1. Bölüm

189 25 6
                                    


(Yazarın anlatımıyla)

“Başınız sağ olsun”
“Başınız sağ olsun oğlum”

Yüzlerce insanın baş sağlığı dilekleri arasında saatler ilerledikçe Kuzeyin sabrı azalıyordu. Cenazelerden daha çok nefret ettiği bir şey varsa o da yalancıktan üzülen insanlardı. Göğsündeki yanma hissi yoğunlaşmış, kendini bu kayba hiç hazırlamamıştı.
Cenazeye katılan insanlar Kuzey ile konuşurken, Kuzey onları hiç dinlemiyor, gözleri sadece bir kişiyi arıyordu.

“Timur,” Kuzey yanından geçen arkadaşına seslenip, “Nisan’ı gördün mu?” diye sordu. “Odasında olmalı. Misafirler geldiğinden beri hiç çıkmadı” dedi Timur. Kuzey derin bir iç çekişten sonra merdivenlere yöneldi. Nisan için çok endişeleniyordu çünkü Nisan anne ve babasına çok düşkün bir kızdı. Onların ölümü Nisan’ı yıkmıştı.

Kardeşi o kazadan sonra ne konuşur ne de yemek yer olmuştu. Odasından dışarı çıkmıyordu. Kuzey kardeşinin bu durumuna ne kadar üzülse de oda çok bir şey yapamıyordu çünkü oda çok üzgündü.

Merdivenin son basamağına geldiğinde birden cam kırılma sesi yankılanmıştı koridorda. Kuzey telaşla kardeşinin kapısının önünde gidip kapı kolunu aşağı çekti ama kapı açılmamıştı. İçeriden ağlama sesleri ve yere düşen eşyaların sesleri geliyordu. “Nisan kapıyı açar mısın abicim?” dedi Kuzey ama Nisan onu duymamış gibi içeride hala bağırarak bir şeyleri yıkıyordu. “Abicim lütfen” dedi Kuzey tekrar. Ama gene kapı açılmamıştı.

Bir kaç dakika sonra sesler kesilince Kuzey artık çıldırmak üzereydi. Ya kardeşi içeride kendine zarar vermişse? Bu düşünce onu iğce delirtmeye başlamıştı. Artık dayanamayıp kapıyı kırmaya karar vermişti. Geriye doğru birkaç adım attı. Bütün gücü ile koştu ve kapıya omzunu geçirdi.

Kapı açılınca Kuzey hızla içeri dalmıştı. Gördüğü manzara karşısında donup kalmıştı. Oda çok dağılmıştı ve yerde kırılan aynanın parçaları vardı. Gözü direk kardeşini aradı. Kardeşi görünürde yoktu. Yavaş ve korkulu dolu adımlarla odaya girip “Nisan?” diye seslendi. Ama cevap yoktu.

Kuzey yatağın diğer tarafına doğru yönelmişti. Bir kaç adım daha attıktan sonra gördüğü manzara ile donup kalmıştı. Kardeşinin bileklerinden kanlar akarken yerde yatıyordu. “NISAN?!” diye bağırdı Kuzey ve koşarak kardeşinin yanına gitti. Nisan’ın basını hızla ellerinin arasına alıp kucağına çekti. “Nisan uyan abicim. Hadi aç gözlerini. Nisan!” diyordu Kuzey ama kardeşinden hiç kıpırdama yoktu.

“ATLAS, TIMUR” diye bağırdı Kuzey. Kardeşine bir şey olacak diye çok korkuyordu. Annesi ve babasına söz vermişti son nefesine kadar kardeşini koruyup koruyacağı için.

  ................................................................

Nisan

Bileklerimde hissettiğim dayanılmaz ağrı ile hafifçe gözlerimi araladım. Perdenin arasından sızan güneş, odayı aydınlatıyordu. Gözlerimle etrafa bakmaya başladım. Bir hastane odasınaydım.

Buraya neden geldiğimi hatırlamaya çalışıyordum. Tabi ya! En son evde odamı dağıtıp kırdığım aynanın camı ile bileklerimi kesmiştim. 

Yani intihara kalkışmıştın.

Sus iç ses.

Size kendimi tanıtayım.
Ben Nisan. Nisan Göksedef 17 yaşındayım. 9 yaşımdan beri Amerika’da yaşıyorduk ta ki o malum kaza olana kadar.

Geçirdiğimiz araba kazası benden annemi ve babamı almıştı. Arabada ben ve abimde vardık ama bizim ciddi bir durumumuz yoktu. Sonra da cenaze için Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalmıştık. Tabi buda benim için kötü olmuştu, çünkü geçmişte yaşadığım şeylerden sonra buraya tekrar gelmek istemiyordum. Bana kötü anılarımı hatırlatıyor.

Ama diğer yandan da tüm ailem, arkadaşlarım buradaydı.

O kaza anı tekrar aklımda canlanınca titremeye ve gözümden yaslar aklamaya başladı. Titreyen ellerimi ağlayarak ve tahammülsüz bir şekilde saçlarıma götürdüm. Her şey o kadar sinir bozucu geliyor ki şu anda saçlarımdan bile nefret etmiştim.

Birden kapının açılması ile içeri abim girdi. Gözlerine baktığımda ne kadar yorgun olduğunu gördüm. Birden gözleri beni bulunca “Nisan?!” dedi yanıma koşarak ve bana sımsıkı sarıldı. “İyi misin bir tanem, bir yerin ağrıyor mu?” diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. “Çok korkuttun beni” diyerek saçlarıma bir öpücük bıraktı. Abim Kuzey. 26 yaşında ve hukuk fakültesinden mevzun. Kendisi bana çok düşkündür. Başıma bir şey gelmesinden çok korkar. Birde bu kazadan sonra daha da korumacı olmaya başladı. Bundan hiç şikâyetçi değilim. Abimi o kadar çok seviyorum ki, bir gün o da beni bırakacak diye çok korkuyorum.

Bunu ona yaşattığım için kendime çok kızdım. “Özür dilerim” dedim ve bende ona sarıldım. Sonra içeri Atlas abi ve Timur abi girdi. Atlas ve Timur abi, abimin çocukluk arkadaşları. Timur abi 26 yaşında, Atlas abim ise 27. İkisi de benim  abimden sonraki diğer abilerimdi. Bana Kuzey abim kadar onlarda çok düşkün. Timur abi, abim gibi hukuk fakültesinden mevzun, Atlas abi ise doktor. 

“Nasılsın güzelim?” diyerek yanıma geldi Atlas abi. Saçlarıma bir öpücük bırakıp kolumdaki seruma baktı. “İyiyim abi” dedim. “Nisan’ım” diyerek bu seferde Timur abi geldi yanıma. Beni kollarının arasına alıp “Çok korkuttun kızım bizi” dedi. Bende ona sarılıp başımı iğce göğsüne yasladım. 

“Bir saate taburcu olursun” dedi Atlas abi. Bende başımı tamam anlamında salladım ve “Özür dilerim” dedim dolan gözlerim ile. Üçü de bana şefkat dolu gözler ile bakıyordu. Kuzey abim yanıma oturup yüzümü ellerinin arasına alıp “Sorun değil, üzme kendini. Ama sakın bir daha böyle bir şey yapma!” dedi ve anlıma öpücük kondurdu. 

Kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Abim beni kollarının arasına alıp iğce sardı. Bende başımı onun omzuna yaslayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Odanın içinde ağlama seslerim yankılanıyordu. O kadar çok ağlıyordum ki abimin sesini bile zor duyuyordum. 

“Tamam. Geçti” diyordu abim beni daha sıkı sararak. Ama biliyordum, geçmeyecekti bu acı. Kalbimin yarısı hep eksik olacak, hep annem ile babamın yokluğunu hissedecektim. 

Ne kadar ağladım bilmiyorum ama bir süreden sonra yorgun düşüp abimin kollarında uykuya daldım. Dalmadan hemen önce ise abimin “Seni asla bırakmayacağım” dediğini duymuştum.

....

Bu benim ilk kurgum. O yüzden yazım hataları olabilir. Şimdiden özür dilerim:)

Umarım beğenirsiniz!

Oy verip yorum yapmayı unutmayın!

RecaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin