⭐¹

15 1 0
                                    

Selam
Demiştim yazmaya başladım diye :)
İlk olarak şunu belirtmek istiyorum ki ben yazıları hikaye sonu yerine başına yazacağım
Umarım yazım yanlışı yoktur...
İsimlerde hata var ise şimdiden özür dilerim...
İyi okumalar diliyorum hepinize
Umarım saçmalamam

⭐⭐⭐

1. Bölüm

  Elimde tuttuğum rüzgar kılıcını karşımdaki Toprak Tanrı'sına yönelttim. O ise bana o garip, çamur rengi gözleri ile bakıyordu. Sıfır titreme ile tuttuğum kılıcımı boyun hizasına getirdim.

"Bunun cezasını çekeceksin Choi Yeonjun."

Tek kaşımı kaldırarak karşımda bulunan Tanrı'ya baktım. Biraz daha konuşursa, ona acıyacaktım resmen(!)

"Cezada görüşürüz Choi San."

Ahh benim sevgili kardeşim(!) diye geçirdim içimden. İki kaya arasında duruyordu. Yorgun düşmüş halde idi. Yere oturmuş, kafasını bana çevirmeden, düm düz önüne bakıyordu ben bunu söylemeden önce. Ardından kafasını sanki bana acıyormuş gibi bir hale getirip bana baktı.

"Merak etme Yeonjun. O beyaz gözlerinin ışığını elbet bir gün söndürüceğim."

Kafamı yana çevirdim ve kahkaha attım. İmkansız şeyleri söylemek hoşuna gidiyor gibi idi.

"Bekliyor olucağım kardeşim."

Ağzında biriken kanı tükürdü. Ben ise elimi arkaya doğru sallayarak askerlerin gelmesini sağladım. Askerler geldiler ve onu kollarından tutarak ayağa kaldırdılar. Şuan aynı hizadaydık.

"Merak etme. Seni çok bekletmeyeceğim kardeşim."

Askerler onu alıp zindanın yolunu tuttuklarında kılıcımı yerine koydum ve orada bulunan bir kayanın üzerine oturdum. Gözlerimi yere çevirdiğimde karşıma çıkan tanıdık ayakkabılar ile kimin geldiğini anlamıştım. Taehyun.

"Kardeş ihaneti ha?"

İç çektim. Hatılatılmasını sevmiyordum. Bende biliyordum. Hepsi söylemişti bu ara davranışlarının değiştiğini. Ama nereden bilebilirdim ki düşmanların melezini sevdiğini?

"Evet Taehyun. Yeter artık hatırlatıp durmayın."

Taehyun yanıma oturdu ve kılıcını kenara koydu.
Benim burada en iyi anlaştığım kişi idi Taehyun. Ona içimi dökebiliyordum. Beni teselli ediyordu ve şuan buna ihtiyacım vardı.

"Omzun kanıyor."

Gözlerim omzuma gitti. Siyah kıyafetimden fark etmemiştim bile onu.

"Yeonjun, sakın suçluluk hissetme. En doğru karârı verdin. Yoksa halkın tehlikeye girerdi. San'ın davranışlarının değiştiğinin bende farkındaydım ama o çocuk için seni öldürmeyi göze alacağını...düşünmemiştim."

Gözüm doluyordu ama ağlamamam lazımdı. İç çektim. Kafamı yukarı doğru kaldırdım. Göz yaşlarımın aşağı yol almasını istemiyordum.

"Ona güvenmiştim Taehyun. San'a güvenmiştim."

Taehyun elimi tuttu. Destek oluyordu bi' nevi ama ben şuan korkunç halde idim, her ne kadar belli etmemeye çalışsamda.

"Biliyorum Yeonjun... biliyorum."

Bir süre ikimiz de sessiz kaldık. Sessizliğe ihtiyacım vardı sanki.

"Dinlenmen gerek artık ayrıca..."

Beni süzdü bi' süre.

"Yaralarının da iyileştirilmesi gerek. Bir abi bunu nasıl yapabilir aklım almıyor!"

Ayağa kalktım zar zor. Omzum ve karnım çok ağrıyordu. Ayağa kalkmam ile yeri boylamam bir oldu. Yere düştüğümde Taehyun beni tutmuştu. Kendimi korkunç hissediyordum. Gözlerim kapanıyordu. Arada bir ise Taehyun'nun sesi geliyordu.

"Sakın gözlerizi kapatayım deme Yeonjun! Sakın!"

Artık çok geçti bunun için, çünkü bilincim kapanmıştı bile.

***

-Taehyun-

Kucağıma aldığım bedeni direkt yatağa bıraktım ve doktor çağırdım. Acil müdale edilmesi gerekiyordu. Sinirimden yanımda bulunan duvara vurmuştum ve çatlamasına sebep olmuştum. Eğer Yeonjun uyanmaz ise San'ı bizzat ben öldürecektim.

"Çok kan kaybetmiş. Yaşama olasılığı çok düşük ama bir yol var..."

Tüm doktorlar susmuştu. Tamam...bir karar vermem gerekiyordu. Ya Yeonjun ölecekti ve dünya sonsuza kadar güneş, ay, rüzgar ve oksijenden mahrum kalacaktı, ya da Yeonjun'u herhangi birinin hayatına bağlayacaktık. Muhtemelen Yeonjun beni öldürecek bu kararımdan sonra diye düşündüm.

"Bağlayın..."

Üzgünüm... Yeonjun'u kaybedemezdim...

İsmimi Söyle | Yeonbin√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin