Birinci bölümden merhabalar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın...
Tanrı bize bir seçim hakkı sunmazdı ama her şeyden bizi sorumlu tutardı.
Kaderimizi kendi ellerindeki mürekkeple yazarken bile bu kadere layık mıyız diye bize bakmazdı. Sadece her insanın payına onun mürekkebinden ne düşerse onu yaşamak zorunda kalırdık. Bir seçim hakkı yoktu ama sonuçları vardı. İşte Tanrının adaletsizliği kime göre burada başlıyordu. Bana göre mi?
Bana göre bu adaletsizlik bizler doğmadan önce var oluyordu.
Doğmadan önce bize kaderimiz gösterilmiyor ve bir seçim hakkı sunulmuyordu. Eğer öyle bir şansımız olsa bir çok insan dünyaya bile gelmek istemezdi.
Benim adım Agnes Iona Rose ve bende bu dünyaya gelmek istemezdim ama o şans elimden kaçmıştı. "Daha ne kadar benim yerime günbatımını izleyeceksin?" Sesin sahibine gülümseyerek döndüm ve rüzgârın saçımı savuruşunu hissettim. "Bence günbatımı daha güzel." Karşımdaki adam bana gülümseyerek yaklaştı ve kollarının arasına aldı. Burnumun üzerine bir öpücük bırakıp, "Senin kadar olamaz Iona." Diye mırıldandı.
Uzanıp dudaklarına minik bir buse kondurdum. "Bu tatile ihtiyacımız vardı. Bence en güzel tatilimiz olacak." Ona katılıyordum ama içimde ufak bir huzursuzluk vardı. "Elbette güzel olur ama Desis Adası'nı daha önceden duymadım sevgilim." Diye mırıldandım. "Yeni yerler keşfetmek beni hep korkutur." Joseph kısık bir kahkaha attı ve sarı saçları esintiyle birlikte dans etti. "Yanında ben varım Iona korkmana gerek yok. Ayrıca senin adın Iona, tatlım."
Iona, adada doğan demekti ve bu gülünç bir tesadüftü.
Gözlerimi devirdim. "Bu yeniliklere açık olacağım anlamına gelmiyor." Dedim ve göğsüne sokulup yanağımı ona yasladım. "Sen nasıl istersen." Deyip benimle yolcu gemisinin güvertesinde dikilmeye devam etti. Joseph'le üç senedir sevgiliydim ve tatilden sonra evlenmek istiyordum. O benim hayallerimi süsleyen adamdı ve yalnızlığıma iyi geliyordu. Uzunca bir süre yalnızdım ve doğmak istememe sebebim buydu.
Bir ailem yoktu ve beni evlat edinen yaşlı ailemde dört sene aralıkla vefat etmişti. Ben ise geçen sene mesleğe başlamış genç bir doktordum. Tüm hikayem bundan ibaretti. Ne kadar da sıkıcı bir insandım. "Bu akşam fırtına olacak gibi." Kulağıma doğru eğilip, "Tam bir sevişme havası yok mu sence?" Geriye çekilip göğsüne vurdum. "Joseph!" Dedim. "Tanrı aşkına! İnanılmaz bir adamsın." Kahkahası güvertede yankılanırken bu sefer esen rüzgâr daha da şiddetliydi.
"Pekâlâ sevişmesek de olur ama içeriye girelim." Dedi ve beni peşinden sürükleyip geminin içine soktu. Havanın bir anda kapaması ve soğuması sırtımdan aşağı küçük ürpertiler göndermeye yetti. Geminin içi bizim gibi çiftler kaynıyordu ve herkes güzel bir tatil yapmaya gelmişti. Herkes mutluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Ritüeli (+18)
Mystery / ThrillerDesis Adası'na küçük bir tatil seyahati. En fazla ne olabilir ki? Bindikleri geminin bir anda alabora olması genç çifti beklenmedik bir şekilde şaşırtmıştı. Kendilerini Desis Adası'na taşıyan dalgalara binlerce kez dua etseler de bu dua ettikleri s...