Merhabalar...
Bu yepyeni bir başlangıç, öyle değil mi?
Başlangıç tarihleri atılsın.
Sizleri bölüm sonunda bekliyorum...Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
"Bizi sadece şeytan etkisi altına almaz. Tanrı da etkiler bizi, şeytan da. Birine, "Tanrı'nın lütfu" denir, ötekine ise "Şeytanın çelmesi" Etki altındaki fanatikler, kendi fikirlerinde diretirler."
-Max Stirner-
Bedenim tanrıya yalvarıyordu.
Dudaklarımdan dökülen her bir mırıltı Tanrıya bir yakarıştı. Kimse beni duymuyor gibi hissediyordum ama aslında etrafımdaki kalabalık grup beni çok iyi duyuyordu.
Üzerimde gözler hissediyordum.
Eller ve kanlar. Üzerimde bir çok şey hissediyordum.
Hayır bu bir yanılgıydı, yalnızdım.
Zihnim ise sisli bir pusudan ibaretti. Bir bilinmezlik içinde kaybolmuştu ama var olmaya devam ediyordu. Etrafımda olan biteni algılayamamak tenimin altındaki tüm hücrelerimi sancılı bir şokla uyardı.
Uyanmak istiyordum. Uyanmak istiyordum. Bu kâbusun bitmesini istiyordum.
Uyanıktım.
Gözlerimi açtığımda gökyüzünde ki ay tutulması beni karşıladı. Yeni yaşıma çoktan girmiş olduğumu düşünerek gözlerimi kırpıştırdım ve eş zamanlı sırtıma keskin bir acı saplandı. Bir sürü toprak ve çakıl sesi duyduğumda bedenimdeki acı her yere yayıldı.
Uyanıktım.
Önümde bir gölge vardı ve kısıkça inlediğimde adımları bir anda durdu. O an fark ettim ki beni bacağımdan çekerek yerde sürüklüyordu. Bedenimdeki tüm acının sebebi buydu. Nefesimi tuttum ve tüm olanları zihnimde çevirmeye başladım. Gölge bana döndüğünde yutkundum.
Uyanıktım.
Üzerinde uzun ve kırmızı bir cüppe vardı ve her yeri bu kumaşla örtülüydü. Başını bile göremiyordum, sadece bir çift gözün bana baktığını biliyordum. Çatallaşan sesimle birlikte, "Neler oluyor?" Diye mırıldandım.
Bacağımla olan temasını kestikten sonra boşluğa savrulan ayağıma baktım. Sırtım son bir kez daha acıdan titrerken dişlerim birbirine acımasızca kilitlendi.
Karşımdaki pelerinli gölge kolunu yukarı kaldırdığında bakışlarım havaya dikildi. Ay tutulması bitmişti ve karanlık tekrardan gri ışıkla aydınlanmaya başlamıştı. Gölgenin elinde demir bir kanca vardı. Demir, büyük bir acımasızlıkla havada parıldadı ve bana acıdan küçük bir hediye getirdi.
Gölge, kancayı bacağıma taktığı an ses tellerim yırtılırcasına bir çığlık attım. Çığlığım tüm ormanda yankılanırken ellerim bacağıma sarıldı. Kancaya uzanmaya çalışsam da çoktan her yerim kan olmaya başlamıştı.
Hava soğuyordu ve etrafım kan gölüne dönüyordu. Son bir çığlık daha attığımda gölge beni kancadan tutup sürüklemeye devam etti. Bu acı dayanılmazdı, katlanamıyordum. Göz pınarlarımdan yanaklarıma doğru yaşlar süzüldü. Bilincim kapanmadan hemen önce ise gökyüzü tamamen ayın ışığına teslim oldu.
•❅──────✧❅✦❅✧──────❅•
Ay merhaba!!!
Nasılsınız iyi misiniz? Bölüm hoşunuza gitti mi?
Ben yazarken korkuyorum dostlar bunu size itiraf edebilirim. Dark Romance - Gerilim - Distopik bir üçlü yazmak istedim ve umarım bunu başarabilirim.
Instagram üzerinden açıklamasını yapacağım ama buradan da yazmak istiyorum. Bu kurgu biraz düşünülmesi gereken biraz da benim zamanıma bağlı olarak gelişen zor bir kurgu, bunda hemfikiriz.
Şu anlık ayda 1 ama sonrasında sık bir şekilde bölüm atmaya çalışacağım. Tüm duyuruları ve bazen da ufak spoilerlar için beni Instagramdan takip etmeyi unutmayın.
Oy vermeyi de unutmayın!
Sizi çok seviyorum, yeni yolculuk hayırlı olsun...
İG/ Aynurynar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Ritüeli (+18)
Misteri / ThrillerDesis Adası'na küçük bir tatil seyahati. En fazla ne olabilir ki? Bindikleri geminin bir anda alabora olması genç çifti beklenmedik bir şekilde şaşırtmıştı. Kendilerini Desis Adası'na taşıyan dalgalara binlerce kez dua etseler de bu dua ettikleri s...