2. Bölüm

601 33 11
                                    

Gökyüzü yeryüzüne düşman kalbim yüzüne hasret hatun... Cılız bir mum ışığında dans etti cesaretimiz. günlerden pişmanlık ve ben yine eskimiş satırların mürekkebine boyandım. Nuru sinmiyor üstüme yıldızların. Adımlarında şimşekler çakıyor, rüzgarında terk ediyorsun yeryüzünü. Çiseleye dursun gözyaşını bulutlar. Gidiyor güzel gözlü hatun! Ardından koşacak mecal yok sende bilirsin hatun dizlerimde ki cılız dermanı. İri gözlerin süzüyor bedenimi. Dudağımın kenarını ıslatan yarım yamalak bir tebessümle baktım sana. Saatler özlemini salmış saniyelerine. Sana doğru attığım bir kaç adım sonrasında kavramıştı ince uzun parmakların ellerimi. Daracık bir sokakta ilerliyorduk ağır ağır... Sağıra duy der gibi köre gör der gibi hayata bak der gibi aşka utan diyorduk. Heyecanla döküyordum içimi. Ağaçların gölgesi saklamış siyaha bulanmış umutlarımı. Usulca kapanıyor gözlerimin kapıları ve sıyrılıyordu gerçek hayatın kapısı eşiğinde...

***

Sessizliğin hüküm sürdüğü bir masada, bakışlar konuşuyor diller ise lâl kalıyordu. Gözyaşı bu geceye esir olmuş, bulutlarda eşlik ediyordu. Yıldızlar kaçıvermişti gökyüzünden. Kapının hafifçe tıklamasıyla daldığı yerden sıçradı Zeynep.

_ kızım...

Sahte bir tebessümün boyadığı yüzünü babasına çevirdi.

_ efendim.

_ seninle konuşacağım bir mesele var.

Merakla anlamaya çalışırken başını olumlu yönde salladı. Musa hoca gelip yanına çöküverdi. Yeri izleyen gözleri bir saniye dahi kalkmamışken çenesine değen soğuk bir iki parmağın ardından bakışlarını babasına yöneltti.

_ Affan...

Sol yanını tekleyen bir sancı öpmüştü adeta. Derin bir yutkunmanın ardından gözlerini dudaklarına yöneltti.

_ Affan sünnet görüşü istiyor.

_ baba...

Titreyen ellerini avuçlarına alan Musa hoca alnına küçük bir buse kondurup devam etti sözlerine.

_ benim rızam var bu devirde hele ki ahir zaman da Affan gibi gençleri bulmak epey güç. Ne dersin Zeynep bak hemen kestirip atma kızım. Bir düşün hele her hayırda şer her şerde hayır vardır kızım unutma olur mu gelincik çiçeğim.

Sessiz bakışları bişeyleri anlatsada anlayan tek yaradan dan başkası değildi o gece. Ağır adımlarla çıksrken babası gözlerinden süzülüverdi inci taneleri.

_ ben nasıl diyeyim baba kızın şeyhin oğluna gönül vermiş he...

***

Kirpikleri ok, kaşları keman olmuş o sima gecenin bir yarısı konmuştu yüreğin dergahına.

_ şu gönlüme güzel gözlerinle imza atmışım hatun! Söylesene bu gece kaç cesed fırlatılacak yeryüzüne?

Yeri göğü inleten bir şimşeğin ardından başını cama yasladı.

_ desene şeytanlar kavgaya tutuştu. Yine bu gece 2 fesat beden düşecek yeryüzüne...

Tıklanan kapının sesi gecenin sessizliğine tokat atmıştı adeta. Sinirle çatılan kaşlarının ardından pencereyi hızlıca kapatıp ardını döndü.

_ kimdir o?

Duvarları titretecek bir ses tonunun ardından titrek nefesiyle cevap vermeye çalışmıştı kapı ardından.

_ yemek getirdim efendi...

Sinirle ellerini arkada bağlayıp bir kere simasını yaladı bakışları.

_ istemez! Ben size beni rahatsız etmeyin demedim mi?

Ağır ağır varırken yamacına yürek kıssalardan hisseler biriktiriyordu heybesine. Duvar eşiğine doğru salınan dizlerinin üzerine oturdu.

Bir süreliğine elimi ayağımı çektim dünyadan. İşe yaramadı hatun. Gözlerim kapalı hayalin canlanıyordu beynimde. Tek bir ışık parçasının sızmadığı bir karanlıkta dans ediyorduk delice. Üzerimize yıldızlar yağıyor ayak uçlarımız savruluyordu zeminde. Bembeyaz teninde nurlar saçarken kestane rengine bulanmış saçların dans ediyordu rüzgar eşliğinde. Yorulup elimden kavradın. Parmakların parmaklarımı sarmış duvar eşiğine çökmüştük. Başımızı duvara dayamış gamzelerimizi iyice çıkarmıştık ortaya. Elimin sıkılmasıyla hayal dünyamdan sıyrıldım. Başımı kaldırıp çatılmış kaşlarla önümdeki kişiye baktım.

Şaşkın gözlerle beni seyre dalmış korkunun içine karıştırdığı bir kaç yudum endişeyle bileğimden kavradı. Kolları arasında sıçrayan bedenimle doğruldum.

_ iyi misiniz Cüneyd efendi?

Boğazıma takılmış bir zakkum dikeninin ardından ona döndüm.

_ çık dışarı! Size kimse girmesin demedim mi?

Arkasındaki sehpanın üzerine bırakmış olduğu tepsiye bir bakış atıp bana döndü.

_ efendi babanız yemek yemenizi buyurdu...

Bakışlarım zeminin üzerinde gitmeye yeltenen ayaklara yöneldi. Halsiz elimi ona doğru yönelttin.

_ gitme hatun!

Usulca doğruldum duvar eşiğinden. Yorma beni yüreğinden öptüğüm mecalsiz dizlerimin dermanı kalmadı peşinden koşsun. Tuttum kollarından gitme dercesine. Kirpikleri tokatladı gözlerimi adeta.

" vakit geldi güzel çocuk..."

Gözümden düşen iki damlanın ardından önüne geçtim.

_ vakit gitme vakti mi söyle hatun?

Olanları anlamaya çalışan adam hiçbişeycik diyemeden seyre dalmıştı olanları.

_ eğer gidersen yıldızlar affetmez seni!

Bakışları zemine çakılırken sıyrılan parmakları sıkıca kavradım.

" yıldızlar seni koruyacaktır elbet."

Gözlerimi bürüyen bir sis bulutunun arasında kayboldu. Gözbebeklerim delirmişçesine etrafına kurşunlar atarken dizlerinin üzerine düşüverdi bu beden.

_ efendi...

Başımı beni şaşkınlıkla seyre dalmış delikanlıya çevirdim.

_ gitti hatun! Gördün mü Mazlum... Yıldızların lanetleri fısıldıyor gecenin karanlığında. Yıldızlar prensesi terkediverdi dünyayı...

***

Musa hoca kapı önünde sohbet eden gençlere döndü tebessümle.

_ hayr ola ne bu hararet?

Usame'nin bakışları kadınlar mescidine doğru ilerleyen genç kıza yöneldi. Takılı kalan güzel bir bakışın ardından Musa hocanın sesiyle geldi kendine.

_ yav hocam ben direm gelirken ha bu köşedeki kasap yoğtur cama asmış sakat at bulunur diye. Benim aklım karışmıştır onca helal et dururken bu adamlar neden at satar koyun satsınlar, inek satsınlar yav at nedir?

Sokağı inleten kahkahasının ardından Fsrzat'a baktı Musa hoca.

_ Ferzat.

_ ha buyur hocam...

_ adam at satmıyor sakatat yani işkembe, dalak, böbrek anladın?

Utancın verdiği bir tebessümle başını eğdi Ferzat.

_ haklisın hocam vallahi köyde görmemişik böyle dedim herhal burdakiler at ta yiyor.

***

Merve'nin içeri girmesini fırsat bilen Zeynep arkadan dolanıp dergahın bulunduğu sokağa doğru ilerledi. Hızlı hızlı yürüyor arada arkasını kontrol ediyordu.

Tam önünü dönmüşken birine çarpıp alelacele titrek sesiyle defalarca kez özürler fırlatıyordu karşısındakine. Açılan bağcını farkedip başını kaldırmadan eğilip bağlamaya başladı tam o sırada başını kaldırdı. Takılı kalan bir bakış. Cümleler yok bu kez sadece bakışlar.

_ Cüneyd efendi...

_ hatun...

YERYÜZÜNDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin