★♪♪

9 4 2
                                    

Eve girdiğimde elimde ki kitabı bir kenara atıp koltuğa kendimi attım. Ayakkabılarımı çıkarmadan koltukta yattığımı annem görseydi evde beni terlikle kovalardı.

Bunu düşünürken aniden bir gülme geldi. Kendimi ne kadar durdurmaya çalışsam bile gülüyordum.

Uzun süre sonra nedensiz bir şekilde gülüyordum. Hatta bir yaş bile akmıştı gözümden.

En sonda gülmem bitince üzerimi büyük bir yorgunluk kapladı.

Koltukda doğrulup üstümde ki uzun paltoyu çıkarıp üstüme serdim.

Aslında bu palto benim bile değildi ve kime ait onu da bilmiyordum. Benim boyuma göre uzun du.

Ranboo'nun beni eve bıraktığı gün askılıkta görmüştüm.

Çok umursamadan paltoya gömüldüm. Çok tanıdık bir koku geldi burnuma. O garip hissi tekrar hissetmeme sebep oldu bu koku.

Kokunun ve uykunun bayıltıcı gücüne direnmeyip uykuya daldım.

X: Peki onu neden oyuna almıyoruz?

★: Çünkü o bir ucube.

Onlar için sadece bir ucubeden ibaretti küçük çocuk. Sadece parkta salıncakta tek başına sallanan bir çocuktu.

X: Neden ucube?

★: Onun piskolojik sorunları var ve bize bulaşabilir.

X: Bu çok saçma.

★: O zaman git o ucube ile takıl.

Bunun bir saçmalık olduğunu dile getiren küçük çocuk, giderse yanlız kalacağını biliyordu o yüzden arkadaşlarının yanında kalmayı tercih etti.

Ucube denilen çocuk ise kitabına gömülmüş bir şekilde onları dinliyordu. Bazen kafasını kaldırıp onlara bakıyordu.

Onların gülmelerine biraz daha doğrusu çok imreniyordu. Tabii onun da hakkı vardı gülmek için ama onlar için gülme hakkı yoktu.

Aniden bastıran yağmur parktaki tüm çocukların bağrışlar içinde kaçmasına sebep oldu.

Ucube denilen çocuk ise bundan keyif alıyordu. Kitabını kapaltıp çantasının içine koydu. Çantasını kaydırağın altına bırakıp yağmurun altına geçti.

Yüzüne çarpan damlalar hoşuna gidiyordu.

♪: Senin de mi hoşuna gidiyor?

Çocuk arkasından gelen sese döndü. İlk defa bir çocuk onla konuşuyordu ama buda uzun sürmedi.

★: Onla konuşma yoksa hem yağmurdan hasta olursun hem de onla konuşmaktan.

İki çocuk, ucube denilen çocuğun yanından koşarak ayrıldılar.

Çocuk tekrar yağmurun altında yanlız bırakılmıştı. Her zaman ki gibi.

Tommy: Ay valla delirtcek beni bu komşular.

Tommy yine koltukta mızmızlanırken ona kahve hazırlıyordum.

Tommy: Binaya giren güvercinlerden sanki ben sorumluyum.

Tubbo: Çok takma be Tommy. Zaten yaz gelince hiç biri burda olmıycak.

Tommy: Evet biliyom ama sinirlerimi çok bozuyorlar.

Tommye kahvesini uzattım. Tommy kahvesini alınca biraz daha rahatlamıştı. Bu çocukla uğraşmak zor iş.

Tommy: Seanslar nasıl gidiyor?

KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin