(6) UZAKLAŞ

351 23 6
                                        

Odada yatağın üzerinde oturmuş düşünüyordum. Bu şekilde daha fazla bir yere ulaşamayacağımı anlayınca kalktım ve odadan çıktım. Aşağı doğru iniyordum
Merdivenlerden baktığımda evin girişi dışında başka bir kat daha vardı sanırım çünkü aşağı inen bir merdiven daha vardı.

Merdivenlerden inmeye devam ettim. En aşağı indiğimde karşıma bir spor salonu çıktı. Gerçekten tek kişiye göre bir sürü alet vardı. Anlaşılan o vücudunu bu hale burda getirmişti. Etrafa bakmaya devam ettim ve bir kapı gördüm. Kapıya yönelip açtığımda küçük bir oda ve bir kapı daha çıkmıştı. Kapının altından ve yanlarından ışık sızıyordu. Bu kapı dışarıya açılıyordu.

Eğer açabilirsem burdan kaçabilirdim.
Elimi kapının kulpuna bastırdım. Kapı açıldı. Başarmıştım buradan kurtulacaktım. Dışarıya doğru baktığımda burada koruma olmadığını gördüm. Hızlıca dışarıya çıktım. Etrafıma bakıyordum. Kafamı sağ tarafa doğru çevirmemle sertçe yutkundum.

O; elleri cebinde, tam karşımda duruyordu. Ben yine ona yakalanmıştım ve bu hiç iyi olmamıştı. Bu kapıdan kaçma şansım da yoktu artık.

Tekrardan içeriye girdim, kapıyı kapatacağım sırada o, kapının girişine ayağını koydu. Kapıyı kapatamayacağımı anlayınca ittirmeyi bıraktım ve arkama dönüp tam koşacağım sırada bir el beni belimden kavradı ve kendine çekti.

Şuanda onun eli belimde, benim sırtım onun göğsüne yaslı bir şekilde duruyorduk. Göğsüm hızla inip kalkıyordu; ne yapacağımı bilememiş, öylece hareketsiz duruyordum. Beni bırakmayınca ben onu onu ittirmeye çalıştım. Ve evet sadece çalıştım çünkü yerinden kıpırdamadı.

"Bırak beni" Huysuzca  kıpırdanıyordum ama o hiç bir şey söylemeden beni öylece tutuyordu.
"Sana benden kaçamayacağını  söylemiştim. Ben seni bırakmadan hiç bir yere gidemezsin. Bu konuşmayı bir daha bana tekrarlatmak zorunda bırakma. Odandan kilitli durmak istemezsin. " Söyleyeceklerini söylemişti ve beni hala bırakmamıştı. Ben kıpırdanmaya devam ederken hissettiğim şeyle durdum. Çünkü hareketlerim yüzünden sertliği bana değiyordu. Ben hissettiğimle hareket etmeyi keserken o, kasıldı ve bedeni gerildi. "Bıraksana" Bir anda beni omuzlarımdan tutup kendine çevirdi. Duvarla arasında sıkışmıştım, kafamı kaldırıp  yüzüne bakmadım.

Eli çenemi buldu ve ona bakmam için kafamı kaldırdı. " Bana emir verme, yapmam. Seninle konuşurken gözlerimin içine bak" Söylediklerine karşılık sadece başımı sallamakla yetindim çünkü beni bir an önce bırakmasını istiyordum.

En sonunda duvara yasladığı elini kaldırdı. Ben elini kaldırmasıyla hızlıca kollarının arasından çıktım ve geldiğim yere doğru koşmaya başladım. Yukarı çıkıp bana verdiği odaya girdim. Nefes nefese kalmıştım. Onunla bu kadar yakın olmak garip hissettirmişti. Böyle yakınken her şeyi unutuyor, hiç bir şey düşünemiyordum ve bu hiç iyi bir şey değildi. Bendeki etkisi hiç iyi değildi.

Onunla bir daha bu kadar yakınlaşmamayı aklıma not ettim ve dolaptan bir kaç kıyafet alıp duşa girdim. Evet belki yaptığım yanlıştı ama kendimi toparlamalı ve güçlü olmalıydım, madem burada tutuyor bende evdeki her şeyi sömürecek, onu kendimden bıktıracaktım. Şimdilik bu şekilde kurtulmayı deneyecektim çünkü kaçıp, ona yakalanma riskini şuan için almak istemiyordum.

Banyoda işim bittikten sonra üzerimi değiştirdim ve çıktım. Karnım çok açtı, buraya geldiğimden beri hiç bir şey yememiştim sadece bayıldığımda doktorun serumun içinde verdikleriyle duruyordum. Tekrardan odadan çıktım aşağı indim. O ortalıklarda yoktu, bu da benim işime gelirdi. Mutfağa girdim ve dolabı açtım. İçinden peynir aldım ve ekmek aradım. Evet peynir ekmek yiyecektim zaten alışkındım eski hayatımdan.

Hızlıca küçük bir ekmek hazırlayıp odaya doğru çıkıyordum ki dış kapı açıldı.
O gelmişti. Ben odadan çıkınca hissedip geliyordu herhalde. Beni ve elimdekini görünce sırıtmaya başladı. "Açlık grevin bitti mi sonunda? " Tavırları her zamanki gibi çok sinir bozucuydu. "Açlık grevi falan yapmıyordum sadece aç değildim şimdi de zorunluluktan yiyorum malum tutsak olduğum bir ev var" Cevabımla sırıtışı büyüdü ve yanıma geldi.

Tabağa koyduğum ekmeği eline aldı ve büyük bir ısırık aldı. Ekmeği çok büyük yapmamıştım ve şimdi koca ısırığıyla neredeyse ekmek diye bir şey kalmamıştı. Çiğnerken kaşları çatılmaya başladı. Lokmasını yuttuktan sonra konuştu. "Peynir mi var bunun içinde?"
Bende onun gibi sırıtmaya başladım. "Tüh keşke içine zehir koysaymışım"
Cevabım hoşuna gitmiş olmalıydı, yüzündeki gülümseme hala yerini koruyordu. "Git mutfağa doğru düzgün bir şeyler ye, peynir ekmekle burdan kaçmak için gereken gücü sağlayamazsın malum buranın sahibi benim. "

Söylediğine karşılık hiç bir şey söylemeden mutfağa girdim. O da arkamdan geliyordu. Isırdığı ekmeği tezgaha bıraktım ve kendime yeni bir tanesini yaptım. Arkamı dönüp mutfağın kapısına doğru ilerledim orada durmuş bana bakıyordu. Hiç bir şey söylemeden yanından geçtim. Beni durdurmasın diye hızlıca merdivenlerden çıktım ve odaya girdim. Ekmeğimi yemeye başladım.

Ekmeği yedikten sonra tekrar onunla karşılaşma ihtimaline karşı tabağı komidine bıraktım ve yatağa yattım. Uyumaya çalışacaktım. Yarına gücümü toplamalıydım. Gözlerimi kapattım ve çok geçmeden uykuya daldım.

🍁

"Bak Yağmur, sözümü dinlemezsen böyle olur gördün mü? " Annem karşımda kanlar içinde yatıyordu. "Anne, annecim aç gözlerini lütfen anne" Açmıyordu, annem gözlerini açmıyordu.
"O geri gelmeyecek Yağmur ve sen bugünü asla unutamayacaksın güzel kızım. "

Çığlık atarak uyandım. O rüyalar yine dönmüştü. Her şey kötü gidiyordu. Dizlerimi kendime çektim ve yatağın başlığına yaslanarak ağlamaya başladım. Öyle çok dolmuştum ki bu yaşananlardan sonra canım öyle çok yanıyordu ki artık dayanamıyordum.

Bir anda odanın kapısı açıldı. Kafamı kaldırdığımda onu gördüm. Hiç bir şey söylemeden kapının yanında ayakta bekledi bir süre fakat daha sonra yatağa doğru yürümeye başladı. Gitmesi için tekrar yatağa girdim ve ağladığımı görmemesi için sırtımı döndüm. Yatağın diğer tarafında bir çöküntü meydana gelmişti. Yatağa yanıma oturmuştu.

Ben gider diye beklerken gitmedi üstelik yatağa doğru uzandı. Aradan bir kaç dakika geçmemişti, belime bir kol dolandı ve beni kendine çekti. Şuanda o bana arkadan sarılmış, ben onun göğsüne yaslı bir şekilde duruyordum. Ben sessiz sessiz ağlamaya devam ediyordum. Aradan geçen zamandan sonra ağlamam durmuştu biraz daha iyiydim.

Kendime gelince olduğumuz konumun farkında vardım ve kolları arasında kıpırdanmaya, onu ittirmeye başladım.
"Kalk yanımdan, git burdan" Bana emir verme yapmam demişti ama ben yine böle konuşmuştum.

Lafımın üstüne bana daha sıkı sarıldı ve hareket etmemi engelledi. "Uyu artık"
Lafının üstüne tekrar ısrar ettim. "Lütfen uzaklaş" Sözlerimden sonra yine tekrar etti. "Uyu" Onunla boy ölçüşemeyeceğimi anlayınca gözlerimi kapattım ve hızlıca uyumaya, olanları unutmaya çalıştım. O kokuyu yine almıştım. Restoranda yemeklerini verirken aldığım kokuyu. Güzel kokuyordu. Garip bir şekilde içimi değişik bir hisle dolduyordu.

Kokusuna ve sıcaklığına daha fazla dayanamadım, iyice mayıştım ve uykuya daldım.

           
                                  🌊

Kitabın şuanlık en uzun bölümü. Yağmur ve Poyraz'ın yakınlaşma sahneleri vardı. Bunlar ilkti. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yıldıza basmayı unutmayın.

Instagram: wattpadsobera_

MEFTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin