-12 Final

21 7 4
                                    

Bu Benim Başlangıcım

Topuklu ayakkabıların sesi ve koridorda çınlanan o 'küt küt' damgası. Nazik bir el kapı kolunu sardı. Kapı ardındaki kişiyi rahatsız etmeden yavaş açmak istesede tedirginliği buna izin vermedi ve ani bir hızla kapı açıldı.

"Mitsuya-san defileye son 1 saat kaldı!"

Kafasını çalışmasından kaldıran şişmiş ve ruhsuz bakan lila gözleri, mor saçları gözler önüne serildi. Kafasını hafifçe kaldırıp o kalpleri oynatan gülümsemesini gösterdi, hiç değişmeyen o gülümsemesi. "Yetiştireceğiz Akabe-san."

Yanakları kırmızılaşan kız ayaklarını yere sürttü, utancından kekeleyerek konuştu. "T..tabiki efendim!"

Kaç gün geçmişti, ya da kaç ay ya da kaç asır... Mitsuya'nın her şeyden kendini soyutlayarak sadece dikişe kafa yorduğu ilk zamandan kaç yıl geçmişti? Şu an sevdiği kız ne yapıyordu acaba? İstediği gibi bir müzisyen olabilmiş miydi? Ya da gerçekten sevdiği bir erkek arkadaş edinebilmiş miydi?

Mitsuya bunlara kafayı yormayı bırakalı çok olmuştu. Ya da hala yoruyordu?

Nasırlı elleri ve belirginleşmeye başlamış kırışık yüz hatları olan orta yaşlardaki adam mor saçlı çocuğun karşısına geldi, eliyle sırtını sıvazladı. "Tebrik ederim Mitsuya-kun gayet başarılı bir çalışmaydı." Mor saçları omzuna değen çocuk eğilerek konuştu, "Teşekkür ederim efendim."

Hiç değişmeyen o evinin yolunu tuttu. Hala eski apartman, hala eski daire. Anahtarını cebinden çıkararak kilide sokan çocuk şu an kardeşlerinin onu nasıl karşılayacağını hayal ediyordu.

"İyi akşamlar Mitsuya-kun." Mitsuya yanındaki daireden çıkan kişiye baktı. "İyi akşamlar Ojiro-san." Gülümsemesini gösteren kadın arkasındaki kapıyı kapatarak kucağındaki bebeği dikkatle arabasına yerleştirdi.

Hatırlardı arada, buradan taşınalı 3 yıl olmuş eski sevgilisini. Sürekli birbirlerinin evine girip çıkan o ikilinin bozulmasından yani. Kızın ona 'Ayrılalım.' dediği günden beri artık onun komşusu değildi.

Belki kız onu hala sevmeyebilirdi, ama Mitsuya hala ona çok sadıktı. Onunla tanışmak isteyen birçok kızı sevgilisi varmış gibi reddetmesi çoğu arkadaşını sinir ederdi. Herkes ona kızı unutmasını söylesede o hiçbir zaman unutmaya kalkışmadı, istemedi bile. Ona göre o kızın yerini dolduracak birisi yoktu.

Eskiden olsa biricik kardeşlerini sevgilisine, eş adayına, teslim ederdi. Ama artık kardeşleri büyümüştü ve sevgiliside yanında değildi.

Luna'ya yapması gerekenleri tembihledikten sonra kapıyı kapattı. Havası değişmeyen hala onu nostaljik hissettiren apartmanın demirliklerini tutarak merdivene doğru yürüdü.

Bir sonraki defilesi için çalışması gerekiyordu,her ne kadar defileye 6 aydan fazla zamanı olsa bile. İşkolik olmak onu bir nebze de olsa eskileri unutmasını sağlıyordu ya da unuttuğunu düşündürttürüyordu.

İşine gidiyordu, aynı sokaktan, aynı caddeden ama bir farklılık vardı. İnsanlar, yüksek ve ünlü bir firmaya ait olan binanın en ucuna bakarak bir şeyler konuşuyorlardı.

Dikkatini çekmezdi onun böyle şeyler, onun için sevdiği kızın gözlerinden başka hiçbir şey onun dikkatini çekmezdi. Ama içinden bir ses bu sefer ona, 'Sende oraya bak." talimatı vermişti, belkide vermemeliydi. Kafasını yukarı kaldırdı. İç sesini dinlediğine şükür etmek ve pişman olmak arasındaki köprüde en derine battı.

Mitsuya Takashi x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin