Beyin karalaması

4 0 0
                                    

Güzel günler görmeyi bekleyen insanlar olarak bir yeni güne daha yataktan kalkarak başlıyoruz.

Yatağa yattığımda uykuya dalmak uzun sürüyor önce düşüncelerimle savaşmam gerekiyor şimdi şöyle bir yastığa kafamı koyduğumda daha önce cevabını veremediğim altında ezildiğim her türlü cümle bir bir aklıma gelir sonrasında her birine tek tek kendimi açıklarım onları kafamda doğru olduğuma ikna edene kadar savaşırım her türlü cümleyi yine yeniden kurup savunma mekanizmamı ve tüm cesaretimi toplamış şekilde beni kıran insanları bir bir kırmaya başlarım sonu gelmez bir meseleyi halledemeden diğerine uçuverir aklım içimde çığlıklar kıyametler kopar yalnızlığımla boğuşurum çünkü kimse beni savunmaz hakkımı aramaz ben bir başıma bunun davasını tutarım hakim savcı suçlu suçsuz hepsinin rolünü oynarım sonra bir bakarım ki saatler geçmiş ve ben bu gece de düşünmeden uyu hadi diyip gözlerimi kapadığım dakikadan itibaren hayali mahkemem de davamı hala sonuçlandıramamışımdır. Oysa bilirim ki ben kendi aklımla kendimle savaşırken acıyı ezilmeyi susmayı bağırmayı her türlü duyguyu bir ara da karşılarken bana bunu yaşatanlar bilmem kaçıncı rüyasında rahatlıkla uyuyordur. İsterim ki ben de kötü olabileyim bende ağzıma geleni dilimden esirgemeden serpiştireyim insanlara dikenlerimi çıkarıp korkutayım onları kendimden savaşmaya cesaret edemesinler benimle sussunlar fakat böylesini de yapamam çünkü ne yazık ki hem vicdanlı hem ahlaklı olmak buna mani olur .
Hem ben bilirim ki böyle yapsam karşılık versem kötü insan olmayı becerebilsem ertesi gece de nasıl böyle yaptım şimdi dışlandım işte herkes soğudu bu bedenden  çok ileri gittim böyle olmamalıydı diyip yine uykusuz kalırım ve pişmanlıkla yine bu buhranlı savaşı kaybederim.
Ne tuhaf değil mi insanlar sana zarar verdiğin de kimse sesini çıkarmaz seni korumaz sana üzülmez acımaz boşver geçer der ama aynı insana onun dilinden konuştuğunda -aaa çok ayıp ettin bu kadar da olmaz ne yaptı ki sanki ? Biraz fazla oldu ..vb gibi her türlü manipülasyonla senin senden geçmen için oldukça uğraşırlar.
Peki neden şimdi ?
Ben kendimi savunduğum da haksızım da neden beni savunma durumda bırakan insan suçsuz oldu.
İnsanı anlamak kendini de anlaşılır kılmak kadar zor.
Çocukluğun da söz hakkı verilmemiş hor görülmüş herkes kendini bolca anlatır yeter ki karşıda ki onu iyice anlasın detaylarda boğulur yanlış anlaşılmamak için elinden geleni yapar ve  var olduğu ispat edebilmek için on kat daha fazla çaba gösterir.
Oysa sadece görünür olmak ister insan , duyguları olduğunu hassas noktalarına dokunulmaması gerektiğini kalbin kırılabildiğini haykırmak ister.
Ve inanın ki bunları içeride yaşarken dışardan tam anlamıyla duygusuz hissiz ve asla alınmayan her türlü oku rahatlıkla fırlatabileceğiniz bir dart tahtasından farksız görünmez .
Öyle çok şeyi içinde yaşar öyle mahkemeler biter yeniden başlar öyle çok içerden anlatır haykırır ki kendini gerçek bir yüzleşme de dona kalır paylaşmaz hakikatte neler hissettiğini aslında neyin onu bu kadar kırdığını tek bir sözcük dökülmez ağzından yine kendini ifade etmek için çırpınan beyni vücuduna felç etkisi verir eller titremeye başlar başından kaynar sular akar gibi hisseder tam bir cümle kurup kendini anlatmak isterken yutkunmak zorundadır boğazı düğüm olur , yutkunmaktan bile utanır güçsüz gözükmekten korkar, basit bir insan davranışını yapabilmek bile çok güçtür tam o anda.
Oysa ne var ki şu geceleri kendimizle yaptığımız konuşmaların birazını bile yansıtabilsek konuşmayı becerebilsek..
Susturulmuş çocuklarız biz , boğazımız düğüm olmadı mı hatırla küçücüktün ellerin yüzüne küçücük gelir ,beyaz sabun kokarken ellerin gözlerini kaparsın gözükmesin ağladığın ,saklanırsın bir odanın en tenhasına bitmesini beklersin evde ki o gürültülerin yine o günlerde de bağırmak istemedin mi durun artık savaşmayın lütfen , ben yok oluyorum sizin bağırışlarınızla, kalbimin acısını midem de hissediyorum uçan kelebeklerimi soldurdunuz inancımı kaybettim durun durun lütfen artık minik ellerim gözlerimden akan çeşmeleri durdurabilecek kadar güçlü değil , bedenim henüz körpe böyle şiddetli kederlere  alışık değil hem uykumda var sıcacık yatağım bir kış günü yorganıma sarılmak sobanın sıcaklığında huzurla uyumak hakkımdır öyle değil mi ?
Sevmediniz madem birbirinizi beni sevmeyi deneyemez misiniz , ben öğrenmeliyim sevmeyi ama en çok sevilmeyi nasıl olur da bilmeden sevebilirim sizi,  kızamam gidemem burası benim evim aynı zaman da cezaevim kaçsam kaçamam ..
Peki ya şimdi hayatımda ki insanlardan kopmak neden bu kadar zor sanıyorsun ben küçüklüğümde o evde kaldım kopamadım şimdi senin sizin hayatınızdan nasıl gidebilirim ben hapis kalmayı bilirim gidemem kalırım cezaevimde özgürlüğü bilmem bir kuş tarif et bana onun gibi uç de  mesela hiç görememiş  birine  renkleri anlatmak gibi gelir bana. Yabancılaşırım ruhuma sarılıp saklamak isterim kimse kucakladı mı seni gel ben sana dünyalar kadar kocaman sarılayım demek isterim ..

Sen sana hakettiğin değeri vermeden , kimseden bu değeri bekleyemezsin şimdi sıra sende önce sevmeyi dene , en başta kendini ..
Kır zincirlerini savur sancısını çektiğin her türlü düşünceyi önce kendini kucakla hani küçükken olduğu gibi
- ne kadar ?
- dünyalarrr kadarrr ( aç kollarını iki ya o senin minik dünyan kadar )

Aklımın savaşparesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin