7. Bölüm

67 18 0
                                    

“Nisan abla sen ne yaptığının farkında mısın? O neydi öyle ya? Resmen hepsini yere serdin” dedi Nefes heyecanlı bir şekilde.

O kavgadan sonra bir hoca yanımıza gelip bizi ayırmıştı. Sonrada herkes sınıflara dağılmıştı. Ders Edebiyattı ve Ayaz ve tayfası ders gelmemişti. Sanki çokta umurumda.

Şimdi ise Hakan, Yiğit, Nefes ve ben kantine inmiş sohbet ediyorduk. Daha doğrusu Nefes sabahki olayı heyecanlı ve abartılı bir şekilde Yiğitlere anlatıyordu. 

“Oha kızım, içinden canavar çıkmış resmen” dedi Hakan şok olmuş bir şekilde. “Dövüş yaptığını biliyorduk da bu kadarını beklemiyordum valla.” diye devam etti. 

“Bana bakın sakın abimlere bir şey söylemeyin. Sonra üç saat başımın etini yiyorlar. Niye şöyle yaptın niye böyle yaptın falan filan.” Dedim onları uyararak.
Onlar konuşmaya devam ederken kafamı hafif çevirip Yiğitte baktım. Derin düşüncelere dalmış bir şekilde masaya bakıyordu. Sanırım canını sıkan bir şey vardı. Daha sonra ne olduğunu sormayı kafama not aldım. 

Biraz daha sohbet ettikten sonra zil çalmıştı. Hepimiz sınıflara dağılmıştık.

Sınıfa girip sırama oturdum. Ders fizikti. Normalde fizik anlamadığım için dersi sevmezdim ama Beste hoca o kadar güzel anlatıyordu ki anlamaya başlamıştım. 

Hoca sınıfa girerken arkasından da Ayaz ve tayfası girmişti. 

Ayaz ile göz göze geldiğimizde bana çok sinirli bakıyordu. Ona sırıtıp kitabımı açtım. 

Ondan sonra ise zaman çok hızlı geçmişti.

Eve girip montumu astım ve salona ilerledim. Abim ve Timur abi önlerindeki dosyalar ile ilgileniyorlardı.

Hemen abimin yanına gidip kucağına oturdum ve başımı göğsüne yasladım. Abimin saçımı okşaması ve okulun verdiği yorgunluk ile iğce mayışmıştım.

“Hoş geldin bir tanem” dedi abim saçıma öpücük bırakarak. 

“Hoş buldum abi” dedim sesiz bir şekilde.

“Nasıl geçti günün?” 

“Yorucu” dedim hemen.

Sonra ise daha fazla dayanamadan abimin kucağında uykuya daldım. Cidden çok yorulmuştum. O kendini bir şey sanan Ayaz beni baya bir yormuştu. 
----------------------------------
(Yazarın anlatımıyla)

Kuzey kucağında uyuyan kız kardeşine bakıyordu. Ne kadarda masum diye geçirdi içinden. Ama kardeşinin ne yaşadığını en iyi kendisi biliyordu. 

Ne acılar çekmişti kardeşi. Ama bir turlu atlatamıyordu geçmişteki travmalarını.

Daldığı düşüncelerden arkadaşının ona seslenmesi ile çıktı.

“İyi misin” diye sordu Timur. 

Kuzey sesli bir şekilde iç çekti. “Değilim Timur. Kardeşim bu haldeyken ben nasıl iyi olabilir” dedi Kuzey.

“Yapma be oğlum. İyi olacak Nisan merak etme.” Dedi Timur arkadaşını teselli etmeye çalışarak. Ama oda biliyordu Nisanın çok zor şeyler yaşadığını ve kolay kolay atlatamayacağını.

“Duymadın mi Timur Atlasın geçen gün ne dediğini. Hastalığı artmaya başlamış. Acilen tedavi olması gerekiyormuş.” 

2 gün önce

Nisan ve Atlas hastaneden döndükten sonra Nisan hiç bir şey demeden hızla odasına çıkmıştı. Atlas ise salona girip kendini koltuğa bırakmıştı. 

“Hayırdır kardeşim, ne bu durgunluk?” diye sordu Kuzey Atlasa.

Atlas arkadaşına dönüp yüzüne baktı. Nasıl açıklayacaktı bunu ona? Nasıl diyecekti kardeşinin durumu kötüye gidiyor diye?

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
“Kuzey. Sana bir şey söylemem gerek” dedi Atlas. 

Kuzey arkadaşının yüzündeki ciddiliği görünce yerinde doğruldu. Kötü bir şey olduğunu anlamıştı. Çünkü Atlas ne zaman kötü bir şey olmuşsa bunu ciddileşerek söylerdi.

“Nisan bugün hastanede bayıldı.” Dediği gibi Kuzey endişe ile ayağa kalktı. 

“Ne demek bayıldı?” deyince Kuzey, Atlas da onun gibi ayağa kalktı.
 
“Kuzey… bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum ama… Nisan bayıldıktan sonra ondan kan alıp hastalığı ne durumda diye baktım,” derken Kuzey lafa atladı hemen. 

“Uzatmasana oğlum.” Dedi Kuzey.

Atlas arkadaşının suratına baktı bir süre sonra ise devam etti.

“Kuzey… Nisanın hastalığı ciddi bir boyuta ulaşmış. Hemen tedavi olması lazım. Aksi taktirde…”

“Aksi taktirde ne?” diye sordu Kuzey titreyen sesi ve dolu gözleri ile. 

“Aksi taktirde kendimizi her şeye hazırlamamız lazım.” 

Bu cümleden sonra Kuzey kas katı kesilmişti. Ne demek her şeye kendimizi hazırlayalım.

Günümüz 

“Biliyorum biliyorum da ne yapacaksın peki? Nisan tedavi olmayı kabul edecek mi?” dedi Timur. 

“Bilmiyorum. Öncekilerine de zorla gitmişti. Muhtemelen bunu da kabul etmeyecek.”

“Ona söylemesek?” diye sordu Timur.

“Olmaz. Çok kızar.” Dedi Kuzey hemen. 

“Uff. Ne yapıcım ben Timur?” Diye devam etti Kuzey kardeşine bakarak.

“Buluruz bir çaresini kardeşim. Merak etme.” 

“Umarım Timur, umarım.” Dedi Kuzey.
Sonra kardeşinin saçlarından öptü. 

Çok seviyordu Nisanı. O kadar çok seviyordu ki kardeşini hiç yanından ayrılmasın istiyordu. Ve emin olduğu tek bir şey vardı oda kardeşi için elinden ne geliyorsa yapacaktı. O yeter ki iyileşsin, başka hiç bir şey önemli değildi.

-------------------------------
Bir bölümün daha sonuna geldik.

Umarım beğenmişsinizdir.

Sizce kitap nasıl ilerliyor??

Oy verip yorum yapmayı unutmayın!

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere:))

RecaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin