0.9

55 12 11
                                    

bu hikayeyi yazarken benim turkce yetmiyor nedense😓

~

İş yerinde kopan sevinç çığlıkları eşliğinde tek yaptığım ayakta öylece dikilmek ve uzun uzun boşluğa doğru bakmaktı.Kalbim korku ve hissettiğim panik halinden dolayı ağzımda atıyordu.Hızlıca düşünmem ve bir bahane bularak burdan ayrılmam gerekiyordu.Bay Kim sessizce ofisten çıkarken olabilecek tüm bahaneleri gözden geçirmeye başlamıştım bile.

Herkes duydukları haberin heyecanıyla kendi arasında konuşurken Kai kolumdan dürtmüş ve beni kendime getirmişti.

"Beomgyu iyi misin?"

Aklıma gelen fikirle hafifçe gülümsemiş ve kafamı sallamıştım.Herkes toplantı salonuna gitmek için hazırlanırken önümde duran sandalyemin ayağına ayağımı dolamış ve koca bir adım atarak kendimi yere düşürmüştüm.Bu fazla acemice taktiğin işe yaramasını umarak acıyla bağırmış ofisteki herkesin odağı bir anda ben olmuştum.Kai ise ne olduğunu anlayamadan hızla yanıma çömelmiş iyi olup olmadığımı soruyordu.Gözlerimi sıkarak acı çekiyormuş numarası yaptım ve acıyan bacağımı elimle ovuşturmaya başladım.Kai belimden tutarak kalkmama yardım etmiş ve beni sandalyeye geri oturtmuştu.Düştüğüm bacağımın morardığından adım kadar emindim çünkü ne zaman bir yerimi vursam o yer anında morarır ve bir daha geçmek bilmezdi.Bedenim bu konuda fazla hassastı.

"Seni revire götürmemi ister misin?"

Moraran dizimi görünce oluşan ciddi ifadesi bana inandığını gösteriyordu.Kai'yi inandırırsam diğer herkesin inanması daha kolay olurdu.Yine belimden destekleyerek beni oturduğum yerden kaldırmış revire doğru yürütmeye başlamıştı.Kısa sürede kapının önüne gelmiş ve içeriye girmiştik.Beni kırılacak bir eşyaymışım gibi sedyeye oturturken bende arkamdaki duvara yaslanmış içimden kendimi tebrik ediyordum.Bu kadar kolay olacağını hiç düşünmemiştim.

Kai ecza dolabından yara bandını getirmiş ve tam karşıma çektiği sandalyeye oturmuştu.Ciddi ifadesi yavaş yavaş yumuşarken gülümsemiş ve konuşmuştu.

"Ordan bakılınca salak gibi mi duruyorum Beomgyu?"

"Anlamadım?"

Yara bandını kenara bırakıp sandalyesiyle biraz daha yaklaşmış ve beni şaşkına uğratan o cümleyi fısıldamıştı.

"Ayağını bilerek incittiğinin farkındayım"

Kaşlarım havalanmış ve tam itiraz edecekken durdurmuş ve konuşmaya devam etmişti.

"Bilmiyormuş gibi yaptım çünkü planını batırmak istemedim.."

Kaşlarım çatılmış ve bu iyiliği karşısında benden ne isteyeceğini düşünmeye başlamıştım.Hayır diyemeyeceğim ve beni zora sokacak bir şey olmalıydı.Yoksa Kai bu kadar düşünceli değildi.

"Anladığım kadarıyla sen de benden bir şey isteyeceksin.O yüzden şuan yardım ediyorsun.Yanılıyor muyum?"

Yüzündeki gülümseme genişlerken bacaklarımız birbirine değenene kadar yaklaşmış ellerini oturduğum sedyeye doğru yaslayarak üzerime eğilmişti.İfadesiz suratım ani hareketleri yüzünden değişirken gözlerindeki tehlikeli parıltılar hiç iyi şeyler istemeyeceğini işaret ediyordu.

"Bunu biraz düşüneceğim."

Dudaklarımı birbirine bastırarak aklımdaki kötü düşünceleri silmeye çalıştım ama karşımda Kai varken bu mümkün değildi.İsteklerinin sınırı yoktu ve ben hayır diyemeyeceğim bir durumda olmak istemiyordum.Kafamı eğmiş ve gözlerimi sıkıca kapatmıştım.Adım sesleri giderek uzaklaşırken son kez kafamı kaldırdım ve kapının kapanma sesiyle rahat bir nefes aldım.

Yanıma koyduğu yara bandını geri ecza dolabına koyarken sedyeye uzandım ve boş tavanı izlemeye başladım.İçim içimi yerken aynı yerde olmamıza rağmen onu göremeyecek olmam sinirlerime dokunuyordu.Sıkıntılı bir nefes vererek cebimden telefonumu çıkardım ve biraz onunla ilgilendim.

Dakikalar geçmek bilmezken kapım tıklanmış ve içeri yeniden Kai girmişti.

"Gitti"

Kafamı sallayarak ayaklanmış ve çıkışa doğru ilerlemiştim.Kolumdan tutarak beni durduğunda sorgu dolu bakışlarımı üzerine diktim.

"Bugün şirket eğlencesi var.Bir kere de olsa gelsen ne olur sanki"

Omuz silktim.Gitmek istemiyordum çünkü samimi olmadığım insanlarla eğlenmek bana göre eğlenceli değildi.

"İstemiyorum."

"Ya ben gelmeni istiyorsam?"

Bakışlarımız kesişirken bugün fazlasıyla garip davrandığını farkettim.Kolumu tutuşundan kurtararak cevap bile vermeden yanından ayrıldım ama bana yetişerek yeniden konuşmaya başlamıştı.

"Karar verdim de senden isteğim bu."

"Ciddi misin sen?"

Sakin kalmaya çalışarak tekrardan yineledim sorumu.Ben zor bir şey istemesini beklerken bu kadar basit bir şey istemesini beklemiyordum.

"Çünkü bu akşam büyük eğlence var kaçırmanı istemiyorum"

"Nasıl yani?"

Kaşlarım çatılmış ve Kainin bahsettiği büyük eğlencenin ne anlama geldiğini anlayamamıştım.

"Bu akşam Kang Taehyun da orada olacak.Kaçırmak istemezsin diye düşünüyorum."

Duyduğum ismiyle gözlerim kocaman açılmış ve inanamayarak ona bakıyordum.

"Cidden mi?"

Yüz ifadesi değişirken kaşları havalanmış ve sorgulayıcı bakışlarını bu sefer üzerime diken kendisi olmuştu.

"Niye bu kadar sevindin?"

"Hayır sevinmedim.Sadece şaşırdım.Beklemiyordum yani"

Zor toparladığım cümlelerimi söyledikten sonra konuşmasına izin vermeden koşarak ordan uzaklaşmış, o anki panikle ayağımın acısını bile unutmuştum.

Masada duran çantamı kaptığım gibi çıkışa doğru koşmuştum.Şuan deli gibi gözüküyor olabilirdim ama şuanda önemsediğim daha önemli bir şey vardı.

Aceleyle caddede koştururken nereye gittiğimi bile bilmeden sadece koşuyordum.Saate bakmak için telefonumu çıkardığımda ise saate bakamadan sert bir şeye çarpmış ve yere düşmüştüm.Telefonun ekran çatlama sesini duymuş ve içimden çarptığım şeye sövmeye başlamıştım.

Telefonum iki el tarafından önüme doğru uzatılırken ellerimle saçlarımı iki yana almış kafamı kaldırarak kim olduğuna bakmıştım.

"Taehyun!"

Adını duymasıyla onun da bakışları benimle kesişmiş ve yanıma eğilerek kolumdan tutarak beni yerden kaldırmıştı.Üzerimi silkelerken yere saçtığım eşyalarımı hızlıca toplayarak kendime çeki düzen vermiştim.

"Kusura bakma koşarken görmedim."

"Asıl sen kusura bakma dalgındım biraz görmedim seni"

Yüzüme bakmadan konuşmaya devam ediyor olmasından bir sorun olduğunu anlamıştım.Fazla yaklaşmadan yanına gittim ve elimi omzuna atarak sıvazladım.

"Yani istersen anlatabilirsin,dinlerim seni"

Buruk bir şekilde gülümsemiş ve arkasındaki eski binaya sırtını yaslamış kayarak yere oturmuştu.Ayakta durmaya devam ederken oturmam için yanını işaret etmiş ve sorgulamadan oturmuştum.

"Şimdi duyacaklarını bir daha duyamayabilirsin."

Ayaklarının ucundaki bir noktaya odaklanmış gözünü kırpmadan oraya bakıyordu.Beni farketmeyeceğini düşünerek tereddütle kafamı sola çevirmiş yüzünü yakından incelemeye başlamıştım.Kaşları normal halini almıştı ama stresten elleriyle oynuyordu.İfadesiz suratıyla yeri izliyor eş zamanlı olarak da gerginlikten kuruyan dudaklarını ıslatıyordu.Kafamı çevirerek bende onun gibi yeri izlemeye başlamıştım.

"Ben çok büyük bir hata yaptım Beomgyu"

~

heyecanlı yerde bitirmek hobim🥰🥰

nasil buldunuzz

chocolate box || taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin