Sabah olmuştu ciddiyet ile kalktım artık bu Krallığın prensesi idim ve balo da sadece annem, ben, Muffi ve Georgia vardık diğer herkesi öldürmüştük. Hemen Georgia ve Muffi'nin odasına gittim
Lurious- Georgia iyimi?
Georgia koşarak bana sarıldı ve bende ona sarıldım kendimi onlar ile çok iyi hissediyordum ve ailemi bulduğumun farkına varmıştım asıl ailem onlardı...
Georgia- Başardık...
Muffi- Evet başardık...
Lurious- Şey bir de kayıp prenses var ya hani...O benmişim.
İkisinin de gözleri büyüdü ve "NE!?" Fazla bağırdılar.
Lurious- Evet ben de bu şekilde tepki verdim kendi babamı öldürmüş olmam dışında...Güzel olacaktı.
Muffi- Her şey o pislik yüzünden!
Lurious- Merak etmeyin...Artık her şey iyi olacak sadece buradan çıkalım.
Balo kapıları açıldı atlara binildi ve bir kaç saat içinde farklı bir şehirde olduğumuzu fark ettim. Doğru ya şehirde insan bırakmadık ki. Atlardan indik bugünün huzurlu olmasını diliyordum yeterince olay yaşatmadık mı zaten. Az kalsın tek dostlarımı kaybedecektim.
Muffi- Vay canına...
Georgia- Rüyaların şehri mi burası!? Böyle bir yer olsaydı kesinlikkle burada olurdum.
Lurious- Zenginler yaşıyor...
Georgia- Ah anladım benim gibi evsiz biri olamazdı diyorsun...
Lurious- Hayır öyle demiyorum.
Biz tartışırken kalenin önüne gelmiştik bile.
"Leydilerim Prensler ve Prensesler inebilirsiniz"
Prensle Prensesmiş kıçım!
Kraliçe Melda- Odanıza kıyafetlerin bırakılması emrini çoktan vermiştim oradan bazı şeyler giyebilirsiniz.
Lurious- Teşekkürler annecim!
Muffi- Bu arada herkes bugün hayat hikayesini anlatmaya ne der?
Lurious- Şey...
Muffi- Lütfenn çok merak ettim.
Georgia- Umarım bana gıcıklığına yapmıyorsundur.
Muffi- Asla ben öyle şey yaparmıyım şekerim aşk olsun.
Georgia gözlerini devirdi ve saraya girdik.
Herkes odasına çekilmişti ve ben oradaki beyaz elbiseyi giyip kendime baktım kendi kendim "Siyahtan beyaza diyosun yani..." Dedim yani açıkçası yeni bir başlangıç açmalıymıyım yoksa geçmişi hatırlayıp depresyona mı girmeliyim diye düşünüyordum...
Georgia- Lurious! Muffi'nin emrine göre şu sağdaki boş koltukların olduğu yerde hayat hikayemize göre buluşuyormuşuz.
Lurious- Prens olunca bir şeyler oldu buna! Geliyorum.
Odaya gittiğimde Georgia topuklu ayakkabıya alışamadığı için yürürken sallanıyordu topuklu bota iyiki alışmışım...
Muffi- Ee ilk kim başlasın!
Lurious- Madem sen istedin sen başla.
Georgia- Evet başla bakalım.
Muffi- Tabii başlarım artık acılarımı dökmek istiyorum...
Muffi bu krallıkta doğmamıştı tüm ailesini bilmediği bir krallıkta kaybetmişti ve küçük yaşta işkence görmüştü bu işkence de en çok koluna hasar aldığı için asla geçmeyecek bir yara vardı sonunda 13 yaşına geldiğinde Georgia ile tanıştı ve Georgia ile kaçıp bu krallıka geldiler ve sokaklarda kalıp şu an ki 20 yaşına kadar cinayet ile ilgilenmişti.
Georgia o da Muffi gibi küçük yaşta ailesini kaybetmişti o da bilinmeyen bir krallıktaydı. Ailesini kaybedince teyzelerine gitmişti ama teyzeleri onu köle olarak Muffi'nin işkence gördüğü yere götürmüştü orada kölelik yaparken bir çok kez taciz edilmişti ve en sonunda 13 yaşında Muffi ile bu krallıka kaçıp şu an ki 19 yaşına kadar cinayet ile ilgilenmiştir.
Ben yani Lurious. Bu krallıkta yani Morecius krallığında doğmuştum mutlu ve huzurlu bir ailem olduğunu sanıyordum fakat büyüdüğümde abim ile beni köle olarak satacaklarmış hem zaten gerçek ailemiz değillermiş...Abim o evi yakıp kaçmıştı beni arkasında bırakmıştı dışarı çıkmıştım küller içindeydim bana söylediği son sözde "Siyahların Çocuğu" olmuştu o günden beri siyahın bana uyacağını düşünmüştüm ve hep siyah giyinmiştim sonrasında abimi bulmak adına bu işlerle ilgilendim ona yaklaştığım her anda heyecanlanıyordum mutlu oluyordum ve Georgia ile Muffi'yi buldum onların yardımı ile abimi buldum ve abim yüzünden babamın katili oldum öz babamın kalbini söktüm...Ve ailemin kral ile kraliçe olduğunu öğrendim.
Bu olanlara rağmen hepimiz gülüyorduk...Çünkü biz güçlüydük olanlara rağmen gülüyorduk! ÇÜNKÜ BİZ GÜÇLÜYDÜK!
Yani en azından camın kırılma sesine kadar.
Georgia- Ne oluyor!?
Muffi- GEORGİA DİKAKT ET!
Muffi Georgia'nın arkasına kalkan gibi geçti ve Lifin'in hançeri onun sırtına girdi.
Lurious- MUFFİ! MUFFİ! NE HALT EDİYORSUN BURADA!
Lifin- PİSLİK! GÖZÜMÜ KÖR ETTİN! BANA BİR BORCUN VAR ÜÇÜNÜZDEN BİRİNİN GÖZÜNÜ ALACAĞIM ŞİMDİ OLMASA BİLE!
Muffi'yi kucaklayıp çığlıklarım sonucunda hemşireler geldi ve onu aldı.
Lurious- Lütfen ölmesin...
Georgia- O güçlü...Ölmeyecek benim gibi tek yumrukta bayılmıyor...
Georgia'ya sarıldım bugünün sonu da hüzünlü bitti...
Acıya alışmalısın...Çünkü bir gün sen de acı çekince bir daha kalkamaz hale gelmemek için acıyı öğren artık. Bu yazılanlar gerçek olmasa bile acı gerçek. Okuması ya da yazması da acı veriyor en azından bana veriyor...
Muffi'ye elveda demelisin...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahların Kraliçesi
FantasyMorecius Krallığındaki huzuru tahmin edemezsiniz... Herkes birbirini tanır ve iyi geçinir hatta bunun kutlanması için bir balo hazırlandı fırncılar,şifacılar...Herkes katılabilir ah bir de Madam Lurious var kendisi simsiyah bir kadındır ama merak et...