16.

70 11 48
                                    


Minho uyuyakaldığı masasının sarsılmasıyla irkilerek uyandı yarım saatlik uykusundan. "Pardon." dedi kalçası masaya çarptığı için uyandırdığı iş arkadaşına Changbin.

"Götümle dağları devirdim."

Minho çatık kaşları, huysuz bakışlarıyla onu baştan aşağı süzdü ve en sonunda gözlerini devirerek uyku moduna geçmiş bilgisayarına döndü.

Changbin onun bu hallerine alışık olduğu için yarım ağız gülerek gömleğinin kollarını yukarı doğru sıyırdı.

Ardından ikili hızlı bir tempoda odaklanmış bir şekilde işlerini hallediyordu ki Seungmin odaya daldı bir anda. "Acil bakın!" dedi nefes nefese elindeki yakalık kartlarını tutarken.

"Polisle görüşme ayarladım çabuk olun!"

Minho bir anda olduğu yerde dikleşip pür dikkat ona döndü. Saatlerdir beklediği haber en nihayetinde ona ulaşmıştı. "Süpersin Seungmin." diyerek ayağa kalktığında hızlıca ceketine ulaşmış üzerine geçirirken onun elindeki kendi için yapılmış olan kartı çekip boynuna astı.

Hala oturmakta olan Changbin ikilinin öldürücü bakışlarına maruz kalırken göz devirip ayağa kalktı ve hep birlikte dışarı çıktılar.

Bu acelenin sebebi medyanın sürekli yarış halinde olması, ve bu yarışın en önemli yarışmacılarının onlar olmasıydı. En azından Seungmin ve Changbin için böyleydi. Minho'nun amacı ise bu davanın tüm detaylarını öğrenmekti.

Changbin sürücü koltuğuna geçtiğinde Minho hemen öndeki yolcu koltuğuna kuruldu. Her zamanki kaderine mahkum olan Seungmin ise söylenerek kemerini bağlıyordu arkada.

Kısa bir görev dağılımından sonra sessizliğin hakim olduğu yolculuk polis karakolunda son bulduğunda ilk inen Minho olmuştu.

Diğerlerini bekleme zahmetine bile girmeden hiç centilmence olmayan,umrunda değildi, bir tavırla önden hızlıca yürüyordu.

Arabada konuştukları gibi başkomiserin odasının kapısının önünde durup kapıyı tıklattığı sırada arkada kalan ikili onun hızlı adımlarına yetişmeye çalışmaktan nefes nefese kalmış bir şekilde dibinde bitmişti.

"Beklesen ölürsün zaten." Seungmin'in kinayesine cevap alamamadının sebebi olan ses içeriden gel dediğinde üçlü adeta daltonlar misali odaya doluşmuştu.

Minho gördüğü bedenle kasılırken başkomiser onu tanımışa benzemiyordu. Jeongin'in en son polislerden sıyrılmasına yardımcı olan o polis memuru.

Daha önce hiç içerden bu şekilde bilgi almayıp genel olarak masabaşı çalışan Minho hiç garipsemeden, onların gazeteci olduğunu anlayarak oturmalarını söyleyen başkomiserin izniyle karşısındaki sandalyeye oturdu.

Seungmin direkt söze girdi. "Busan ve Seul de işlenen aynı tip seri cinayetlerin işlendiği dosya hakkında konuşmaya geldik sizin de bildiğiniz gibi."

Başkomiser yüzünü hafifçe buruşturup eliyle ona durmasını işaret etti. "Gerek yok formaliteye, hızlıca ne soracaksanız sorun. İşlerim var."

Onun bu tavrına sinirlenen Seungmin sinirle dilini dudaklarında gezdirdi. "Basın mensubu olarak dosyanın halka erişime açık kısmının bilgisini-"

"Formaliteleri geçin dediğimi hatırlıyorum?"

Onlara yapılan muammele Minho'nun sinirini bozarken tam da onun istediği gibi lafa girdi bir anda. "Kamera görüntüleri, kurbanlar hakkında daha fazla bilgi, şüpheli listesi. Hepsini verseniz iyi olur o halde formaliteleri geçersek."

what a feeling • jeonghoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin