6.

122 20 82
                                    

Jisung sevgilisinin evinde yeni perma yaptırdığı saçlarını savurarak telefonundan açtığı şarkıyı söylüyordu.

Ayna karşısında kendini baştan aşağı süzüp heyecanlı heyecanlı el çırptı. "Ay Hyunjn bayılacak!"

Elindeki tarağı bir o tarafa bir bu tarafa gitmekten kaç kere düşürdüğünü saymamıştı bile. Üstünde Hyunjin'in tişörtü altında boxeri ile kendi halinde saatlerdir şarkıya eşlik ettiğinden çalan zili asla duymuyordu.

Müzik sesini kapı eşiğinden duyan Hyunjin ofladı. Bir eliyle gözlüğünü düzeltip diğer eliyle zili aralıksız çalarken Jisung hala dünyadan bir haberdi.

Telefonunun çalmasıyla müziği kesilmiş, o da yataktaki telefona koşup hemen açmıştı. "Efendim sevgilim."

"Kapıyı aç balım ben geldim. Birazdan kök salacağım kapının önüne."

"Aaaa hemen geliyorum!" koşarak kapıya gitti ve ardına kadar ayırdı. Hyunjin Jisung'un yeni saç modelini gördüğünde eşsiz güzelliğinden kalakalmıştı. Bakışları sevgilisinin yüzünde uzunca bir süre oyalandıktan sonra pürüzsüz, çıplak bacaklarında duraksamıştı. Dizleri birbirine değiyor yerinde kıpırdanıp duruyordu heyecanla olduğu yerde.

"Nasıl olmuş?" tatlıca sırıtıp saçlarını eliyle dalgalandırdı ve karşısındaki siyah saçlı adamın tepkilerine dikkat kesildi. Hyunjin yutkunup hızlıca içeriyi girdi ve kapıyı kapattı. Elindeki laptop çantasını umursamadan yere attı. Alt tarafı bir kaç bin dolardı canım çok bir şey değildi.

Bir anda sevgilisi ve kapı arasında kapana kısılmış Jisung'un nefesi kesilirken derin bakışlar altında kendini kaybedeceğini sandı. Üç yıldır ilişkileri vardı ve bu bakışlara karşı koyabildiği bir zaman dilimi hatırlamıyordu.

"Çok," eğilip dudaklarına bir öpücük kondurdu. Gözleri tekrar birleştiğinde Jisung derin bir nefes çekti ciğerlerine. "Güzel olmuşsun." daha fazla dayanamadı ve sevgilisini kendisine daha çok çekip derin bir öpüşme başlattı. Elindeki hayali mikrofonu yeri boylayan kıvırcık ellerini onun ensesindeki saçlara doladı.

Yorgunlukla eve nasıl geldiğini bilmeyen Hyunjin şimdi karşısındaki güzeller güzeli sevgilisinin dudaklarını öperek dinleniyordu. Her bir noktası ona temas etsin, tek bir boş noktaları kalmasın vücutlarında istiyordu.

Jisung'un ince parmakları saçlarını aşağı doğru çekiştirmeye başladığında o da boş durmadı, ellerilerini beline atıp kasıklarının birbirine çarpmasına neden oldu. Jisung'un ağzından kaçan inlemeyle alt dudağını sertçe ısırıp aşağı doğru çekti.

Gözündeki gözlüğü hırsla çıkarıp arkasında bir yerlere fırlatan Hyunjin daha da aceleci davranıp ondan kısa olan bedeni kalçalarından tutarak kucağına aldı. "Deli ediyorsun beni." ayrılmış dudaklarının arasından, karşısındaki kızarmış dudakların arasına doğru fısıldamıştı.

Jisung o kadar dolu hissediyordu ki ağzını açacak mecali şimdiden kalmamıştı. Hyunjin'in üzerinde olan etkisinden nefret ediyordu. Onun tarafından ağzını bile açamayacak raddeye getirilmesi çok uzun sürmüyordu ve Jisung konuşamadığı zamanlardan nefret ederdi.

İkili ateşli bir öpüşmenin içine tekrar çekilmişken çalan telefon kimsenin umrunda değildi. Hattın diğer tarafındaki Minho hariç.

Tren garının ortasında elinde bir sırt çantasıyla dikilirken çalan ama açılmayan aramayla küfür etti. Sabrının sonundaydı ve aklını kaybedecekmiş gibi hissediyordu.

Ne ara olanları Felix'e anlatmış nasıl bilet almış ve kendini burda bulmuş olduğunu hayal meyal hatırlayabiliyordu. Trendeyken gözüne bir damla uyku girmemişti yine. Sürekli iletişim halinde olduğu adamın şimdi telefonlarına bakma zahmetine bile girmemesi içine daha da öfke doldururken tekrar bir küfür mırıldandı ağzının içinden.

what a feeling • jeonghoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin