*Deniz Uyar*Mida mı? Hassiktir lan! Benden geçip Atlas'ın önünde durduğunda put gibi durmuş olacakları bekliyordum.
- Atlas sen misin?
Başıyla onayladı. Sakın kızım sakın sarılmaya kalkma. Hay dilimi- neyseki Atlas erken anlayıp kız ona yaklaşacakken geri çekilmişti. Atlasın bu hamlesinden sonra Mida bozulduğunu belli etmemeye çalışsada bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamış ve toparlamaya çalışarak elini uzatmıştı. Uzattığı eli havada kalacaktı sanırım. El atma zamanı gelmişte geçiyordu anlaşılan. Uzattığı eli ben tutup konuyu çevirdim.
- Biz seninle tanışıyor muyuz? Yabancı gelmiyorsun da. Önce Atlas'a sonra bana baktı ve dikkatle yüzümü incelemeye başladı.
- sankiii
Yaptı ve hatırlamaya çalışır gibi tek gözünü kapatırken
- İlk okul?
Yaptığında aydınlanıyormuş gibi yaptım ama zaten hatırlamıştım.
- Aa evet doğruuu
Diye uzatmıştım.
- Burda okuduğunu bilmiyordum
Derken Atlas'a baktım boşluğa kilitlenmiş gibiydi. Bir yandan onu dürtüklerken diğer yandan da düzelttim - duk bilmiyorduk yani.
Samimi bir gülümsemeyle cevapladı
- yurt dışındaydım. Yeni geldim sayılır çok olmadı.
- Anladım, e bol bol görüşecez gibi, proje seninmiş.
Başıyla onayladı
- Sevindim
dediğinde gülümsedim. Sonrasında Eva da bir şeyleri çakmış olacak ki araya girdi.
- Mida projenin üzerinden geçebilir miyiz eklemek istediğim bir şeyler var da.
- olur tabi
Dedikgen sonra kısa bir süre duraksayarak tekrar bize döndü
-görüşürüz
Bize el salladığını görünce Atlas'ın aksine bende onlara el salladım
- Eva Samet seni soruyordu bu arada projeyle ilgili sanırım.
Tam Atlas'a dönecekken henüz uzaklaşmadıkları için Mida'nın dediklerini duyup refleksle arkamı döndüm
- Samet kim lan?
Diye kısık bir şekilde kendimle konuşmaya başladım.
Aman neyse, Atlas'a döndüm.
- Kaba herif
Diye gülerek tısladığımda kendine gelmiş gibi görünüyordu. Omzuma vurup
- Yürü gidelim yürü
Gülerek peşisıra bindim arabaya ve eve gittik. Eve geçtiğimizde önce Alin'in yanına gittim sabah gitmeden onu öpüp bol bol kokusunu çekmiştim içime ama doymamıştım, doyamazdım da zaten. Biraz onun Amorla oynayışına katılıp ardından mutfağa girdim. Elimde iki gri kupayla bahçeye çıktığımda Atlas'ın hep oturduğumuz sandalyelerde yıldızları izlediğini gördüm. Kupasını cam sehpanın üzerine koyduktan sonra karşısına oturdum.
- Daha iyi misin?
Doğrulup kupayı eline alırken başıyla onayladı.
- Onu görmeyi beklemiyordum.
- Vallahi bende beklemiyordum
Arkasına yaslanırken gülümseyerek elindeki kupaya baktı.
- Mühendis olacam diye söz vermişti, mimar olmuş.
Bozulmuş muydu, e ama sırıtıyordu? Beynimi yakıyordu bu herif benim.
- Sende mimar olacam dememiş miydin ona ?
- Demiştim.
Dedi ve kupayı sehpaya bıraktı.
- E ama doktor oldun.
Dediğimde başını oturduğu yerde geri giderek sandalyenin arkasına yasladı ve elleriyle yuzu6nu sıvazlamaya başladı kısa bir süre
- Ne olduğunu biliyorsun Deniz
- Ben biliyorum kardeşim ondan yana sıkıntı yok zaten ama o bilmiyor.
Diyip pis pis sırıtırken büyük bir yudum aldım kahvemden. Ne düşündüğünü önemsiyorsa hâlâ onu seviyor demektir.
- iyi de, o da- neyse ne. Senin proje neler doğurdu be Deniz.
Konuyu çeviriyordu benim küçük ördeğim. Madem öyle bende çevirmesine yardım ediyim biraz
- Eva'nın mimar olduğunu bilmiyordum.
- Hiç konusu açılmadı, aklıma gelmedi söylemek.
Bana dik dik bakmasının altından ima çıkacağı kesindi.
Konuyu çevirmek iyiydi
- Siz nasıl tanıştınız?
Ne yaptığımı anlamıştı ama bozmadı.
- Küçük bir çocuk aracılığıyla diyelim.
Doğrurluken yükseldim
- Çocuk mu kaçırdınız lan beraber, bu nasıl fantezi?
Kahkaha atarken bana baktı
- Ulan sende kaçırdın ya
Haydeee
- Doğru diyorsun bu detayı atlamışım
Derken arkama yaslandım. Elimi sallayarak devam etmesini söyledim.
- Yok ama kaçırma değil
Şaşırmıştım ama bir şey demedim. Eva için önemli bir şey olsa gerek ki susmuştu, ben de üstelemedim.
Bir süre ikimizde yıldızları izleyerek kahve içtik.
- Ada nasıl, gördün mü onu?
Başımla onayladıktan sonra doğruldum.
- Arabada bir iki saat uyuyup uyandım.
Derken gülmeye başladım.
- uyandığımda Eva'yı gördüm, ip atlıyordu çocuklarla. Ada da ipi sallıyordu biliyor musun?
Bardağın ağzında işaret parmağımı gezdirerek daire çiziyordum anlatırken. Başımı kaldırdığımda sırıtarak beni izleyen Atlas'a baktım
- Tamam haklıydın ama yine de çocuk kaçırmanıza onay vermiyorum.
Oflayarak başını geriye attı.
- Ama yasal yollarla kaçırırsnsız onayım var.
Dediğimde başını kaldırıp anlamayarak yüzüme baktı.
- Nasıl yani?
- Yanisi polisle işbirliği yapın.
Kahkaha atarken öne doğru yanaştı.
- Çocuk kaçırmamıza yardım edin mi diyelim adamlara Deniz?
Oflama sırası bana geşmişti.
- Bu dediğini denedik işbirliği olayını yani ama çoğu yanaşmadı. Geneli çocuk kaçırmaya yardım olarak gördu.
- Sen okey de gerisi bende aslanım.
Tek kaşını kaldırarak bana baktı.
- Tamam mı?
- Ne çeviriyorsun sen yine lan?
- Ah benim minik ördeğim
- Lan bak
Diyerek elindeki boş kupayı firlatmaya kalkmıştı ki kollarımı önümde çaprazlayarak kendimi korumaya aldım.
- Tamam tamam tamam bir şey yok, sakince sehpaya bırak elindekini.
Diyip onu yatıştırmaya çalıştım. Elindeki kupayı sehpaya bırakırken
- Minik ördeğim değil misin amaa?
Demeden duramamıştım. Yine bardağa yeltendiğini görünce teslim olur gibi ellerimi kaldırdım. Gözü kolundaki saate çarptığında ayaklandı.
- Canlı müziğe mi yine?
Dediğimde onaylamıştı. Doktorluğu bıraktıktan sonra birçok yerde çalışmaya başlamıştı ve böylede sürdürüyordu.
Tam adım atacakken içimde kalmasın diye birden soruvermiştim.
- Sen Mida'ya karşı ne hissediyorsun?
Adımı havada kalıp durunca vereceği tepkiye odaklanmıştım. Bir süre öylece durup yavaşça döndü bana. Ben cevabımı almıştım çoktan ayıp olmasın diye dinliyordum şu an.
- Nötr. Tanıdık bir yüz eski bir arkadaş sadece.
Kollarımı göğsümde çaprazlarken pis pis sırıtışım yüzümdeki yerini almış sırtım çoktan tahta sandalyeyle buluşmuştu.
- Hımm hıhımm tamam.
- Sırıtma karşımda Deniz
Diyip kapıya yeltenecekken
- Peki aşık ördeğim benim.
Dediğimde hızla dönüp bardağı eline aldığı gibi üzerime fırlattı. Sandalyenin bacağına çarpıp parçalanan kupama bakıp acıyla çığlık attım. Acıdı acıdı acıdı diye bağırıyordum. Hızla yanıma gelip
- Ne, neresi ? Sana gelmedi ki parçası mı kesti?
Büyük bir ciddiyetle tuttuğum ayak bileğime bakıyordu. Aniden ciddileşip dibimde diz çökmüş suratına baktım
- Kalbimi kırdın orangutan herif, KALBİMİ!
diyerek çemkirdim.
Sesli bir of cektikten sonra bileğime yumruk geçirdi ve ayaklandı.
- Aptalsın Deniz
Derken arkasından
- Sende ördeksin Atlas
Diye tısladım. Duyup az önce kalktığı sandalyeye baktığında
- Amorrr!
Diye bağırarak içeriye koşmaya başladım.
- Dışarda bir ÖRDEK varrrr, kooooş!
Arkamdan bağırdığını duyuyordum ama kafama sandalye yiyecek kadar mal değildim, canım tatlıydı. Peşimden gelen ayak seslerini duyunca Alin'i gördüğüm gibi kucakladım.
Sessizce dudaklarını oynattığını gördüğümde ne dediğini anlamak adına dudaklarını okudum. Şerefsiz dediğini görünce zafer dolu bir kahkaha attım.
- Denizciğim napıyorsun böyle?
- Atlas abi gidiyormuş el salla da gitsin.
İlk önce Atlas'a, ardından duvar saatine bakan Alin tekrar Atlas'a döndü.
- Bu saate nereye Atlascığım?
Yihahahahaaa hadi bakıyım
- Çalışmaya güzelim
- Şarkı mı söyleyeceksin?
Başıyla onayladığında Alin de başıyla onayladı..
- Cok gecikme Atlascığım. Saat yuvarlak olduğunda evde ol tamam mı?
Yuvarlak dedigi 00.00 dı. Ah bu kızı yiyecektim.
- Tamam güzelim gecikmem.
Derken el salladı bana ise ölümcül bakışlar atıyordu.
Ona öpücük atarken Alin
- Beni de öp
Diyince kapıdaki Atlasta bende gülmeye başladık ve kocaman öptüm miniğimi. Kapı kapanma sesi gelince koltuğa oturup Alin'i her yerinden öpmeye başladım.
Havlayan Amora baktığımda
- gel gel kıskanma diyerek onuda öptüm.
- Deniz oğlum Alin'i yatır artık geç oldu.
Mutfaktan gelen sese karşılık verip
- Tamam anne
Alin'e döndüm.
- Uyku vakti güzellik. Amor bey sizi de koruma olarak önden alalım.
Derken geçmesi için yer verdim. Beyaz tüylerini sallayarak yer verdiğim yönden Alin'in odasına ilerlerken bende onu takip ettim.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanmam alışıldık bir durum değildi ama yetişmesi gereken bir proje vardı. Ayılmak adına bir bardak kahveyi elime alıp esneyerek salondan bahçeye açılan kapıya ilerledim. Kapıyı açmamla soğuk hava anında bedenimi sarmalamıştı. Yüzümde bir sırıtışla çimenlere baktığımda sırıtışım solmuştu. Atlas dışarda mı uyumuştu? Gözlerim faltaşı gibi açılırken hızla onun yanına doğru ilerledim ve elimi alnına koydum. Elimi koymamla gözlerini açması bir olmuştu. Ateşinin olmadığından emin olmak için yanaklarına da baktım ve hayır, hınzır gibiydi. Yeni gelmiş olmalıydı. Bu sefer sadece pisliğine tek elimle iki yanağını sıkmaya başladım. Avuç İçim ağzına denk geldiği için sadece homurdanabiliyordu. En son eliyle yanaklarını kurtardığında diklenmişti.
- Deniz geri zekalı falan mısın kardeşim?
Elimi kurtarıp sırıtarak karşısındaki yerimi alarak iyice yayıldım.
- Estağfurullah, eline su dökemem kardeşim.
Sabır dileyerek tekrar arkasına yaslandığında bana baktı
- Sabah sabah kaşıntın mı tuttu, hayırdır bu saatte?
Bu soruya kaşıntıyla cevap verme isteğimin önüne geçmeyecektim ve sırıtmayı kesip başımı arkaya yasladım.
- Proje var biliyorsun
O onaylayan mırıltılar çıkartırken devam ettim
- Kızlar gelecek işte
O tak diye donup kalırken bende keyifle yüzünü incelemeye başladım. Aynen kanka aynen - Nötr. Tanıdık bir yüz eski bir arkadaş sadece.
Yedim bende.
- Kızlar?
Dediğinde keyifle sırıtırken başımla onayladım. Yüzüme dikkatle bakıp arkasına yaslandı. Çakmıştı doğru olmadığını.
Karşımda sırıtarak konuştu
- Şerefsizsin Deniz
Büyük bir yudum alırken ufak bir kahkaha koyvermiştim ortaya
- Teveccüğünüz efendim.
Bardağımı dudaklarıma götürürken bardağıma baktı
- Nerde bana?
Omuz silktim ve sahte bir sinirle
- Hadi ordan, bardağımı kırmadan düşünseydin onu. Bu sefer kahkaha atan oydu.
- Hiç büyümeyeceeksin değil mi
Dediğinde anında "Nt" sesi çıkartıp onayladım dediğini. Yüzüm aklıma gelenle anında düştü
- Uyumadın mı yine?
Onunda yüzü düşmüştü ve başını iki yana salladı. Asla söylememi istemediği şeyi söyleyecektim, onun için. Onun iyiliği için.
- Atlas, kızma ama
Ne diyeceğimi tahmin ediyordu sanırım ama yinede devam ettim
- Geri mi dönsen?
Anında başını iki yana salladı.
- Atlas, doktorluk yaparken iyi oluyorsun farkında değil misin?
Doğrulmuştum, neden kabul etmiyordu? Benim aksime o çok sakindi.
- Olmaz Deniz, evet iyi oluyorum ama iyileştiremiyorum.
- Senin hiçbir suçun yoktu, hiçbirinde!
Sesim yüksek çıkmasın diye sessizce bağırıyordum ona.
- Deniz, halledecem.
- Ne zaman?
Ayağa kalkmıştım, kendine zarar vermesine katılamıyordum. Benim aksime o bir hayli sakin bir şekilde yanıma geldi.
- En kısa zamanda.
İçerden gelen sesle ikimizde salon kapısına baktık.
- Deniz, Atlas misafirleriniz var çocuklar. Annemin kapıda belirmesinin ardından arkasında gördüğüm iki yüz yalanımı doğrulamıştı.
- Hay ebesinin nikahı.
Atlas bana bakmadan cevapladı
- Ben şimdi gösterecem sana ebenin nikahını Deniz!*Atlas Aray*
Deniz'e döndüğümde dudaklarını oynattığını gördüm.
- Yemin ederim haberim yoktu.
Başımla bittin der gibi bir işaret yapıp sinirle güldüm. Kızlar yanımıza geldiğinde Eva konuşmuyor Mida ise burnundan soluyordu.
Bu sefer ne oldugunu anlamak adına döndüm Deniz'e. O da bilmiyorum der gibi omuzlarını salladığında kızlara döndü.
- Şey, hoş geldiniz sefalar getirdiniz de çok özür dileyerek soruyorum, ben yanlış mı anladım bugün 2 de okulun yanındaki kafede dememiş miydik?
Ortamdaki kısa süreli sessizliği bozan Eva olmuştu.
- Evet doğru ama bir takım ters köşeler oluştu.
Benim bir sey anlamamam normaldi ama anlaşılan Deniz'in de haberi yoktu.
- Ne, nasıl yani?
Mida sessizliğini bozdu ve sinirini gizlemeye çalıştığı sakinliğiyle konustu.
- Deniz, oturabilir miyiz?
Ikimizde kazık gibi dikiliyorduk. Deniz benden önce davranıp
- Ah pardon, tabi geçin şöyle
Diyerek masadan ayırdığımız sandalyeleri düzeltip masayı işaret etti.
Eva ve Mida yan yana otururken Deniz masanın başına bende Deniz'in diğer yanına oturdum. Mida'nın masanın üzerine açtığı kağıtlara baktım önce ardından yüzüne. Eva ikiletmeden anlatmaya başladığında sessizce dinlemeye başladım.
- Şimdi şöyle ki bu bitirme projesi iki fakültede ortak olduğu için hocalar bir projeyi hayata geçirebileceklerini söylediler.
- Şaka yapıyorsun?
Deniz okula diye nereye gidiyordu da bu tepkileri veriyordu sorguluyordum şu an. Delici bakışlarımı bir gülümseme eşliğinde Deniz'e gönderirken anlamış olacak ki gülümseyerek savunmaya geçti
- Yani ben ilk derslerde uyuyakalıyordum da kaçırmışım, denk gelmiş
Eva bıyık altından gülse de hemen toparladı
- En beğendikleri projeyi seçeceklerdi ama bazı arkadaşlar projemizi kopyalamış ve çoktan hocaya göstermiş.
Simdi anlaşılıyordu bu sinirin sebebi.
- Vay haysiyetsiz herif, kim bu samet mi kesin samettir.Samet mi? Eva da şaşkınlığını benim aksime dile getirdi.
- Anlamadım? Samet?
Cevabını merak ediyordum cok gecikmeyecekti anlaşılan. Bekledigim gibi olup Deniz konuşmaya başladı bile
- Bizim fakülteden Samet ya belki o- neyse bu bizim için ne kadar önemli?
Mida konuşmayı devraldığında dinlemeye devam ettim. Önce bana baktı ardından Deniz'e dönüp devam etti.
- Benim için çok önemli bu proje. Elime bir fırsat geçti ve bunun peşini bırakamam.
Mida susup eva konuşmaya başladığında tekrar bütün odağımı Eva'ya çevirdim.
- Sana gelince sanırım artık bitirmen gereken bir fakülte var Deniz Uyar. Bu proje hayata geçerse kalmak gibi bir şansın olmaz.
Deniz bu sözlerle gaza gelip birden ayağa kalktı.
- Bu projeyi kurtarmamız lazım ekip. Haydi kalkın. Deniz hariç üçümüz aynı anda
- Nereye?
- Nereye?
- Nereye?
Dediğimizde istemsizce sırtımış ama toplamıştım. Bana ne oluyordu ki? Kaptırdım iyice mimarlığa, kalksam iyi olacaktı.
- He doğru, oturayım
Diyerek kendini sakinleştiren Deniz'e gülmeden duramamıştım.
Tam içeri gitmek için hareketlendiğim sırada benim peri kızı beyaz kurdunun sırtına atlayıp gelmişti.
- Atlascığım, neden bana günaydın demedin?
- Abi? Peki ya sen.
Amorun sırtından inip kucağıma oturduğunda onu sıkıca sarmalayıp yanağından öptüm. Buna karşılık olarak o da sarılıp göğsüme uzandı. Burdan kalkmak hayal olmuştu.
- Dedim güzelim ama uyuyordun uyandırmak istemedim.
- Tamam affettim.
Dediğinde Amorun da havlamasıyla gülmeye başladım.
- Peki abim
Diye kulağıma fısıldadığında Deniz'i de kurtarıp
- O da abicim o da
Dediğimde yüzü gülmeye ve bana daha çok sokulmaya başladı. Amor sandalyemin yanında oturup Eva ve Mida'ya baktığında Alin konuşmayı üstlendi.
- Bizi tanıştırmayacak mısınız?
Mida kollarını sıyırıp projeyi anlatırken Alin'in sözleriyle yüzünde sinirini yenen bir gülümseme belirdi. Ardından
- Yanıma gelmek ister misin?
Alin önce bana ardından Eva'ya ve Mida'ya baktı. Tekrardan Deniz'e ve bana son kez bakıp onay aldığında kalkıp Amor'un yanına gelmesini bekleyerek Mida'nın yanına masanın öteki tarafına geçti. Mida yere eğilip Alin'in kulağına bir şeyler söyledikten sonra gülümseyerek geri çekildi ve elini uzattı. Ne söylediği hakkında bir fikrim yoktu ama gözlerim beni yanıltmıyorsa Alin biraz düşündükten sonra Mida'nın elini sıktı. Sonrasında saçma bir hızla Alin Mida'nın kucağına geçti, Mida ona projeyi anlatmaya başladı en son ben kalkıp içeri gecerken Alin Mida'nın kalın bukleli saçlarına parmağını doluyordu. Sırıtıp onları izlerken Deniz'e baktım. Hâlinden çok memnundu. Ayağa kalktığımda tam arkamı dönecekken Alin'in sorusu kulağıma doldu.
- Senin elin mi yandı? Acıyor mu çok?
Eva'nin eli mi yanmıştı? Duyduklarımla Eva'ya baktığımda Deniz'e projeden bir yerleri gösterdiğini gördüm.
- Hayır bir tanem, doğum lekesi.
- o ne demek?
Önce aline sonra Mida'ya ardından da kıpkırmızı olan koluna baktım.
- küçüklüğümden beri var yani acımıyor, yakmadım da sadece rengi değişik öyle.
- Anladımmm
Onları disarda bırakıp içeri geçtiğimde odama yönelip sıcak bir duş aldım. Küçüklüğüme dönüp baktım. Bir terslik vardı, Mida'nın böyle bir doğum lekesi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13 ADIM
Teen FictionÇok güçlü görünen insanların ya umudu vardır ya da kaybedecek bir şeyi yoktur! Herkes için yazılan bir kitap var şu dünyada. Kimisinin kalemi elinde, kimisinin ise ailesinde... Kimse doğduğu aileyi, evi seçemiyor belki ama bazı savaşçı ruhlar her şe...