3. Bölüm

96 22 0
                                    


Kantinde oturmuş Yiğitte sarılırken bir yandan da konuşup hasret gideriyorduk. Bir kaç dakika sonra Nefes de bize katılmıştı.

Kuzenlerim Nefes ve Hakan'la çocukluğumuzdan beri çok yakındık.

Yıllar ne kadar zor ve acılı olsalarda bizi birbimizden ayırmaya yetmemişlerdi.

Nefes grubun bebeğiydi. Bizden bir yaş küçüktü ve 11. Sınıfa gidiyordu.

Yanımızdan geçen ve sanırım Yiğitten hoşlanan her kızın bir Yiğitte bir bana bakmsına gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Dürüst olmak gerekirse Yiğit yakışıklı çocuktu. Uzun boyu, kumral saçları ve yeşil gözleri ona çok yakışıyordu. Ben Amerika'dayken telefon ile konuşurken bir aralar bana okulun basketbol takımında olduğunu da söylemişti.

"Bakıyorum da baya bir talibin var Yiğit efendi" dedim başımı göğsünden kaldırmadan. Gözlerini devirdiğini bilmek için ygülzünü görmeme gerek yoktu.

"Ne demezsin" diye mırıldandı.

"Ay Nisan abla okullun resmen tüm kızları Yiğit abimin peşinde. Birde seni şimdi ona böyle sarılırken görünce sevgilisi sanmış, kıskançlıktan geberiyorlardır" diyerek güldü Nefes.

Kafamı Yiğitte doğru çevirip, bir elimi çenesine koyup severcesine sağ solla sallarken, "E bulmuşlar Yiğit'im gibi yakışıklı çocuğu, bırakırlar mı hiç." dedim gülerek.

Yiğit bana bakarken bir anda hiç beklemediğim, belkide duymak istemediğim bir soru sordu.

"Neden geleceğini bana söylemedin?" dedi gözlerimin içine bakarak.

Soruyu sormasıyla benim gülümsememin solması bir oldu. Gözlerimi kaçırıp diğerlerine döndüm. O arada da kantinin kapısından Ayaz ve tayfasının içeri girdiğini gördüm. Yanımızdan geçip arkamızdaki masaya oturdular.

"E başka neler yaptınız?" diye sordum Yiğit'in sorusunu geçiştirmeye çalışarak.

Yiğit bunu fark etmiş olmalı ki çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Cevap?" diye sordu.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Her şey çok ani oldu." Dedim gözlerinin içine bakarak. "Kaza, Türkiye'ye dönmek, cenaze. Her şey üst üste oldu, rüya gibiydi zaten bende ne oldu anlamadım. Zaten Timur abi ve Atlas abi hariç kimseyle görüşmedim. Sonra da cenaze falan derken size haber veremedim. Özür dilerim." Dedim, kendim de bilmiyordum Türkiye'deki ailemden kendimi neden sakladığımı. Gözlerim dolmuştu. Kafamı iki yana sallayıp hızla ayağa kalkıp, "Ben bir lavaboya gidip gelicem" dedim ve olabildiğince hızla yanlarından ayrıldım.

Tuvaletin kapsın varana kadar adımlarım giderek hızlandı ve kapıyı savurarak açıp kendimi içeri attım. Musluğu açıp yüzüme yıkadım. Lavobonun köşelerini kavrayıp aynadaki yansımama baktım. Yüzüm bembeyaz olmuştu. Kaza anını hatırlamak canımı sıkmıştı. Aynadan gördüğüm kızı zar zor tanıyordum artık.

Saçımı düzeltirken bileğimde ki dikiş izlerini gördüm. Hala geçmemişti ve baskı uygulayınca acıyordu.

Son kez aynadan kendime bakıp lavabodan çıktım. Lavabodan çıktığımda duvarda yaslanan Ayaz ile göz göze geldik.

-----------

Son ders zili de çaldığında kitaplarımı, kalemlerimi toplayıp çantama attım.

"Hadi be minnoş" diyen Yiğit ile hızla sınıftan çıkıp onun koluna girdim. Bahçeye çıktığımızda tüm kızların bir yere baktığını fark ettim. Kafamı o yöne çevirdiğimde abimi arabasının kaputuna yaslanmış telefonuna bakarken buldum.

Kuzey abim siyah saçlı siyah gözlü birisi. Hani filmlerde veya kitaplarda olur ya simsiyah giyinmiş çok ciddi, soğuk mafya tipli karakterler, işte abim tam onlar gibiydi.

Hızlı adımlarla abimin yanına gittik. Abim de bizim geldiğimizi fark edince telefonunu cebine atıp bana sarıldı.

"Kuzey abi" diyen Yiğit ile abim ona döndü.

"Ooo! Siz yaşıyor muydunuz Yiğit bey?" dedi abim gülerek.

"Benden ziyade asıl sen yaşıyor muydun abi?"

"Kerataya bak, birde cevap veriyor" diyen abim önce Yiğittin ensesine vurdu sonra çekip sarıldı.

"KUZEY ABI!" diye bağırarak koşan Nefes hızla abimin boynuna atladı.

Nefes abimi kendi öz abisinden bile çok seviyordu. Hakan bu duruma kızsada bir şey diyemiyordu çünkü oda Kuzey abimi çok seviyordu.

"Kız dur yavaş. Öldüreceksin" dedi abimde ona sarılarak.

"Artık gerçekten kırılmaya başlıyorum. Bana bir kere olsun öyle sarılmadın" diye isyan eden Hakana hepimiz güldük.

Nefes hızla abimden ayrılıp Hakana sarıldı. Yüzüne tatlı bir gülümseme koyup, "Oy abilerin en şahı. Sen yeter ki iste ben sana hep sarılırım" diyerek Hakanın yanağından öptü.

Hakan Nefesin bu tatlılığına dayanamamış olacak ki bir şey demeden oda abimin yanına gidip sarıldı.

''Gelin hep beraber bir yemek yiyelim" diyen abim ile herkes onaylamış, eve gitmek için yolla koyulmuştuk.

                                                          --------------------------------------

Yeni bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz!

Yazım hataları varsa şimdiden özür dilerim:)

Oy verip yorum yapmayı unutmayın!!

RecaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin