Arkadaş
Bu gece Mitsuyalarda kalmıştım. Sabah kalktığımda herkes uyuyordu. Okula gitmeden önce kahvaltı hazırlamak istedim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa doğru gittim ve omlet yapmak için malzemeleri çıkarttım.
Yumurtaları dikkatlice kırarken dün olanları düşünüyordum. Mitsuya beni tüm kalbiyle gerçekten seviyordu. Sanırım artık onun sayesinde vücudumdan o kadar tiksinmiyordum. Bu adamla karşılaştığım için kendimi şanslı hissediyorum.
Tam bunları düşünürken iki kol beni belimden tutarak kendine çekti. Bu adam bana arkadan sarılmayı çok seviyordu, bilmiyorum ayrı bir hoşnutu vardı sanırım. Hissettiğim kollarla gülümsemeden edemedim.
"Günaydın." dedim yumurtaları karıştırırken. Yüzünü omzuma gömdü ve mırıldandı. "Günaydın." Uykulu gözleri ve sesiyle çok tatlı duruyordu. Boynumdaki mor saçlarla hafif gıdıklansamda dikkatimi ocaktan çekmedim.
"Naptınız bensiz?" dedi biraz kafasını kaldırarak. Yumurtaları tabaklara koyduktan sonra tüm dikkatimi ona verebilirdim artık. Ellerimi belindeki eline götürdüm. "Biraz mochi aldık yemek yedik falan... Ha bide ödevlerini yaptırdım. Mana'dan hoşlanan bir çocuk varmış."
Meraklı şekilde bakmaya başlarken hafif kıkırdadım. "Sonra onu dövmüş." Mitsuya kahkaha atmaya başlarken konuştu. "Sanırım abilerini fazla izlemişler." kafamı sağıma döndürerek sahte bir sinirli ifade takındım. "Abileri gibi dövüşmeyi değil konuşmayı öğrenmeliler." kıkırdayarak konuştu. "Tamam evin reisi."
Beni tutup kendine doğru çevirdi ve tezgaha yasladı. Burunlarımız birbirine değiyordu. Olduğumuz konumdan dolayı kalbim göğüs kafesimden patlayacak gibi atıyordu. Zaman kaybetmeden dudaklarımızı birleştirdi. Elleri hala belimdeydi, ben ise ellerimi boynunda birleştirmiştim.
Öpücüğümüze dilimizi katacağımız sırada önümüzde beliren iki çift ayak engel oldu. "Woah, sizi gördük öpüşüyorsunuz!" duyduğum şeyle Mitsuya'yı iteklerken Mitsuya sinirli bir şekilde kardeşlerine döndü.
Ben tezgaha yaslı şekilde kendime gelmeye çalışırken Mana hırsızları suç üstü yakalamış bir ifade takınmıştı. Luna ise arkada kıkırdıyordu. "Cezalısınız." ikisininde yüzen bin parçaya ortadaki bağrışmalar eklendi. "Ehhhh, neden?"
Mana ve Luna'yı okullarına bıraktıktan sonra Mitsuya'yla okulumuza yol aldık. Bahçede okula doğru yürürken çoğu kişi Mitsuya'ya selam verip gülümsüyor, bazıları ise görünce yüzünü başka tarafa çeviriyordu. "Popülersin sanırım?" dedim kafamı ona yaklaştırarak. Hafif kıkırdayarak bana cevap verdi. "Sanırım öyle."
Sınıflarımız farklıydı, bu yüzden koridorda ayrıldık. Tanınan biri olmasından dolayı onu kıskanmadım ama benimde tanınan birisi olacağım anlamına gelmesi biraz rahatsız hissettirdi. Ya da güzel bir şeydir? Sanırım kişisine ve konumuna göre değişir.
Bu okuldaki ilk günüm olduğu sınıfa hoca ile birlikte giricektim. Sınıfa girdiğim anda bazıları arasında fısıldaşmaya başlamış bazıları ise pür dikkat beni süzüyordu. Mimiksiz bir suratla tahtanın önünde durmuş hocanın konuşmasını bekliyordum. "Evet aramıza yeni bir arkadaş katıldı. Kendini tanıt lütfen." Hocanın dediğiyle konuşanlar susmuş bana bakıyorlardı.
"Suzuki Cheo." öğretmen daha fazlasını beklermiş gibi bakmaya devam edince tekrar konuştum. "Bu kadar."
"Hmm, anladım. En arkadaki boş yere oturabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mitsuya Takashi x Reader
Teen Fiction"Sen... 30 Nisan'da hayatını sonlandırmayı mı düşünüyorsun?" ! [sh, intihara meyillilik, şiddet, argo, küfür, smut] !