayatım da ilk kez bizim dışımızda ki insanları ancak yüksek okuldayken inceleme fırsatı bulmuştum. Hiç unutmam günün birinde kız arkadaşımın biri ' sen bencilsin, önce kendini sevmeyi öğren. Daha sonra sevgini paylaş ! 'demişti bana. Bu cümlesi yıllarca kulaklarımdan çıkmamıştı. Zaten o günden sonra da kimseyle duygusal bir yakınlaşma yaşamamıştım. Yıllarca roman yerine psikoloji kitapları okumuştum, kendimi sevmeyi başarabilme ümidiyle. Başarabilmiş miydim ; Ebette ki hayır ! Annemin küçükken attığı o eziklik tohumları ürün vermeye başlamıştı işte, bırak sevmeyi, sevginin ne olduğunu bile anlayabilmiş değildim hala. Anneme pek çok kere, gidelim bu evden. Anneannemlere gidelim, sevmiyor bu insanlar bizi diye söylemiştim. Ama annem her defasında yiyecek yemeğimiz var, üzerimizi örtecek yorganımız var daha ne istiyorsun oğlum derdi. Kim bilir, annemde belki sevgiyi bilmiyordur. Sevgi onun için aştı, belki de onu ısıtacak bir yorgan. Şimdi hangi yorgan ısıtabilirdi ki, buz gibi bir yüreklerimizi ; ah annecim ! diye geçirdim içimden..

Uykumu almış alacağım ki çok dinç kalkmıştım bu sefer yataktan. Baş ucumda annem getirmiş olmalıydı, süt vardı. Gülümsedim bardakta ki süte bakarak. Onunla konuştuğumu anlamış mıydı acaba annem. Bugün anlamıştım, bir bardak süttü benim için sevgi..

Şirkete çıkıyorum diyerek ayrıldım evden, ama şirkete gidecek yüzüm yoktu. Telefonuma baktığım da şirketten pek çok kez arandığımı görmüştüm. Ama arayıp konuşmaya cesaretim yoktu Seda'yla. İki kere de Kaya aramıştı, onu aradım.

- Nerelerdesin ? Çok merak ettik seni patron.. diyordu

- Soğuk algınlığı sanırım ateşlenmiştim, uyuyamadım tüm gece o yüzden gelemedim.

- Yapabileceğim bir şey var mı senin için ?

- Yok, sağol Kaya, Seda hanımın yanına gidersin, acil bir durumda senin aracılığınla ulaşsın bana, bunu iletirsen yeterli.

- Nasıl yani ? Sen ne diye direkt kendisini aramıyorsun, bunları söylemek için.

- Bak, Kaya hastayım zaten, yorma beni, dediğimi yap !

Aşka; Geldim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin