17.

82 13 64
                                    


Hyunjin karşısında duran eski arkadaşına baktı sinirle. "O kadar uğraşımızdan sonra neden geri döndün?"

Taemin göz devirdi ona kendini koltuğa atarken. "Birileri beni öldürmeye çalışıyor diyorum Hyunjin. Keyfimden döndüm sanki amına koyayım."

Cebinden çıkardığı sigarayı bir çırpıda yakarken duman sızmaya başlamıştı bile kasvetli odaya.

"Söndür şunu."

"Demek hala nefret ediyorsun sigaradan. Ama kusura bakma, uçaktan yeni indim ve sigara içecek vaktim bile olmadı. Nikotinsizlikten öle-" lafı Hyunjin'in elleri bir anda yakasına sarıldığında yarım kaldı.

"Başındaki belayı bulaştırmak için mi bana geldin!"

Taemin onun bu sinirli tavrına sadece sırıttı. "Beni sadece sen kurtarabilirsin çünkü."

Hyunjin bir kez daha onu yakalarından sarsıp güçlüce iterek çekti ellerini üzerinden. "Seni zaten uzun bir zaman önce kurtardım. Yine ne boklar yedin de başına bu kadar dert açtın?"

Taemin hemen kendini savunmaya geçti. Elindeki sigaranın külleri her hareketinde koltuğa dökülüyor, Hyunjin'i iyice sinir ediyordu. "Ben bir şey yapmadım. Uslu uslu yaşıyordum, gerçekten." Hyunjin'in yargılayıcı bakışları altında ezilirken bir anda gardı düşmüştü.

"Of tamam, belki bir iki çeteye bulaşmış olabilirim."

Hyunjin sinirli bir nefes çekti içine. "Kimse gördü mü seni buraya gelirken."

Bir nefes daha çekti sigarasından Taemin. "Yok, gizli geldim."

Savcı ne yapabileceğini hızlı hızlı düşünmeye çalıştığı sırada kapının çalınmasıyla anında dikeldi ve pür dikkat kapıya dönmüş bakışları keskinleşti.

"Banyoya gir." Taemin duyduğu şeyle kaşlarını çattı tişörtünü sündürüp koklarken. "Kokuyor muyum yok-"

"Kes sesini ve banyoya gir. Çıkma ben çık diyene kadar."

Taemin'in cevap vermesini bile beklemeden prmaklarının arasındaki sigarayı alıp elinin içinde söndürdü ve sürükleyerek odanın en dip köşesinde yer alan banyoya kapattı onu.

Siyah kahküllerini gözünün önünden çeken Taemin oflayarak yere oturdu. Işığı bile yakmamıştı Hyunjin ona.

Savcı aynı seri adımlarını kapının önünde durdurduğunda hala ısrarla çalınan zil susmamıştı. Kafasını hafif eğip gözetleme deliğinden baktığında gördüğü bedenle duraksadı, ardından hızlıca kapıyı açtı.

"Jisung." dedi heyecanlı bir tonda. Ama Jisung hiç heyecanlı değil aksine endişeli ve sinirli duruyordu. Bir çırpıda onu itekleyerek içeri girdi ve kapıyı sertçe kapattı.

"Bu halin ne Hyunjin! Kiminle kavga ett-" aldığı sigara kokusuyla Jisung bir anda odayı koklamaya, sinirle salona ilerlemeye başlamıştı.

"Sigaraya mı başladın bir de!" dedi elleri saçlarının arasından kayıp giderken. Hyunjin acele ile ona açıklama yapmak isterken alışkanlıkla elleri beline gitmişti.

"Hayır bir di-"

Jisung anında onun ellerinden kurtulurken sinirden dört köşe olmuş oradan oraya yürüyordu.

"Yok ya yok. Önce ortak arkadaşımız arıyor Hyunjin şöyle böyle kavga etmiş yüzü yara bere içinde. Geliyorum buraya sigaraya başlamışsın." Jisung gerçekten hiç iyi değildi.

Taemin ise bu yüksek sesli bağırışmayı duymak için kulağını iyice banyo kapısına yapıştırmış olan biteni dinliyordu. Duyduğu sesin kime ait olduğunu anlaması iki saniyesini bile almamıştı. Han Jisung. Hayatındaki tek ve en yakın arkadaşı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

what a feeling • jeonghoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin