4

83 7 3
                                    

01/01/2018

  Bay Min, düşmanının soyunu kurutmak için düzenlediği suikastta kullandığı adamlarını huzuruna çağırdı.

Bay Min: Halletiniz mi?

Adam 1: Evet efendim, adamı ve lanet karısını yok ettik.

  Bay Min bu cevaptan tatmin olmuş durmuyordu. Zevkle yudumladığı kırmızı şarabını altın kaplamalı sehpanın üzerine bıraktı. Adamı iyice süzdü. İfadesiz bir şekilde adamın gözlerine baktı.

Bay Min: Hmm güzel... Peki ya çocuk? Onu ne yaptınız?

Adam 1: Çocuk mu? Ne çocuğu? Evde sadece o ikisi vardı.

  Bay Min ifadesiz tavrını sürdürdü. Adama sadece uzun uzun baktı. Adam ne olacağını kestiriyor, fakat belli etmiyordu. Bay Min aniden yükseldi. Ayağa kalktı ve ellerini masaya vurdu. Masadaki altın isimlik ve bir kaç dosyayı tek hamlede yere süpürdü.

Bay Min: Bir işi de kıçınızla yapmasanız olmaz zaten değil mi?

Kızıyordu, bağırıyordu ama rahatsız edici derecede olan sakin tavrını devam ettiriyordu. Bay Min, elini havaya kaldırdı ve parmağını şıklattı. Yankılanan ses ile beraber Min'in korumaları teker teker Bay Min'in odasına girdi. Adamın etrafını sardılar. Adam korkaktı, etrafına bakındı. Evet, öldürüleceğini anlamıştı.

Adam 1: Bay Min, yalvarırım lütfen yapmayın.

Bay Min: Yeterince acımadık mı sana?

  Bay Min korumalarına baktı. Korumalar adamın yakasından tutup onu havaya kaldırdılar. Adamın nefes almakta zorlandığı, kelimelerinin arasındaki zamanı uzun tutmasından anlaşılıyordu.

Adam 1: B-bay Min, tamam ç-çocuğu da öldüreceğim.

Bay Min: Madem yapabilecektin neden yapmadın? Neden öldürmedin onu?

Adam 1: Fark etmed-

 Bay Min sağ elini "sus" anlamında havaya kaldırdı. 

Bay Min: Sesin kulaklarımı tırmalamaya başladı.

 Korumaların biri hariç hepsi adamı tuttular. Kalan diğer koruma ise beline soktuğu silahını çıkarıp tetiği çekti. Bay Min ise salına salına yürüyüp yerine kuruldu.

Bay Min: Dur, onu burada öldürme.

  Koruma silahını aldığı yere geri soktu. Bay Min ayaklarını üst üste koyup masaya attı. Kenarları altınla işlenmiş kadehini sehpanın üzerinden alıp ışığa doğru tuttu. Şarabın kırmızısının her tonunu inceledi ve içkinin iyice karışması için kadehi bir kez çevirdi.

Bay Min: İpek halıma kaç dolar verdim bilmiyor musunuz? Halımı bunun gibi bir itin ucuz ve değersiz kanıyla kirletemem.

  Adam sonuç vermeyeceğini bile bile yalvarıyordu. Af diliyordu. Bay Min ise hiç umursamadı. Arkasını dönüp bir sigara yaktı. Dudağında sigara, elinde şarap; kocaman camlarının dışından, günün doğuşunu izledi.

Bay Min: Seni unuttum sanma.

  Suikastta yer alan ikinci adam boynunu eğmiş bomboş bir şekilde yere bakıyordu. O da bir halta yaramadığının farkındaydı. Bay Min sigarasını bitirmeyi bekledi. Sigarası bitince adamın yanına gitti. Sigarayı adamın takım elbisesinin üzerine söndürüp adamın eline verdi. 

Bay Min: Sana ne yapsak ki...

  Adamın saçından tuttu ve kafasını kaldırıp "Gözlerimin içine bakacamayacak kadar korkak mısın?" dedi. Adam seslice yutkundu. Bay Min, kendinden korkulmasından büyük bir haz alıyordu. Psikopat bir şekilde güldü. Adamın saçını bıraktı. Altın işlemeli kadehini tek seferde adamın kafasında kırdı.

Bay Min: Merak etme seni öldürtmeyeceğim. Hıncımı o küçük arkadaşından çıkardım zaten.

  Adamın eğik kafasından dolayı saçları yüzüne düşüyordu. Bu yüzden Bay Min adamın suratını görebilmek için saçlarını tekrar avucuna aldı. Adam hala tir tir titriyordu. Zar zor da olsa Min'in gözlerine bakabildi. 

Bay Min: Biraz daha korkarsan altına edeceksin.

  Bay Min yüzündeki gülümsemeyi Park ailesini hayattan sildiği gibi tek hamlede yok etti. Adamın yüzüne yaklaştı. Kaşları çatıldı ve pis nefesiyle, boğazının en derinliklerinden konuştu.

Bay Min: Bul onu.

  Bay Min adamı serbest bıraktı. Adam arkasını dönmeden eğildi ve odadan geri geri çıktı. Bay Min adamın gidişini izledi. Sadece kafasını çevirerek kocaman camlarından tamamen doğmuş olan güneşe baktı

"Bu günün ışıkları mezarına da vuracak, küçük Park."



Babydoll | YOONMINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin