Boş bir odanın içindeyim. Sadece bir ışık kaynağı var. Oda tam tepemde duruyor. Her yer sessiz sadece sigara dumanı var. Peki burda büyük ihtimalle biri olabilir. Durup dururken sigara dumanı oluşmaz yada oluşur mu.
Ellerime bakıyorum. Elimin içi kıpkırmızı. Parmak uçlarım ise hafiften sararmaya dönmüş gibiydi. Elimde tuttuğum sigara yüzünden bu haldeydi.
Evet, benden başka kimse yok.
Gidip gelen ışığın altında tek kişi bendim.
Uzaktan bir ses daha duydum. Bozuk bir televizyonun sesiydi. Kafamı o yöne çevirdim. Odanın kapısı az da olsa aralıktı.
Bir adam ile çocuk vardı. Bozuk televizyonun önünde kavga ediyorlardı.
Adam çocuğa yüksek sesle karşılık veriyordu. Çocuk ise ağlayarak. Adam buna sinirlenmiş olcak ki elinde ki bira şişesini çocuğun koluna vurdu.
Aniden kolumda bir ağrı hissettim.
Çocuğun kolunu tutup acıyla yere çökmesi kolumun acısını daha da artırdı. Ardından adam çocuğun yanından gitti. Çocuk bir köşede oturmuş sadece ağlıyordu.
O ağladıkça kolum daha da acıyordu.
Ardından kapı ve çocuk kayboldu. Bu sefer önümde bir kapı belirdi. Bu kapıda diğer kapı gibiydi. Yine o adam ile çocuk vardı.
Adam yine çocuğa bağrıyordu. Elindeki kağıttan dolayı böyle sinirliydi sanırım. Adam kadı bir kenara koyup eline sigarasını aldı. Çocuktan kolunu açması istediğini duydum.
Çocuk itaraz etmeden kolunu açtı. Bu sefer de diğer kolumda acı hissettim.
Adam sigarasını çocuğun koluna bastırıyordu. O yeni yanıklar açtıkça kolum daha da acıyordu.
Yattığım koltuktan aniden kan ter içinde uyanmıştım. Ellerim titriyordu ve kollarımda koca bir yük taşımış gibi ağrıyordu.
Nefesimi dizginlemeye çalıştım. Baş ucumda ki suyu alıp yavaşça içtim.
Her defasında aynısı oluyor. Yine o çocuğun çektiği acıyı bende çekiyorum.
Bardağı eski yerine geri koydum. Saate baktım, saat gece üçtü. Şimdi ise asla uyku tutmıycaktı.
İçimden bir ses Ranbooya gitmemi söyledi ama bu saate uyumuşta olabilir yada uyanıktır. Belki denesem.
Koltuktan kalktım. Ayaklarım titrese bile ayakta durmayı başardım. Kapıya gidip evden çıktım.
Ranboo'nun kapısının önüne yavaşça gidip biraz bekledim. Bacaklarım daha fazla titreyip ağrımaya başladı.
Kapıya hafifçe vurup bekledim.
Aman tanrım ben ne yapıyorum daha yeni tanıştığım birinin evine gecenin bilmem kaçında giriyorum. Biri kafama tava geçirsin.
Ben bu düşüncelerin içinde boğulurken arkamda ki kapı açılmıştı.
Ranboo: Sanırım senide uyku tutmamış.
Ranboo gülümseyip benim cevap vermemi bekledi.
Tubbo: Aslında uykum vardı ama yine biraz garip şeyler oldu.
Ranboo: Sende yardım almak için geldin.
Tubbo: Evet ve gecenin bilmem kaçında rahatsızlık verdiğim için özür dilerim.
Ranboo: Sorun değil hem gece arkadaşı bazen iyi oluyor.
Ranboo kenara çekilip içeri geçmeme izin verdi. İçeri yavaş adımlarla geçtim. Sonuçta hala bacakların kıvrık bir solucan gibiydi.
İçeri girdiğimde evin bu kadar düzenli olması beni şaşırtmıştı. Benim evim belediye çöplüğü gibi olduğundan dolayı şaşırmam gayet normal.
Ranboo: Sen koltuğa otur hemen geliyorum.
Başımla onaylayıp tekli koltuğa oturdum. Benim evde ki koltuktan daha rahattı.- koltuklarım 70'li yıllardan kaldığından dolayı bu kadar sertti-
Etrafa biraz daha göz gezdirdim. Bir kaç aile fotoğrafı ve diploma vardı. Bu adam benden daha başarılı.
Ranboo: Üzgünüm defterini bulmam uzun sürdü.
Tubbo: defterin?
Ranboo: Tüm hastalarım için ayrı bir defter tutarım. Senin için de bir defterim var.
Deftere gözlerimi kısarak bakdım. Bir kaç sayfası koparılmıştı. Aslında nerden baksak elliye yakın sayfa koparılmıştı.
Tubbo: Burda ki sayfaların çoğu niye koparıldı?
Dediğim şeyle Ranboo donmuş gibiydi. Umarım ters bir şey dememişimdir.
Ranboo: Boşver sadece gereksiz bir kaç şey yazıyordu.
Tubbo: Peki.
Ranboo eline kalemi alıp beni dinlemeye başladı.
Ranboo: Peki seni buraya getiren o "garip şey" nedir?
Tubbo: Rüylarım. Bu rüyalarda ki acıyı hissediyorum.
Dediğim şeyle Ranboo iyice dikkat kesilmişti.
Ranboo: Örnek verebilir misin?
Tubbo: Mesala en çok canımı yakan rüyam bir çocuk ile arkadaşlarıydı. O rüyamda çocuk ağzından kan gelicek kadar dövülüyordu ve orda büyük bir çocuk vardı oda dövülen çocuğun karnına vurmuştu ve vurduğu an çocuk şiddetli bir şekilde kan kustu ve bende o sırada uyandım.
Ranboo dikkatlice deftere notlar aldı.
Ranboo: Sonra?
Tubbo: Uyandığımda ben de karnımda bir ağrı hissettim ve yastığımın kılıfı kan lekesiyle kaplıydı.
Bu anı tekrar aklıma gelince miğdem tekrar bulandı ve elimle ağzımı kapattım.
Ranboo: İyi misin?
Miğdem biraz daha da kötü olmuştu. Kusmam gerekiyordu ama kusmam gereken yerde ben öksürdüm ve ağzımdan bir sıvı çıktığını hissettim.
Elimi ağzımdan çekip elime baktım. Kandı.
Kanı görünce gözlerim bulanıklaşmaya başladı. Gözlerim de hafiften bir karaltı ortaya çıkıyordu ama Ranboo'nun beni sarsmasıyla tekrar eski görüşüme geri dönmüştüm.
Ranboo: Tubbo iyi misin?
Tubbo: Biraz sadece bu anı hep aklıma geldikçe böyle oluyor.
Ranboo: Ama yine de hastaneye gitmeliyiz.
Tubbo: Buraya en yakın sağlık ocağı bile iki saat uzaklıkta. Kim bilir hastane ne kadar uzaklıkta.
(Klinik ve hastane aynı bina da değil bu arada)
Ranboo: Baska çaremiz yok.
Tubbo: Aslında var ama bu saatte uyuyuyor da olabilir.
Ranboo: Yeter ki iyi olucaksan sorun değil.
Tubbo: Peki o halde telefonunu alabilir miyim?
Ranboo sehbanın üstünde ki telefonu alıp bana uzattı. Hemen numarıyı tuşladım ve aradım.
Tanrıya şükür ki telefon açılmıştı.
Puffy: Yine şu anket için arıyorsanız cevabım hay-
Tubbo: Puffy şu an sana gelicez ve nedenini gelince anlarsın
Puffy: Bu saatte ne bok yedin acaba ve hem kimle geliceksin?
Tubbo: Gelince anlarsı-
Sözümü tamamlayamadan tekrar kan kusmuştum.
_____________
Naber gene ben
Gene akıl sağlığı mı yitirirken yazıyorum yani yazdığım şeylerde yazım hatası olabilir çok takmayın
Neyse hayatta kalırsam görüşürüz ★