Anti humanist
"Suzuki kapıyı aç biz geldik!" Yorgun bir şekilde ayağa kalkmak için kollarıma güç verdim. Kapıya yöneldim ve yumruklanan kapıyı açtım. "Hoş geldiniz." Ben kenara çekilmeden içeri atlayan oğlan ve onun koluna sarılmış sarı saçlı kız hemen karşıdaki minderlere atlayarak oturdular. "Selam Suzuki, nasılsın?"
"İyiyim Kazuki, sende havalar nasıl?" diyerek kapıyı kapattım ve benimle konuşmaya çalışan oğlanı peşimde sürükledim. "Aynı işte. Suzuki gelmemizden rahatsızlık duymuyorsun değil mi?" Bir iç çekerek salona bağlı mutfağa gittim. Mai ve Kei'nin getirdiği atıştırmalıkları tabaklara koyarken cevapladım: "Hayır Kazuki, ne zaman her geldiğinde bu soruyu sormaktan sıkılacaksın?" dedim alaycı bir şekilde.
"Ama bilmiyorum sana rahatsızlık vermek istemiyorum." Neden biricik arkadaşlarımdan rahatsızlık duyayımki? Onlar benim bütün sırlarımı paylaştığım her zaman yanımda olan çok tatlı insanlar. Oh, sadece şaka yapıyordum. Evde tek yaşadığım için sürtüklüklerini yapmaya buraya geliyorlardı. Birazcık bu davranışlarının farkında olan Kazuki her gelişinde rahatsız olup olmadığımı sorardı ama herhangi bir şey değişmezdi.
"Hey~ Suzuki bugün bize özel oda hazırladın mı Kei'm ile özel vakit geçirmek istiyorum." dedi Mai burnunu Kei'nin burnunu sürterek. "Odamda yatabilirsiniz ben salonda yatarım sorun değil." Yanlarına giderken konuştum. "Hey hadi ama o yatağa başka bir kızın kokusu sindi sonuçta!"
Her ne kadar aklıma getirmemeye çalışsamda nefret ediyordum bu tayfadan. Sadece bu tayfadan değil, bütün insanlardan nefret ediyordum. Lise sondum ve üniversite hazırlıklarına başlamam gerekiyordu. Ama üniversiteye gidecek param olmadığı için part time işler bakmaya başlamıştım bile. Belki okuldan geldikten sonra yalnız kalır kafamı dinlerim derken akşam 7 olur olmaz bu ucubeler evime doluşuyordu. En kötüsü ise Mai ve Kei her azdığında evime gelip sevişip pislik çarşaflarını temizlemeden çekip gidiyorlardı. Sorun değil, sonuçta onlar benim canım arkadaşlarım.
Bu düşünceleri kafamdan silmeye çalışıp yüzüme bir gülümseme takınarak konuştum: "Sen nasıl istersen Mai."
Herkes atıştırmalıkları yiyip aralarında konuşup gülüşürken ortamdan çok daralıp sigara içmeye dışarı çıkacağımı söyledim. Yerimden kalkıp kapıya yöneldiğimde Kazuki'nin bana endişeli bir şekilde baktığını fark ettim. Ona bir el sallaması verip dışarı çıktım. Apartmanın merdivenlerine doğru giderken bütün koridorda benim dairemdeki bağırışmalar ve gülüşmeler yayılıyordu.
Merdivenlerin ilk basamağına oturup cebimden bir dal sigara çıkarıp yaktım. Biraz gökyüzünü izledikten sonra gözlerimi hıçkırık sesleri gelen yere indirdim.
"Abi...*hıçkırık* Luna...*hıçkırık*" Elimdeki bitmemiş olan sigarayı yere batırıp fırlattım ve merdivenlerden inerek sarı saçlı kızın yanına yaklaştım. "İyi misin, ailen nerde?" Kız birden yanında belirmemle tırsmış olacakki bir kaç adım uzaklaştı. "Oh özür dilerim, korkutmak istememiştim."
Kız biraz beni inceledikten sonra gözyaşlarını dindirmeye çalışarak bana cevap verdi. "En son... Abim ve kardeşimle köşedeki markete gitmiştik beraber. Onları orda kaybettim bende eve geldim ama hala gelmediler." Dışarıda hafif atan yağmur sarı saçlı kızın konuşması bittikten sonra bir gök gürültüsüyle hızlandı. Şimşeğin ani çakmasından korkan kız kucağıma atladı ve titremeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mitsuya Takashi x Reader
Teen Fiction"Sen... 30 Nisan'da hayatını sonlandırmayı mı düşünüyorsun?" ! [sh, intihara meyillilik, şiddet, argo, küfür, smut] !