-5

116 12 10
                                    

Yeniden Doğmak

"Ne?"
"Duydun beni. Çocukluğumuzdan beri senden hoşlanıyorum. Siz ortaokulda taşındığınızdan beri sana ulaşmanın yollarını aradım. Ama asla bulamadım. En son umudumu kaybedip aramayı kestiğimde yan komşumuz olarak buraya taşındınız. Her zaman senin bana Tanrının bir hediyesi olarak gönderildiğine inandım. Sen beni hatırlamasanda okula gidişini gelişini her şekilde seni izledim. Seni babanın dövdüğünü ilk öğrendiğim gün vücudumdan bir parça eksildi. Aklımı kaybettim bir anlığına babanı öldüreceğimi düşündüm. En sonunda o orospu çocuğundan kurtulmuş ve yakınlaştığımızda kendi hayatını sona erdireceğini söyleyip kendine zarar veriyorsun. Ne hissetmemi bekliyorsun? Çevrendeki insanları düşünmüyor musun?" nefes nefese konuşan oğlanı gözlerim açık ve ağlamamı durdurmuş şekilde dinlendim.

Bir kaç saniye bütün hayatım gözlerimin önünden geçti. Evet hayatımda güzel şeyler de olmuştu ama kötü şeylerin yanındaki kefede hafif basardı. Ya da belki de ben öyle sanıyordum. Sadece kötü şeylere odaklandığım için belkide ben o kefeyi ağırlaştırmıştım. Mitsuya'ya hayrandım veya aşıktım, bilmiyordum. Ama o beni asla hayata bağlamayan şeylerin arasında ölüm fikrini bende tereddüte sokmuştu. Sahi çevrem ne olacaktı? Düşünemeyecek kadar bencil miydim?

Evet belkide babam veya annem yoktu ölümüme üzülecek. Ama o beğenmediğim Kazuki ve Mai'nin bile öldüğümde,1 günlüğüne de olsa, ağladıkları sahne gözüme geldi. Gerçekten ölüm doğru karar mıydı? Bu pes etmek mi anlamına geliyordu? İyi de yeterince savaşmamış mıydım? Hayır, ben her zaman kaçmıştım.
Ölüm gerçekten bir çözüm değildi.

Olduğum yerde durmuş sinirden ve bağırmaktan soluklanan Mitsuya'ya bakıp düşüncelere dalmıştım. Ben ölmek istemiyorum. Ben Mitsuya'nında olduğu bir gelecek istiyorum. Ben gerçekten yaşamayı tatmak istiyorum. Olduğum yerde çöküp dünyanın sonu yokmuş gibi ağlamaya başlamıştım. "Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim..."

Yere çökmemle yanıma gelip beni o sıcak kolları arasına alan Mitsuya kafamı göğsüne yasladı. "Ne yapacağım, ne olacağım o zaman?" "Beraber bu sorulara cevap bulacağız, sen yeterki burada ol." Mitsuya sanki bir dokunuşunda kırılacakmışım gibi temkinli oluyordu. Yaralarımın olduğu yerlere dokunmamaya çalışarak bana sımsıkı sarılıyordu.

Sanırım bunu istemiştim. Hayır ben ölmeyi istememiştim. Ben yardım çığlıklarımı ve dibe batışımda birinin beni kurtarmasını istemiştim. Bütün hayatım boyunca burada, bu sıcak kolların arasında ağlayarak hiç bir şey düşünmek istemiyorum. Sadece uyuyarak artık bir sabaha umutlu bir şekilde uyanmak istiyorum. "Bende sana çok aşığım çok çok. Çok seviyorum, ölmek istemiyorum."

Başını üstten başıma dayamış sessizce beni dinliyordu. "Biliyorum." diyerek gülümsedi yorgun bir şekilde. Büyük ihtimalle ben düşüncelerimle uykuya daldığım sıralar o düşünceleriyle bütün gece uyumamıştı. Ama uyuyan yine ben olmuştum. Ağlamam durduğu ve gevelemelerim bittiğinde beni kucağına alarak odama götürdü. Dolabımdan rastgele bir parça alıp yarım atletle duran vücuduma geçirdi.

Uyandığımda yatağımda yanımda duran vücudu göz gezdirdim. Sanırım gerçekten gece uyuyamamıştı ve ikimizde sabahın tekinde tekrar uykuya dalmıştık. Saati bilmiyordum ama büyük ihtimalle 5'e geliyordu. Biraz uzağımda yüzü dönük bir eli başının altında uyuyan Mitsuya'ya baktım. Benim intiharımdan başka deşifre olan şeyler de vardı: Duygularımız.

Yatakta kendimi iterek tam dibine girdim ve göğsüne kafamı koydum tekrardan. Kollarımla ona sarıldığımda vücudunda bir titreme olmuş ve kalbi çok hızlı atmaya başlamıştı. Kafamı kaldırıp yukarı baktığımda gözleri açık bir şekilde beni izliyordu. Elini başıma götürdü ve kafamı okşamaya başladı. "Günaydın sevgilim."

Mitsuya Takashi x ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin