Desis Adası'na küçük bir tatil seyahati.
En fazla ne olabilir ki?
Bindikleri geminin bir anda alabora olması genç çifti beklenmedik bir şekilde şaşırtmıştı. Kendilerini Desis Adası'na taşıyan dalgalara binlerce kez dua etseler de bu dua ettikleri s...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tanrı her bir yarattığı canlıya biçilmiş bir ömür verirken o ömrü nasıl değerlendirmesi gerektiğini de seçimler karşısında söylerdi. Zavallı fani canlılar önlerine çıkan belki de yüzlerce seçenekten birini seçip yoluna devam ederdi.
Ve kalan yüzlerce seçenekten haberleri bile olmazdı.
Tanrının yarattığı canlılardan biri de Agnes Iona Rose'du. Diğerlerinden tek farkı doğumu anında büyüler tarafından kutsanıp farklı bir amaç için yaşamasıydı. Adadaki herkes onun yirmi beş yaşına kadar normal bir insan olarak yaşamasına izin verdi.
Ama bir gün öleceğini herkes biliyordu.
Bazen kadere müdahale edilirdi ve büyücüler bunların en kötü olanıydı. Kader bir ipse büyücüler buna bir düğüm atıp hayatı karartabilirlerdi. Büyücülerden kötü olan bir şey var ise bu da Cehennem Ritüeli Cadılarıydı.
Her şeyin en kötüsü vardı, bu doğanın kanunuydu.
Cadılar için her şey kontrollü olmak zorundaydı. Saklanmaları gerekiyordu. Bu güçsüz oldukları için değildi, aksine onlar en güçlü yaratıklardı. Amaçları kendi büyülerinin kötüye gitmesini engellemekti.,
Tehlikeliydiler.
Sonra bir gün içlerinden bir hain çıktı ve bu gücü kötüye kullandı. Cadıların korktuğu şey yaşandı ve her şey yok olurken yeryüzüne cehennem indi. Cehennemden kaçış yoktu ve bunu herkes biliyordu. Yanacak olan yanmalıydı.
Panter pençelerini toprağa bastırarak acıyla inleyen kişinin yanına doğru yürüdü. Önce bir ağacın dibinde oturan ayakları sonra da inleyen kişi gördü.
Iona
Iona onu fark ettiğinde rahatlamıştı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu ve elini hala hançerin durduğu karnına bastırıyordu. Çok fazla kan kaybediyordu ve bu normal değildi. Panter hançere hızlı bir bakış attı. "Ruby taşı." diye fısıldadı Iona'nın zihnine. "Büyüyle taşın enerjisi zehre dönüşüyor." Oysa ki panterin de gözleri taşın enerjisiyle aynıydı.
Panterin ısırığı da zehirliydi.
"Vâlar öldü." diye mırıldandı ve yanağını dişledi. "Ona sahip çıkamadım. Kollarımda bile ölemedi." Iona ağlamaya ve acı çekmeye devam etti. "Bunu hak etmedi. Bunu hak etmedi, böyle olmamalıydı." Panter kıza yaklaşıp bedenine doğru eğildi.
"Ölüyorsun Iona." diye mırıldandı. Iona bunu reddetmedi, bunu zaten biliyordu. "Umrumda değil." Dedi sertçe ve pantere baktı. "Ama Gregor kazanamaz, bu olmamalı." Başını iki yana salladı.
