Ranboo: Kiraz sapı mı yoksa kuşburnu mu içersin?
Tubbo: Kiraz sapı olsun.
Ranboo başıyla onaylayıp makinenin önüne gitti. O sırada da ben odayı inceliyordum. Bir piskoloğun odasına göre baya iyi duruyordu ve sanırım burda yaşıyordu.
Bariz bir şekilde ortada. Kanepenin üstünde yorgan ve yastık ayrıca rafta ise bir kaç tabak ve tencere vardı. Sanırım bu yüzden eve gelmiyordu.
Biraz daha etrafı incelerken gözüm çöp kutusuna kaydı. Kanlı bandajlar vardı.
Tubbo: Kanlı bandajların olayı nedir?
Ranboo: Onlar bir hastamın yakınının kafamda şişe kırdığı zaman taktığım bandajlar. Biraz acıtmıştı açıkçası.
Tubbo: Hastaya ne yaptın da sana bu kadar kızdı?
Ranboo: Aslında biraz kulağa tuhaf gelebilir ama komada yatan bir hastam var.
Tubbo: Bu baya zor olmalı.
Ranboo: Evet her zaman hastanın yanında olmalıyım çünkü piskolojik durumunu takip etmek önemli daha doğrusu uykusunda ki haraketlerini takip etmem gerekli.
Tekli koltuğa biraz daha sinip Ranbooyu dinlemeye devam ettim.
Ranboo: Bir gün hastanın yanında olamadım ve bu yüzden tüm hastaneyi ayağa kaldırdı. Onu çok iyi anlıyorum, arkadaşı tam beş yıldır komada ve insan böyle oluncada çıldırıyor.
Tubbo: Ama da işin zormuş.
Ranboo: Evet ama insan alışıyor.
Diyip bir fincan çayı bana uzattı ve karşıma geçti.
Ranboo: Neyse biz asıl konumuza dönelim.
Oturduğum koltukta biraz daha dikleştim.
Ranboo: Punz bana hakkında bir çok şeyi anlattı ve bir kaç kitabını da okudum.
Tubbo: Kitaplarımda da belli oluyor demi?
Ranboo: Evet ve altı buçuk yıl burda kalmışsın ve şahsen bu süre zarfında burada kalan birine göre dayanıklı duruyorsun.
Tubbo: Bir şekilde çözdüm diyelim.
Çaydan bir yudum aldım. Uzun süre sonra kahveden başka bir şey içmek garip geliyordu.
Ranboo: Peki burdan çıktıktan sonra ne yaptın?
Tubbo: Mahalle de gazete dağıtan küçük bir dükkan var. Oranın sahibinin oğluyla uzun süredir arkadaşım ve burdan çıktıktan sonra iki yıl onlarla kaldım.
Ranboo eline defteri çoktan almış ve yazmaya başlamıştı.
Ranboo: Seni rahatsız eden bir durum oldu mu bu iki yıllık süreçte?
Tubbo: Sadece bir adam sürekli beni rahatsız ederdi dükkanda onun dışında rahatsız edici bir şey yaşamadım.
Ranboo tekrar hızlıca dediklerimi yazdı.
Ranboo: Kötü bir alışkanlığa sahip miydin?
İşte bu soru beni her zaman geriyordu. Çünkü cevabını söylemekten utanç duyuyorum.
Tubbo: Uyuşturucu kullanmaya başladım. Bir süre beni rahatlattı ama sonradan kendimi hastanede buldum.
Ranboo: Peki neden uyuşturucu kullanmaya başladın.
Tubbo: Alkolik birini istediğin gibi manipüle edebilirsin.
O günü tekrardan hatırlamak istemiyorum. Neden onu içtiysemde artık.
Ranboo bana bir kac soru da sordu ve bende hepsine dürüstçe cevap vermeye çalıştım. Bize verilen sürenin sonuna geldiğimizde o soruya gelmiştik.
Ranboo: Geçmişi niye peşinde gezdiriyorsun?
Tubbo: Ben bilmiyorum. Bıraktım diyorum olmuyor sanki bir şey var bir ip gibi beni bağlamış geçmişe.
Ranboo: Anladım. Bunu iyice düşün tamam mı sonra ki seansda bunu konuşuruz.
Başımla onaylayıp koltuktan kalktım. Ranboo çıkışa kadar bana eşlik etti sanırım iyi biriydi
Ranboo: Bu arada o rüyayı tekrar görürsen uyanmak için uğraşma ilerisine gitmen gerekiyor.
Tubbo: Denerim.
Ranboo bir kaç şey daha dedikten sonra evin yolunu tuttum. Uzun süre sonra dışarıya çıkmak farklı gelmişti. Asosyal hayatımı bir kenara bıraksam iyi olur.
- 35 dakika sonra -
Bugün ilk defa markete uğrama kararı almıştım. Uzun süredir sadece makarna yiyordum ve farklı şeyler tatmam gerekiyordu.
Binanın önüne geldiğimde Tommy bir bira kutusu taşıyordu.
Tommy: İyi akşamlar sevgili dostum.
Tubbo: Sana da.
Tommy taşıdığı kutuyu bir kenara bıraktı ve içinden bir bira alıp postacı çantasının içine attı.
Tubbo: Yine mi Tommy?
Tommy: Adam hepsini içemiycek kadar yaşlı ve bende bir tane alarak yükünü hafifletiyorum.
Tubbo: Baban öğrenirse pek iyi olmaz haberin olsun.
Tommy gülümseyip tekrar kutuyu kucakladı.
Tommy: Bu arada bugün erken dağıtım yaptım ve fazladan bir bira daha alıyorum yani-
Tubbo: Sırf senin yalvarışlarını dinlememek için kabul ediyorum.
Tommy öncekine göre daha büyük sırıtmıştı. Tommy bira kutusunu daire 15'e bırakıp yaşadığım katın merdiveninde oturmuş beni bekliyordu.
Tommy: Bugün nasıldı?
Tubbo: Her zaman ki gibiydi. Senin?
Tommy: Gazete dağıtmak ve yeni binaya taşınan adamla uğruşmayı es geçersek güzeldi.
Tubbo: Yeni komşu?
Tommy: Aslında az önce bira götürdüğüm dairede ki adamın torunu gelmiş ve torunuyla biraz kavga ettik.
Tubbo: O yüzden yeni küfürler türettin.
Tommy: Yaratıcı bir biriyim tıpkı siz yazarlar gibi.
Tubbo: Ya tabii ne demezsin.
Biradan bir yudum alıp kenara bıraktım. En son üç ay önce yine bu merdivenlerde içmiştim.
Tommy: Sen nasıl sarhoş olmuyorsun?
Tubbo: Basit. Her şey kafa da biter Tommy.
Tommy anlamış gibi başını salladı.
Tommyle biraz daha oturduktan sonra Tommy bana bir soru sordu hiç cevaplamak istemediğim bir soruydu.
Tommy: Peki cidden gidicek misin?
Tubbo: Daha teklifi bile yapmadılar Tommy.
Tommy: Biliyorum ama orda yaşamak zorundasın ve seni artık eskisi kadar göremiycem.
Tubbo: Seni ararım Tommy. Olmazsa ziyarete bile gelirim.
Tommy: Biliyorum ama...
Tommy cümlesini tamamlayamadan yanımdan ayrıldı. Bu konuyu her konuştuğumuzda Tommy bundan nefret ediyor. Ben olsam bende nefret ederdim ama neden ederdim ki?
Merdivenlerde biraz daha otururken merdivenlerden birinin çıktığını gördüm. Çıkan kişi Ranbooydu.
Ranboo: İyi akşamlar.
Diyip gülümsedi.
Tubbo: İyi akşamlar.
Bende ona iyi akşamlar dedikten sonra Ranboo yanımdan geçip eve girdi. Sanırım bende eve geçsem iyi olurdu.
____________
Hikayeyi hemen yazamıyorum çünkü sınavıma iki ay kaldı ve telefona çokta bakmıyorum o yüzden hemen gelmeyebilir bölümler.
(Bu hikayeyi okurken tv girl dinleyin. Mental ucube tavsiyesi.)
