Güven

20 3 1
                                    

Herkesin alışılmadık, doğru söylese bile dinlemek istemediği bir iç sesi vardır, ben şu an o iç ses ile boğuşuyordum. Neden bilmiyorum ama iç sesim Canın böyle bir şey yapmayacağını biliyorum ama mantığım kimseye güvenme diyor yoksa yine mahvolan ve üzülen sen olursun diyor.

Sude ilerlemeye başlayınca bende onu takip ettim ama hâlâ kafamda oturtamadığım birkaç şey vardı ve ben bunları ne pahasına olursa olsun bulacaktım. Sude'ye seslenip "Sude benim bir fikrim var ama sana sonra söylerim hadi sen git." Dedim bana anlamayan gözlerini dikip "gidiyorum ama bana da anlatacaksın" dedi bende kafamı salladım. Arkama dönüp az önceki yere baktım fakat yoktular. Sonra Ateşi gördüm ve ona doğru yürüdüm beni farkedince ona hafif tebessüm ettim.

Yan yana geldiğimizde bana gülümsedi ve bende karşılık verdim. "Ah! Ateş acaba abin olucak o yürüyen kibir bankası nerede bir bilgin var mı?"diye sordum. Kahkaha atıp " isim bulma konusunda üstünüze yok ama abim şu an dışarı da" dedi isim bulma konusunda mı? Ne demek oluyor bu?

Bahçeye geldiğimde Emre Çınar ve kibir bankası sanırım bir şey tartışıyordu. Yanlarına vardığımda beni fark etmemişlerdi bende fark etsinler diye yalandan öksürdüm Can bana dönüp baktı ama aynı şey Çınar ve Emre için geçerli değildi. "Can acaba iki dakika bakar mısın" dedim. Ciddiyet ile bana bakıp "sana mı? Ben niye sana bakıyorum." Dedi. Aslında ben bunları tek tek öldürmek yerine hepsini birden mi öldürsem hem kesin kurtuluş olurdu benim için.
" Dalganın sırası değil önemli bir şey konuşacağım ve beni lütfen dinle" dedim. Kaşlarını havaya kaldırıp " emin ol şu an konuştuğumuz şey senin söyleyeceğin şeyden daha önemli" dedi. Başımı iki yana salladım ve bende ona hem sinir hemde alay ile
"Belki bu baş düşmanın Özgür için çok yararlı bir bilgi olur ha?" Dedim. Bana hem şaşkınca hemde anlam veremediğim bir şekilde bakarken "Sen! Ne var Alev" dedi. İşte bu da ben farkı bir tek o mu beni araştıracak birazda biz araştıralım dimi ama "Gel benim ile" dedim sonra içeri odama doğru ilerledim.

"Ne olduğunu söylemeyecek misin?" Dedi ona dönüp üstüne doğru yürüdüm o ise hiç kımıldamadan bana keskin bir şekilde bakıyordu tıpkı benim ona baktığım gibi "Can Altay Karalar telefonum nerde?" Diye sordum o da kaşlarını çattıp "derdin telefonun mu gerçekten?" Diye sordu " Derdim telefonum değil bana göster lütfen sende mi değil mi?" Dedim şu an tek istediğim yanılmak neden bilmiyorum ama başka birşey istemiyorum. Elini arka cebine götürdü ve telefonumu çıkardı. "Can çok garip birşey oldu"
Dedim. O da endişeli ve meraklı bir şekilde beni dinliyordu. "Ben, Emre ile hastaneye gittiğim de masamın üstünde telefonumun aynısı vardı ve ayrıca birisi benim ilaç kullandığımı ve o gün o saatte uyanıcağımı biliyordu hastalığımı bile biliyordu" dedim. O da bana endişe ile bakıp "Şüphelendiğin bir var mı?" Diye sordu ve keskin bir şekilde cevap verdim. " İlki merve ikincisi Burak" dedim üstüme doğru yürümeye başladı ve bu sefer ona dikkatle bakan bendim.
"İçeri gir hava soğuk zaten üstünde bir şey yok." Dedi ona bakıp "Ayrıca Can Altay Karalar bir daha benim iznim olmada beni kaçırma ve bana güvenmiyorsanız bunu yüzüme söyleyin lütfen." Dedim oda bana bakıp dudak kenarını kıvırtarak "Eh! Boşuna sana dişi terminatör demiyorum" dedi ben de gülüp "Güzel, bay kibir bankası" dedim. İkimizde sırıtık ben gider iken bana seslendi.
"Ülkü artık sana yeni bir oda açana kadar benim odamda kalacaksın eşyalarını Nisa yerleştirdi" dedi arkama dönüp "Pardon duyamadım" dedim o da yanımdan geçip "Bence gayet güzel duydun ayrıca birazdan sizi tanıtıp partiyi bitireceğiz bence acele et" dedi. Ben öylece kala kalmıştım ama o gitmişti

Bende ilerlemeye başladım ama bir anda koridorhn sonunda sağa sapacak iken bir el ağzımı kapatdı ve beni duvara yasladı ona bakınca bunun Ali olduğunu anladım. Bana öfke ve ters bir şekilde bakıyordu. "Ne işin var bu adam ile ne o üstüne gülüşmeler, yakınlaşmalar kim bu it!" Dedi. Ondan kurtulmaya çalışır iken "Sence seni ne kadar alakadar eder, çek o pis ellerini üstümden" dedim bana saçma bir şekilde gülüp " o dokununca sorun yok ama değil mi?" Dedi ve bu sefer Ali'nin ensesinden bir el gördüm "Yok ne yapacaksın!" Dedi bu Can'ın sesiydi. Onu üstümden çekip kendine döndürdüğünde yüzünü görmüştüm.

Yanında Tesnim vardı. Tesnim yanıma gelip beni götürmeye çalıştı ama bu sefer ben izin vermedim. Çünkü Can'ın gerçekleri geçmişimi öğrenmesinden korktum Cana doğru yürüdüm elimi koluna uzatıp tuttum "Alev çekil!" Dedi ona yalvarırcasına bakıp "Can lütfen boşver bak birşey yok, gerçekten bak iyiyim. Can lütfen" dedim Tesnim beni çekti bu sefer Ali konuştu "Eee Can bey ne oldu, kimsin ki sen karışıyorsun bu bizim meselemiz, sana ne oluyor?" Dedi ve içeri öğrencilerden Nisa ile Özgür girdi. Özgür, Can'a yetişemeden Can çoktan yumruğunu Ali'nin yüzüne geçirmişti Ali yere serildi ve kalkınca nerdeyse ben bile yüzünde oluşan o izden korkacaktım.

Bana dönüp elimi sıkıca kavradı ve beni sürüklemeye başladı. "Can lütfen bırak, Can canım acıyor lütfen!" Diyordum ama beni arkadaşlarının yanına getirdi sonra yanımıza Tesnim ve Özgür katıldı. Ben hepsine bakar iken hepsi de aynı şekilde bana bakıyordu elkmi candan kurtarıp "Can ne yapıyorsun bilmiyorum ama... Ah! Ne oldu sana iyiyim dedim vurmana ne gerek vardı?" Diye sordum bu sefer meraklanan Tesnim hariç diğerleri oldu. Çınar
"Vurmak mı ne oluyor?" Diye sordu. Ama sanırım bir tek beni değil bu sefer Çınarı da takamdan
" Ali'nin birayla olan tüm bağlarını kopar Özgür" dedi. Ben ise hâlâ bu sinirin sebebini merak ediyordum. Ama başım döndü ve kendimi yerde buldum. Çınar yere bakıp "Ana kız bayıldı ya" dedi. İşte yine başlıyoruz.....

Yalnız Ağlayanlar (Kitap Olacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin