Gözlerimi sabah sabah duyduğum seslerle açmıştım.
"Aman tanrım bu sesler ne böyle?"
Yarı uykulu şekilde açtım kapıyı.Karşı taraftaki eve eşyalar yerleştirilmeye devam ediyordu.Bu saatte mi akıllarına geldi bu?Güne sinirli başlamıştım.Her zaman yaptığım gibi çayımı içtim.Çay en sevdiğim içecek olabilirdi.
Hafif makyajımı yapıp,beyaz gömleğim ve kot pantolonumu giyerek tam olarak hazırlanmıştım.İşte şimdi çıkabilirdim.Yüzüme sahte gülümseme kondurarak sinirimi saklamaya çalışıyordum.Hastaneye erken gitmem hemşirelerin dikkatini çekmişti.
"Mine hemşire erkencisiniz bugün."
"Siz erken gelir miydiniz ya?" diyerek dalga geçmeye başladı hemşirelerden biri.Sert sert bakarak "Nerede gördün geciktiğimi?" dedim sanki her gün geç kalmıyormuşum gibi...Olabilir uyuyakalıyordum yapacak bir şey yoktu.Ben de böyleyim ne yapalım.
Kaç saat geçmesine rağmen sinirim hala geçmemişti.Sabah sabah yapılır mı bu ya?Sinirimi saklamaya çalışssam da bakışlarımdan belli oluyordu ki,Kemal hoca yaklaştı bana.
"Sinirli misiniz bana mı öyle geldi?"
"Yok,hocam sıkıntı yok."
"Ama sinirlisiniz."Ben konuşmaya başlayınca asla susmam.Açtım yine ağzımı.
"Ya aptalın biri benim evimin önündeki yere taşınıyor.Bugün sabahın beşinde eşyalarını taşıyordu ya sesten uykumu alamadım.Aptal resmen bu saatte gerek var mıydı?Öğlen ya da akşam saatlerinde taşısaydı ölürdü sanki."Tek nefese ard arda söylediğim cümleler Kemal hocayı şaşırtmış gibiydi.Söylediklerime şaşırdığını sanıyordum taki soru sorana kadar.
"Nasıl bu kadar hızlı konuşabiliyorsun?"Gerçekten o kadar anlattığımdan bunu mu anlamıştı?Erkekler çok aptal diye geçirdim içimden...
"Beynim hızlı çalıştığı için kelimeler ard arda geliyor aklıma" dedim dalga geçercesien gülümseyerek.Yüksek sesle attığı kahkahayı görünce bende gülmeye başladım.Gülümsemek ona yakışıyordu...
Yorgun geçen bir günün daha ardından evime geçme kararı aldım.Umarım yine ses yoktur...
Apartmana girdiğimde duyduğum sessizlik karşısında tebessüm ettim,sanırım artık taşınıp bitirmişlerdi.Duyduğuma göre bir doktordu yeni komşum.Kendi kendime düşünsene Mine birde Kemal hoca çıkıyormuş dedim.Kendi dediğime gülerek canım evime girdim.Tam uyuyacakken aç olduğumu,ama yemek yapmadığımı hatırladım.Bir insan ne kadar unutkan olabilirse o kadar unutkandım.Neyse en azından ses yok rahat rahat uyuyabileceğim.Küçük mutfağımda işre koyuldum.Makarna en kolay yemekti benim için.Zaten bu yorgunlukla daha fazlasını yapamazdım.Acıkmıştım ama uykum daha çoktu.Ocağın altını kapatıp odama geçtim.Rahat,renklere boyanmış odam adeta huzur kokuyordu.Artık huzurlu bir uyku çekebilirdim.Kafamı yastığa tam koymuşken yine karşı taraftan sesler duymaya başladım.Allah kahretsin ya kim bu tam uyuyacağım saatte...
Artık çok sinirlenmiştim,bir insan neden bu saate saklar işini?Öfkeyle kapıya doğru yöneldim.Hızla açtım kapıyı."Ya bu saatte mi aklınıza geldi taşınmak?" Diye bağırdım."Pardon ama bu saatte işten geliyotrum" dedi tanıdık bir ses.Uykulu gözlerimi iri iri açtığımda karşımda Kemal hocayı gördüm.Nasıl yani yeni komşum Kemal hoca mıydı?Ve ben bugün ona kendisini mi şikayet etmiştim?Mahçup olmuş şekilde baktım Kemal hocaya.
"Hocam."
"Efendim Mine hemşire."Kemal hoca benim aksime hiç şaşırmamıştı.Bense ne diyeceğimi bilmiyordum.En son zorla gülümseyerek "Yemek yediniz mi?" diye sordum alakasız bir şekilde.Zaten niyetim başka konu açmaktı.
"Hayır." dedi ne yapmaya çalıştığıma anlam vermeyerek.
"Yemek yaptım ben...isterseniz beraber yiyebiliriz."
"Çok isterdim ama daha masa ve sandalyeleri taşımadım eve.Dışarıda yesem daha iyi olur."
"İsterseniz benim evimde yiyebiliriz.Tabii isterseniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Nabzı
RomanceGümüşok Hastanesi'nde görev yapan enerji dolu Mine hemşire ile tecrübeli Kemal doktorun yolları, karakolda kesişir. İkisi de mesleklerine olan tutkularıyla tanınır: Mine, hastalarıyla samimi ve şefkat dolu bir bağ kurarken, Kemal ise tıbbın derinlik...