12. Bölüm

50 7 5
                                    

Kuzey

Sabahın erken saatlerinde ofisimin penceresinden dışarı bakarken, İstanbul'un hareketli caddelerini izliyordum. Şehrin karmaşası çoktan başlamıştı. Masamın üzerindeki dosya yığınına göz gezdirip derin bir nefes aldım. Hukuk bürosunun yoğunluğu hiç azalmıyordu ama bu tempoyu seviyordum.

Tam o sırada kapım çaldı ve Timur içeri girdi. Elinde bir dosya tutuyordu ve yüzünde ciddi bir ifade vardı.

"Kuzey, sana yeni bir dava getirdim," dedi dosyayı masama bırakırken. "Kadının ismi Güneş. Küçükken babasından şiddet görmüş. Reşit olduğu gibi de evden kaçmış. Bir tane de erkek kardeşi varmış. Kardeşinin velayetini babasından almak istiyor."

Dosyayı açtım ve dikkatlice okumaya başladım. Sayfalar arasında iki kişinin fotoğrafı vardı. Biri kız biri erkek. Kızın ve erkeğin yüzlerinde morluklar ve korkunun izleri belirgindi.

"Kızım kardeşi de mi şiddet görüyormuş?" Diye sordum.

"Maalesef" dedi Timur

"Bu dava gerçekten zor olacak," diye mırıldandım.

"Tam da bu yüzden seni seçtim. Zorları başarmaya seversin." Dedi Timur.

Derin bir nefes alarak başımı salladım. "Elimden geleni yapacağım." dedim.

--------------

Akşam eve geldiğimde odama gidip üstüme rahat bir şeyler geçirdim ve Nisanın odasına doğru yol aldım.

Kapıyı çalıp içeri girdiğimde. Bir adet uyuyan Nisan ile karşılaştım. Yanına gidip yatağın sağ kısmına oturdum ve saçını okşamaya başladım. Çok tatlı görünüyordu uyurken.

Bir süre sonra hala saçını okşarken Nisan bir şeyler sayıklamaya başladı. Ne dediğini duyabilmek için biraz daha yaklaştım.

"Nolur... Nolur gitmeyin. Bırakmayın beni. Anne, baba, Defne, Liya...." diyordu.

Duyduğum şeyler ile bir an afalladım. Sanırım kabus görüyordu.

"Nisan," diye uyandırmaya çalıştım onu. "Bebeğim uyan hadi, kabus görüyorsun."

Birden gözlerini açıp oturur pozisyona geldi. İlk bir kaç saniye etrafına baktı sonra sonra ise beni fark edince gözlerini kapattı.

Terden yüzüne yapışan saçlarını kulağını arkasına sıkıştırıp, kendime çekip sıkıca sarıldım. Bir kaç saniye sonra Nisan ağlamaya başladı.

Saçlarını okşayıp, "Geçti bebeğim, geçti. Kabustu sadece." Dedim.

Biraz daha öyle durduktan sonra Nisanın nefes alış verişleri normalleşmişti. Yüzünü ellerimin arasına alıp göz yaşlarını sildim ve, "İyi misin?" Diye sordum.

Başını sallayıp, "Benimle yatar mısın?" Diye sordu.

Gülümseyip onu kucağına aldım ve yatak başlığına sırtımı yasladım. Oda başını göğsüme koyup gözlerini kapadı.

Başını okşarken en sevdiği ve duyduğu gibi uykuya daldığı şarkıyı söylemeye başladım.

Sanılmasın yine basmış onu bulantılar
Yanılmasın öyle dalga geçen yabancılar

Ah, eğleniyor kendi başına
Ah, neşesi yeter
Ah, umurunda mı sandın bu dünya
Ah, neşesi yeter

Konuşmadı
Hiç duymadı
Açık seçik sizle takılmadı
Daralmadı

Ah, eğleniyor kendi başına
Ah, neşesi yeter
Ah, umurunda mı sandın bu dünya
Ah, neşesi yeter

Ah, eğleniyor kendi başına
Ah, neşesi yeter
Ah, umurunda mı sandın bu dünya
Ah, neşesi yeter

RecaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin