Merhabalar, iyi okumalar diliyorum.---
Kartal °Babasının iki gün şehir dışında olduğu o zamanlarda ilk gün her ne kadar yakın olsak da ikinci gün özellikle ilaç mevsuzu yüzünden aramıza net bir mesafe girmişti.
Koruması olsam da diğerlerine göre onunla çok daha rahat konuşuyor, öyle hareket ediyor, ona göre yaklaşıyordum. Ama bu son bir haftada değişti. İlaçlarını çok sıkıntı çıkarmadan içmek zorunda kalıyor, benimle iş dışında çok konuşmuyor, hırçın hallerini aratıyordu.
Bu durumdan çok rahatsız değilim. Çünkü zaten birbirimize bayılmıyorduk. Onlar kahvaltı ederken mutfakta diğer bir koruma olan Cengiz ile konuşuyordum bu sabah.
" Bilmiyorum, nereye isterse oraya götüreceğim. Klasik her zamanki gibi işte.."
" Anladım."
Aramız onunla iyiydi. Kafa dengi bir adamdı ve anladığı belliydi. Sert mizaçlı olmasının yanı sıra pamuk gibi oluşu da şaşırtıyordu insanı. Yakın olmadan anlayamıyordunuz.
Bu sırada içeriden gelen sesleniş üzerine ondan ayrılmış, salona geçmek zorunda kalmıştım.
" Kartal! Buraya bakar mısın?"
" Buyurun Rıza bey."
Yanına ulaşıp ellerimi arkamda birleştirmiş, yemekten kalkan babasına odaklanmıştım. Kendisi sakince kahvesini içmekle yetiniyordu. Çok bir şey yemiyordu bu aralar, gördüğüm kadarıyla.
" Ben çıkıyorum. Bugün akşam yemeği için sana atacağım yere getir Savaş'ı."
" Tamamdır efendim."
Omzumu pat patlayıp oğluna dönmüş, " Dikkat et oğlum, görüşürüz." Dedikten sonra salonu terk etmişti. Yine Savaş soğuk bir bakışla karşılık verdi adama. Ondan neden böyle uzak bilmiyorum.
Bakışlarım bu sefer de onu bulunca kahvesinden bir yudum alıp fincanı önüne bırakmış, Gökçen İlaçlarını aynı saatte getirip masaya bırakıp gitmişti. Ben öylece ne yapacağını izlerken derin bir iç çekip kutuları açtı, ilaçları alıp her ne kadar hoşlanmasa da içip bıraktı.
Adam oluyorsun sanki.
Ardından ayağa kalkmış, son yudumu da alıp bıraktığı fincana bakıp bana dönmüş, " Dersim var, arabayı hazırla." Demişti sadece.
Ben daha karşılık veremeden de çıktı zaten salondan.Başımı onaylarcasına sallamakla yetindikten sonra bende çıkmış, direkt arabayı hazırlamak için anahtarları alıp evden çıkmıştım.
Yine yaklaşık bir on beş dakika sonra gelince ben daha bir şey yapamadan kapısını kendisi açıp binmiş, ardından kapatıp arkasına yaslanmıştı.Sürücü koltuğuna geçip kapattıktan sonra zaten dersi olduğunu söylediği için bir şey sorma gereği duymadan yola koyuldum.
Sadece yan tarafımda kitabını okuyordu.Bu aralar çok sık okuyordu, genelde derslerinden ve kitaplarından başını kaldırmıyordu. Şaşırttı.
Ben yol boyunca onunla tek kelime etmedim. Aslında neden bir haftadır bu kadar sert ve mesafeli olduğunu sormak da istiyordum ama yapmadım.İşin sonunda patronumdu o benim. Tabii ki mesafeli olacaktı. Diğerlerinden farklı tutulsam da.
Fakültenin önünde durunca bana dönmüş, bir şey diyecek gibi olsa da gerek duymuyor gibi bir nefes alıp inmişti. Onun ardından inip klasiktir ki arabaya yaslanıp onu beklemeye başladım.Hızlı adımlarla fakülteye girmiş, gözden kaybolmuştu. Ne değişti de böyle oldu acaba...
Bir sigara yakmış, dersi bitene kadar oyalanmak amacıyla ilkini içmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•İntizar• [bxb]
Ficțiune adolescenți" Ne bu korumacı tavırlar? Kocam mısın?" " Korumanızım ya hani, Küçük bey." Cumhuriyet Başsavcısının şımarık oğlunu zapt edebilmesi için yanına verilen bir koruma mı? Kartal Öztürk, başına büyük bir bela alacağından habersizdi.