Gürcistan/ Mestia📍 17/04/2024 14.58
Başımda ince bir sızı ve kemik ağrıları şuan bunlardan başka bir şey düşünemezken, gözlerimi açmaya çalışıyordum. En son kumral adamın beni ittiğini ve başımı sandalyenin kenarına vurduğumu hatırlıyordum.
Yine olan bana olmuştu!
Gözlerimi sonunda açabildiğimde hızlıca etrafa baktım. Sol tarafımda koltukta tavana bakan Rodos, onun yanında başını öne eğmiş büyükbabam ve büyükannem vardı. Kapıya doğru baktığımda ise büyük ihtimalle biyolojik ailemden anne-baba kişileri vardı. O iki genç adam ortada yoktu.
Ben böyle kendi kendime düşünürken dedem uyandığımı fark etti.
"Güzel kızım, sonunda uyanabildin yavrum. Nasıl hissediyorsun?"
Dedemin sorusuna konuşmadan sadece iyiyim anlamında başımı salladım. Tam o sırada kapı açıldı. İçeriye o genç adamlar girdi,bakışları üstümdeydi. Beni iten kumral adam yanıma yaklaştı baştan aşağı beni süzüyordu garip bir şekilde. Babasının boğaz temizlemesi ile bana yönelik konuşmaya başladı.
"Kusura bakma Tina,o sırada seni görmedim. İttirivermişim seni geçmiş olsun tekrardan."
Özrü kabahatinden büyüktü! Utanmadan ittirivermişim seni diyordu bide. Gözleri öfke doluydu resmen. Neye kimeydi bu kadar öfke? Ne yapmıştım da bana böyle bakmaya cüret ediyordu bu aptal adam. Tavrımı korudum tek kelime etmeye tenezzül bile etmedim. Bu halimizi gören babası sözü devraldı.
"Lütfen kusurumuza bakma kızım tekrardan özür dileriz. Oğlum yaptığından çok pişman,konuşmayı beceremez pek o yüzden öyle konuştu. Sen iyisin dimi kızım?"
Cümlelerini oğluna sinirle bakarak söylemişti. Bu ailenin hareketleri cidden tutarsızdı. Konuşma kararı almıştım eğer şuan konuşmazsam o öfke dolu bakışları ezemezdim.
"Belli zaten Han Bey.Ben az türkçemle bile oğlunuzdan daha iyi konuşurum! Kafamda hafif bir sızı var oğlunuz sağolsun. Ayrıca şuan söylemek istiyorum ki lütfen DNA testi çıkana kadar birbirimizle görüşmeyelim. Üzüntü ve zarardan başka bir şey getirmediniz bana."
Sözlerim ortaya bomba gibi düşmüştü. Esin hanım ve Han bey başlarını öne eğmiş,iç çekiyorlardı. Bu sefer konuşan Esin hanımdı.
"Kızım ne desen haklısın ama lütfen birbirimizi tanıyalım. Hemen kestirip atma-"
Sözünü tamamlayamadan büyükannem hiddetli bir şekilde bağırmıştı.
"Torunum, oğlunuz yüzünden yaralandı Esin Hanım! Umarım bunu idrak ediyorsunuzdur. Torunum görüşmek istemiyorsa görüşmez onu zorlayamazsınız.ეშმაკეული. ( şeytan bakışlı)"
Cümlelerine türkçe devam ederken sonunda gürcüce konuşup beni iten adama bakarak konuşmuştu. Şeytan bakışlı demişti,çok doğru demişti resmen gözleriyle öldürüyordu o adam beni.
Ortalık iyice gerilmiş,kaos hakimdi. Büyükbabam dayanamayıp nenemi susturdu. Daha sonra aileye bakarak şuan gitmelerini ortalık sakinleşince tekrar konuşacağımızı söyledi.
Büyükbabam her geçen dakika beni şoke etmeyi başarıyordu. Ben o aile ile görüşmek tanışmak istemiyordum ki!
Odadan çıkmaları ile hepimiz derin bir nefes aldık. Şu kaç gündür resmen stresten ölücektim. Başımı arkamdaki yastığa yasladım,gözlerim bu sefer Rodos'taydı. Elleriyle başını ovuyor derin nefesler alıyordu. Hepimizi sarsmıştı bu olaylar.
Serum uykumu getirmişti,gözlerim hafif hafif kapanıyordu. Sonunda dayanamayıp uykuya daldım.
~
Sesler her yerde sesler vardı. Yine aynı rüya yine aynı senaryoyu yaşıyordum.
Rüyamda dokuz yaşındaki halimle çiftliğimizin ilerisinde ki gölde tek başıma oyun oynuyordum.
Mavi elbisem,ellerimdeki bez bebeklerim ve dilimdeki huzurlu şarkıyla olacaklardan habersiz çok mutluydum. Oyuncaklarım ile göle daha çok yaklaştım burası benim gizli oyun yerimdi. Kimse bilmez kimse görmezdi. Ya da ben öyle sanıyordum.
Küçük halim oyuna dalmışken,çalıların arasından bir miyavlama sesi duyuyordum. Kediler! En sevdiğim hayvanlardı. Koşarak onları kovalayıp yakalamaya çalışıyordum. Fark etmeden ormana dalıyor yolumu iyice kaybediyordum.
Ormanın içinden çıkıp ana yola varmıştım neredeyse. Yolun kenarına park etmiş siyah yüksek bir araba görüyordum. Araba camını açıyordu,ortaya çıkan adamın gözleri sinsilikle parlıyordu adeta.
Çocuk aklı her insanı iyi sanıyordum o zamanlar. Eliyle beni çağırdığında sekerek ilerlemeye başladım. Kapıyı açmış beni kucağına almıştı adam. Benimle gürcüce konuşmaya başladığında daha da sevinmiştim
"პატარა გოგო, რას აკეთებ აქ?
( Küçük kız,ne yapıyorsun burada?)თამაშს ვთამაშობდი, ბიძია. ვინ ხარ ბიძიკო პირველად გხედავ.
( Oyun oynuyordum amca. Sen kimsin, seni ilk defa görüyorum amca.)Adam o sinsi gülümsemesi ile başımı okşayıp,kimse olduğunu benimle oyun oynamak için geldiğini söylemişti. Yeni bir oyun bildiğini bunu çok seveceğimi anlatıp beni arabasını bindirip, küçük bir kulübeye götürmüştü. Yavaştan korkmaya başlıyordum evden uzaklaşmıştım.
Kulübeye girdiğimizde o adamın elleri her yerimde geziniyordu. Dokuz yaşındaydım ben dokuz! Vücudumu her ellediğinde kulağıma şu sözleri fısıldıyordu.
"ზოგმა გამომიგზავნა შენი თანამოაზრე, პატარა გოგო."
( Beni oyun arkadaşın olmam için bazı insanlar gönderdi küçük kız.)Anlamadığım bir dokunuş daha...
"Მათი სახელები..."
( Onların adı...)Söylediği isimler silikti ama bir o kadar da tanıdık.
O bana dokunmaya devam ederken kapı kırılırcasına açılıyor ve benim kahramanım içeri giriyordu. 11-12 yaşlarında bir erkek çocuğu ile uzun boylu bir adamdı girenler. İkiside çok anlamadığım türkçeyi konuşuyor ve bağırıyordu. Uzun boylu adam ,bana dokunan adamı döverken küçük olan beni yanına çekmiş anlamadığım sorular soruyordu.
Şoka girmiştim.
Küçük bedenim bunca şeyi kaldıramayıp bayılıyordu.
Gözlerimi açtığımda yine kabusum olan şeyi görmek beni tedirgin etmişti. Terapi ile unutmaya başlamışken yine hatırlamak beni daha da kötü etkiliyordu.
Ne yapacaktım ben?
"Ruhumuzu öldüren olaylar, her yaşta karşımıza çıkabilir. Elimizde olmadan şeytanın tuzaklarına düşerdik. Ben de o kurbanlardan biriydim."
sevgilerimle arwen 🌷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•RIHTIM•
Teen FictionGürcistan'dan Türkiye'ye uzanan kayıp bir yolculuk. Söyle bana Gürcü Güzeli Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? gerçek aile•