Artık büyük bir sefer Napolyon'u bekliyordu. Kariyerinin ilk seferiydi. Adeta yıldızının parlayacağı bir yola başlıyordu. Ancak işi de kolay değildi. Karşısında iki büyük devlet, Piemonte-Toskana ve Avusturya İmparatorluğu'nun orduları vardı.
Ancak o, zekası ve kendine güveni sayesinde zafer kazanacağına inanıyordu. Zira ordusu da savaşa can atıyordu.
Savaş meydanındaki ordu sayıları:
- Napolyon'un Fransa ordusu: 38 bin 🇫🇷
- Avusturya ordusu: 30 bin 🇦🇹
- Piemonte-Toskana ordusu: 25 bin 🇮🇹Orduların sayılarına bakıldığında, Napolyon'un ordusu bu ordularla ayrı ayrı savaşırsa sayıca üstün durumdaydı. Ancak eğer bu iki düşman ordusu (Avusturya ve Piemonte) birleşirse, sayı bakımından Napolyon dezavantajlı hale gelirdi.
Napolyon bunun farkındaydı ve bu iki düşman ordusunun bir araya gelmesini engellemek için çaba harcamalıydı.
Napolyon, savaştan önce ordusunu tabur düzeninde böldü. Tabur düzeni, Napolyon tarafından oluşturulan bir teknikti ve günümüzde dahi kullanılmaktadır. Bu taktiğe göre, ordu küçük parçalara ayrılacak ve daha atletik ve süratli olunacaktı. Emirler ve taktikler böylece daha iyi uygulanabilecekti. Ancak küçük parçalara ayrılan taburlar, olası bir düşman saldırısında birbirlerine destek verecek şekilde konuşlandırılmalıydı.
Napolyon'un ilk hedefi Dego'ydu. Zira bu, iki düşman ordusunun tam ortasında yer alması ve iletişim hatlarının merkezinde olması nedeniyle önemliydi.
Avusturya ve Piemonte, Napolyon'a karşı birleşse bile, kendilerine olan güvenleri çok azdı. Avusturya ordusunun lideri Beauleu (70 yaşında) ve Piemonte ordusunun generali Colli,birbirlerine güvenmiyordu. Bu nedenle, bu iki iyi ordunun birbirine destek vermesi zorlaşıyordu.
Avusturya generali Beauleu, Napolyon'un Cenova'ya saldıracağını düşünüyordu. Çünkü bu liman, İngilizlerin Avusturya-Piemonte ordularına ikmal desteği sağlamasına izin veriyordu.
4 Nisan günü saldırıya geçmek için Napolyon'un karargahı Albenga'ya taşındı.