Kendimi bir iskelede otururken bulmuştum. Normalde hep siyah bir odada olurdum ama buda iyi gibiydi.
Etrafıma bakındım, gölün üstünün sisle kaplı olduğunu farkettim. Hava açıktı büyük ihtimalle sıcaktan dolayı gölün üstü böyleydi.
Etrafa biraz daha bakındım. Kafamı sağa çevirdiğimde küçük bir çocuk vardı. Elinde bir bez bebek vardı ve bir de kitap. Kitap tanıdıktı ama çok umursamadım.
Elindeki bez bebeği biraz daha inceledim. Mavi saçlı, koyu kahverengi düğmeler gözler ve küçük beyaz bir elbise vardı.
Çocuğa biraz daha yaklaştım. Ona yaklaştığımı anlamış olucak ki hemen kenara kaydı. Elindeki bebeği tutuşu daha da sıklaşmıştı.
Elimi sorun yok anlamında salladım. Çocuk biraz bana baktıktan sonra tekrar eski konumuna yerleşti. Bu çocuk bana çok tanıdık geliyordu.
Bunu da pek umursamadım çünkü benim için şu an o bebek önemliydi ve nedenini bilmiyorum.
Elindeki bebeği gösterdim. Çocuk bebeği benim kucağıma bıraktı ve incelememe izin verdi.
Bebeği elime alıp saçlarına dokundum. Yapısı çok güzeldi. Kim diktiyse iyi bir ip kullanmıştı.
Bebeği elimde biraz tartıktan sonra biraz daha bakındım. Bu seferde bir benzerlik hissetmiştim. Çocuğa dönüp aklımdaki soruyu sorucakken o çoktan cevaplamıştı.
Çocuk: Evet birine benziyor.
Tubbo: Kime peki?
Çocuk, okuduğu kitabı kenara koyup bana baktı.
Çocuk: Annemize sadece göz ve saç rengi yer değiştirdi.
Tubbo: Bu çok saçma.
Çocuk: Bizim için yapılan bebeği hatırla.
Bir anda etraf kararmıştı. Bebek elimde toz olup gitmişti.
Bebek kaybolduğu gibide o evdeydim gene. Bu sefer oda daha değişikti. Garip bir koku vardı. Birde cenaze müziği.
Bir anda kalbim hızlıca atmaya başladı. O gün değildi demi?
Ayağa kalkıp odanın kapısına gittim. Derin bir nefes aldıktan sonra kulpu tuttup kendime çektim.
Bir kaç karanlık figür vardı. O figürlerin ortasında ise bir çocuk ve bir de adam vardı. Biraz daha yaklaştım, yaklaşınca ikisinin önünde bir tabut vardı.
Tabuta yaklaşıp elimi üstünde gezdirdim. Elimi durduğum yerde bir resim vardı. Resmi elime aldım. Resimde uzun koyu kahverengi saçlar ve mavi gözleri ile gülümseyen bir kadın vardı.
Elimin aniden titremesi ile elimdeki fotoğraf yere düşmüştü. Nefesim yine darlaşıyordu.
Yere çöktüm, ellerimi göğsüme koyup nefesimi dizginlemeye çalıştım. Ama nafile. Daha da kötü olmuştu.
Etraf kararıyordu. Her zamankinden daha da fazla kararıyordu. Siyah figürler üstüme doğru geliyorlardı. Bağırmak istiyordum ama olmuyordu. Boğazımı daha da sıkıyorlardı. Karabasan olamazdı. Ya da olabilirdi bilmiyorum şu an hiç bir şey düşünemiyordum. Eller boğazımı tamamen ele geçirdiğinde ise nefesim kesilmişti. Kendimi çoktan kaybetmiştim bile. Gözlerim hafiften kapanıyordu, ellerim ise soğuktu ölüyordum galiba ama keşke gerçekte olsaydı.
Aniden adımın bağrılması ile uyandım. Bu bana lazımdı işte.
Derin derin nefes alırken bana seslenen kişiye baktım. Tommydi.
Tommy: Tubbo her şey iyimi. Uyurken ellerin çok fena titriyordu.
Tubbo: İyim sadece kabus gördüm.