-4

96 12 5
                                    

Son

Günlerdir Mitsuya'nın evinde yatıp kalkıyor olmuştum. Gittikçe eski rahatlığımı kazanmıştım ona karşı. Kardeşleriyle anlaşıyordum, herhangi bir çete işi olduğunda onlara bakıyordum. Aslında sıkıcı değildi. Eski hayatımdaki düzenden daha eğlenceli gelmişti. Kazuki'ye sonunda cesaretimi toplamış onlara ders çalışacağımı ve artık kendi evlerinde sürtükleşebileceklerini konusunda ricada bulunmuştum.

Başlarda Mitsuya'nın bir çeteye üye olduğunu öğrendiğimde tırsmadım desem yalan olur. Aklıma anında babam geldi ve onun gelecek planları hakkında şüphe duymaya başlamıştım. Ama Mitsuya o topluluğa çete demiyor, ailem diyordu. Okulundaki tasarım kulübünün başkanı olduğunu duyduğumda şüphelerim yerine tekrardan umut yeşerten bir duygu bırakmıştı. O, gerçekten yaşamak için elinden geleni yapıyordu. İtiraf etmek istemiyorum ama onu kıskanıyordum. Yaşama isteğini.

Mart ayıydı. Normalde bu zamanlar hava hala soğuğunu korurken öğlenleri çok sıcak oluyor, akşamları çok soğuk oluyordu. İkindi vakti evde oturmaktan çok sıkılmış ve bir kaç gündür uğramadığım Mitsuya'yı kontrol etmek istedim. Üstüme eşofman ve bir sweetshirt geçirdim, dışarı çıktım. Bu sefer onları kendi daireme çağıracaktım. Her zaman onlara gittiğim için suçluluk hissettim.

Dışarı çıkmamla Mitsuyalara gitmeden önce sigara içesim geldi. Kendimi her zamanki gibi öne atıp kollarımı demirlerden sallandırarak ağzımdan dumanın çıkmasını izledim. Sanırım param yok diye ağlamamın sebebi bütün paramı sigaraya yatırmamdı. Yaşlandığımda akciğer kanserinden öleceğimden emin olmaya başlamıştım.

"Selam." Yanımda beliren Mitsuya'la kafamı soluma çevirdim. Benim gibi vücudunu demire yaslamış kollarını birbirine sarmıştı. "Selam." "Sigara içtiğini yeni öğrendim." dedi elimi işret ederek. Başımı onun olduğu tarafdan önüme çevirdim ve ağzımdan hafif nefes vererek güldüm. "Gerçeklikten kaçmak için edindiğim klasik bir kötü alışkanlık. Babama özendim sanırım."

"Baban gibi olduğundan içtiğini sanmıyorum." dediği şeyle şaşırmış bir şekilde yüzüne baktım. Başka tarafa kafasını çevirmeden beni izlemeye devam etti. "Haklısın... sanırım." Sigaradan son yudumumu alıp demire bastırdım ve biraz uzağımdaki çöp kutusuna fırlattım.

"Akşam bana gelmek ister misiniz? Sürekli siz beni ağırlıyorsunuz, farklılık olsun istedim." Bende ona bakarak konuşmaya başladım. Dediğim şeyi biraz düşünüp cevap verdi.
"Çok isterdim ama bugün kardeşlerimi annem teyzemlere götürdü. Bugün evde tekim."
"Ya... o zaman sen gel."
"Hm? Emin misin? Benimle kardeşlerim için konuşuyorsun sanıyordum."

Son söylediği sözle ona hayal kırıklığına uğramış gibi baktım. Gerçekten öyle mi hissettirmiştim? Bu ifademi gördüğünde kıkırdamaya başladı. "Şaka yapıyordum. Rahatsız olmazsan gelirim. Ne hazırlayacaksın bize?"

Eski gülümsemem yerine geldi. Böyle şakalar yapma canım ya... her şeyi kafama takarım intihar ederim ben. "Bilmem, köri soslu tavuk?"
"Bayılırım."

Biraz daha sohbet ettikten sonra daireme geçtik. Normalde dağınığımdır ama artık son zamanlarımmış gibi her zaman arkamı toplamaya başlamıştım. Mutfağa girdikten sonra yemeği hazırlayacak malzemeleri çıkartmaya başladım. Ben tavuğu hazırlarken Mitsuya'da pirinci hazırlamaya başlamıştı.

Tavuğu tavaya koyduktan sonra yanımda suyun kaynamasını bekleyen Mitsuya'ya gözüm kaydı. Saçları hafif uzamıştı, anlının hizasındaydı. Suratını incelemeye başladım. Küçükken çok tatlıydı, şu an ise gerçekten çekici duruyordu. "Bir sorun mu var?"

Mitsuya Takashi x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin