-8 [!]

140 13 10
                                    

Daha Fazla

"Saat kaçta gelirsin?" telefonda oflayıp puflayan Yuzuha'ya aralıksız 10 dakikadır hesap veriyordum sanırım. "Bilmiyorum Yuzuha. Daha başlangıçta olduğum için kurslarımın uzun süreceğini söyledi."

Artık uzun süre kaytarmamdan hoşlanmamış olaki bana piyano dersleri veren çocuk camdan dik dik bakmaya başlamıştı. "Dördümüz bir arada toplanacakken sen bizi piyanoya satıyorsun!" Durumu kurtarmam gerekiyordu fakat Yuzuha'ya kabalık etmek istemiyordum.

Telefonun arkasından gelen sesi duyunca istemsizce gülümsedim. "Yuzuha sevgilimi salar mısın artık?" Yuzuha, Mitsuya'ya sinirlenip küfürler ederken telefonu birden kapattı. Sanırım beni ikna edemeyeceğini anlamıştı. Ne kadar onlarla olmak istesemde şu an hayalim ve Mitsuya için ilerlemem gerekiyordu.

Yüzüme kapanan telefonu cebime koyup sınıfa geri döndüm. "Kusura bakmayın Huro-san. Arkadaşım biraz fazla taşkalacıdır." Bana gülümseyen oğlan tekrardan piyanonun kapağını açtı. "Sorun değil Suzuki-san. Kaldığımız yerden devam edelim mi?" sandalyeyi işaret ederek konuştu. Dediğini yapıp oturdum ve kaldığım yerden devam ettim.

"İyi işti Suzuki-san. İyi akşamlar dilerim." kahverengi saçlı çocuk el sallayarak sınıftan çıktı. Arkasından bende el sallayarak gitmesini izledim. Telefonumu cebimden çıkarıp saatte baktığımda 17.00'e geliyordu. İyiydi, geç olmamıştı. Çantamı boynuma takıp sınıftan çıktım.

Eve kadar yürümeyi planlıyordum. Tabi okulun boş bahçesinde beni bekleyen motorsikletli Mitsuya'yı görene kadar. Motora yaslanmış telefonuyla uğraşıyordu. Ayak seslerimi fark etmiş olsaki kafasını kaldırıp bana baktı. Telefonunu cebine atıp gülümsedi.

"Ben gelirdim, zaten ev yakın." önüne doğru kendimi konumlandırdığımda konuştum. "Kız arkadaşımı almak istedim." yine her zamanki o sıcak gülümsemesini takındı. Sanırım bu sıcakkanlılığı karşısında eriyeceğim. Motora bindi ve arkasını eliyle pat pat yaptı. Binebilirdim ama bir sorun vardı. Daha önceden her motora bindiğimde altımda eşofmanım oluyordu.

Yüzüm düşünür bir hal alıp ellerimi belimde birleştirdim. "Mitsuya etek giyiyorum. Bu problem olmaz mı?" dediğim şeyle biraz düşündü ve eteğime baktı. Sonra giydiği hırkayı üstünden çıkarıp bana uzattı. "Bu işe yarar." dedi sırıtarak. Uzattığı hırkayı elinden alıp belime bağladım. Eteğimden daha uzun alan kapladığı için problem olmayacağını düşündüm. Gülümseyerek arkasına bindim ve sıkıca sarıldım.

Sonunda eve geldiğimizde motordan indim. "Kardeşlerin yok mu?" dedim ona dönerek. Motoru yerleştirmeye odaklanmış şekilde cevap verdi: "Hayır. Annem onlarla biraz vakit geçirmek istediğini söyledi." motoru halledip bana döndüğünde sırıttı. "Davet mi edeceksin?"

Utanmış bir ifade takınarak gözlerimi kaçırdım. "Bilmem. Belki tam tersi de olabilir..." Sesim gittikçe kısıldı. Duymadığını ummak isterdim ama duymuştu. "Olur. Yatarken giyeceğin kıyafetlerini al o zaman." dedi gülümseyerek. Birden telaşlanıp elim ayağım birbirine dolaştı ve gevelemeye başladım.

"Yani kabalık etmedim istemedim. Müsait değilsen gelmem. Sadece seninle vakit geçirmeyi seviyorum. Yani gelmeyedebilirim. Yani çağırmak zorunda değilsin. Yani..." kıkırdamaya başlamıştı. "Tamam sakin olabilirsin Suzuki, yanlış anlamadım." elimi tutarak apartmana doğru yürümeye başladı.

Az önce gevelediğim şeylerden ve yanlış anlaşılmaktan korktuğum durumdan çok utanıyordum. Bilmiyorum ama Mitsuya'dan her zaman utanmışımdır. Normalde işin sonunda zaten öleceğim diye hiç kimeyi umursamadığım zamanlar bile Mitsuya'dan utanmıştım sanırım.

Mitsuya Takashi x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin