Bu zalim dünyada herkes acı çekmiştir benim gibi.Bende az çekmedim bu hayattan.Aman aman acıları değil,mutlu anları konuşalım değil mi?Sonuçta herkes kendi derdini kendine saklamalı...Bu benim hikayem...
Ben Mine Yıldız.Kendim hakkında söyleyeceğim pek bir şey yok sanırım.Sarı saçlarım,yeşil gözlerimle dikkatleri üzerime çekiyorum.Açıkcası tüm gözlerin bana zillenmesini sevmiyorum,ama bazen çok hoşuma gidiyor.Fiziksel özelliklerim dışında bitmek bilmeyen bir enerjiye sahibim.Sanırım bu enerji beni ayakta tutuyor.Şşt nazar değdireceksiniiiz.
Ben Mine Gümüşok hastanesinin başhemşiresi.3 çocuklu Yıldız ailesinin en küçük ve tek kızı.İki abiyle büyümek çok zor.Bir abimin büyüme fırsatı olmadı,ama konumuz bu değil.size kendimi daha çok tanıtmak isterdim,ama hastalarla ilgilenmeliyim.
"Mine hemşire acile geçmemiz gerekiyor."
Keyifle içtiğim kahveyi kenara koyarak hızlı adımlarla acile doğru ilerledim.Zincirleme kaza olmuş,çok insan yaralanmıştı.Aralarında çocuk olanlar da vardı.Şefkatle onlarla ilgilenmeye başladım.Hepsi ayrı ayrı çok tatlıydı.Çocukları çok severim fakat diğer hastalarla da ilgilenmem gerektiğini farkederek yukarı kata çıktım.14 yaşlı Zeyneple ilgilenirken yan odadan gelen sesler dikkatimi dağıtmaya başlamıştı.Bu sesler neydi?Bağırışma.Evet..bir şey oluyordu ama ne?
Hızlı adımlarla odaya doğru yürüdüm.Kısaboylu hafif kilolu bir adam hasta kadının boğazına yapışmış "Benden boşanmayı nasıl düşünürsün?" diyerek kadının boğazını sıkıyordu.Bu görüntü bana o kadar tanıdık gelmişti ki ellerim esmeye başlamıştı istemsizce.
"Baba bırak annemi"
"Geri çekil sen"
"Anne..."Kabus gibi geçmişime dalmışken kadının yardım çığlıkları sayesinde kendime geldim.Ama hala şaşkındım.Cebimden çıkardığım sakinleştiriciyi bir an bile tereddüt etmeden adamın boynuna sapladım.Yaptığım yasak olabilirdi ama kadını ölüme terk edemezdim.Adam yere yığılmış vaziyyette yatarken onu umursamadan kadının yanına geçtim.
"Hanımefendi,iyi misiniz?"
Kadın zorlukla nefes alsa da başını olumlu yönde salladı.Gözleri kocasındaydı.Ben kadını sakinleştirmeye çalışırken aniden kapı açıldı içeri gelen güvenlik görevlileri ne olduğunu anlamaya çalışırken ben onlara anlattım.Galiba fazla dürüst davranmışım ki kendimi karakolda ifade verirken buldum.Yaptığımdan gram pişmanlık duymasam da galiba korktuğumu itiraf etmeliydim.Bence korkmam gayet normaldi.Sonuçta hayatımda ilk defa karakolluk oluyordum.
Kendimle konuşmaya o kadar dalmıştım ki,Polisin sesini bile duyamıyordum.
"Hanımefendi."
"Efendim?"
"Dinliyor musunuz beni?"
"Ha evet."
"Bakın hemşire olabilirsiniz ama bir hasta yakınına izni olmadan sakinleştirici yapmak nedir?"
"Ne yapsaydım?Adam öldürecekti kadını."18-19 yaşlı bir genç yere yığılınca ifadem yarım kalmıştı.Bu gencin yanına ilk gidense 1.80 boylarında,sakallı,saçları hafif dalgalı olan yakışıklı bir adamdı.Hemşire olduğumu hatırlayarak hemen çocuğun yanına doğru koştum.Az önce sadece arkadan gördüğüm adam "Makas" diye bağırımca sesini de duymuş oldum.Polis memurunun masasında gördüğüm makası "Makas" diyerek hızla ona uzattım.Bakışlarını bana doğru yönelttiğinde yüzünü de görmüş olmuştum.Şaşırarak bana bakarken bense hastanın kanayan bacağında toplamıştım dikkatimi.İsmini bilmediğim bu şahıs hala bana bakıyordu.
"Kemer...kemereniz var mı?" diye bağırdığımda bir adam kemerini bana uzattı.
Kemeri hastanın ayağına bağlarken,diğer yandan kim olduğunu bilmediğim adamla konuşuyordum.
"Eğer hemen hastaneye yetiştiremezsek kan kaybından hayatını kaybedecek."
"Ambulansı aradanız mı?"
"Benim çalıştığım hastane buradan 5 dakika uzaklıkta oraya gidebiliriz."
"Sen kimsin?" gözlerini kısarak baktığında yeşil gözlerim onun kahveleriyle buluştu.
"Gümüşok hastanesinden başhemşire Mine Yıldız.Sen kimsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Nabzı
RomanceGümüşok Hastanesi'nde görev yapan enerji dolu Mine hemşire ile tecrübeli Kemal doktorun yolları, karakolda kesişir. İkisi de mesleklerine olan tutkularıyla tanınır: Mine, hastalarıyla samimi ve şefkat dolu bir bağ kurarken, Kemal ise tıbbın derinlik...