O kirpikler ok olmuşta delivermiş şu delirivermiş gönlümü. Dergaha girdiğimde amcam oturuyordu selam vererek çöktüm yanına.
_ selamun aleykum.
Elindeki tesbihteki son zikrini çekip suretime döndü bakışları.
_ aleykum selam Cüneyd'im.
Başımı önüme doğru eğerken pişmanlık yüklü kelimeleri fırlatasım geliyor kendimi tutuyordum.
_ sormayacak mısın?
_ neyi Cüneyd'im?
_ neyin var diye...
_ valla sana yetişebilene aşk olsun Cüneyd. Tuttun getirdin kızı aldın nikahına.
_ sandık...
_ heh bende sana onu soracaktım bıçak hâlâ sandıktaymış yahu Cüneyd yeter! Yok et gitsin şu eşyaları.
_ sen nereden biliyorsun?
_ Feyza, yani şey sandığı evine boşuna istemedin ya Cüneyd.
Şimdi anlamıştım işte demek Feyza'ydı sandığı açan. Zeynep... Ürkmüş müdür? Ürker ey Cüneyd! Gönlünde bir aslan beslersin de ne diye ürkütürsün senden muhabbet bekleyen garip bir ceylanı. Hızlı adımlarla eve doğru adımlar atıyor her bir adımda kendime sitemlerden zehirli oklar fırlatıyordum.
_ sen ne yaptın efendi ne yaptın! Prensesin tek bir gözyaşına gök yıkılırda binlerce kırık kemikle kalırsın hüzünden kederden enkazlar altında.
Kapı önüne vardığımda hızlı şekilde bir iki defa tıklattım. Kapıyı açtı yüzünde hüzün kaygılı bir ifade...
_ prenses!
_ prensesin göğe küstü efendi!
_ gök müdür üzerime hüznü yağdıran?
_ kalemimi kırdın sen Cüneyd!
_ izin ver tamir edeyim.
Zeynep hiç birşey söylemeden içeri geçmişti. Tam o anda arkadan gelen bir ses doldurmuştu kulağımı ardıma dönmek istemeyecek şekilde tuttum bedenimi.
_ güzel gamzeli çocuk...
Naif sesi kulaklarımı okşuyorken zihin yapbozunda kaybolan parçayı arıyordu gözlerim.
_ hatun...
Gözbebeklerimi ona doğru çevirdim. Gözlerine hapsettiği masalda başrol olan bendim. Peki ya o masalın prensesi kim?
_ Zeynep! Hayır...
Bedenini sarmalamış simsiyah bir kıyafetle geceye mi karışırsın hatun? Usulca ona yaklaşırken burnuma sinen güllerin kokusu ardında kapanıyordu gözlerimin kapısı. Omzum omzuna değerken rüzgarın savurduğu saçlar hafiften burnuma değiyor kokusunu hapsedip karışıyordu uzaklara. Parmaklarım parmak uçlarına değiyor lakin kavramadan uzaklaşıyordu...
_ ona git!
Bir süratle açılan gözlerim gözlerine temas etmiş yudumlamıştı iki güzel şiiri. Şimdi söyle bana gökyüzü hangi senaryoya kurban ettin benim çiğnenmiş mazlum yüreğimi?
_ sen ne dersin hatun! Yüreğime kazıdığım adına kurban etme beni bu gece... Şimdi söyle bana prenses kim?
_ yıldızlara karışacaksın efendi, gökyüzündeki saltanata kavuşacaksın o vakte kadar seni bir dünyalıya emanet ettim.
_ o sen değilsin değilsin!
Dizlerimin üzerine çöküp bakışlarımı suretine çevirdim. Gözümden süzülen iki damla yaş söylesene erkek adam ağlar mı? Tarifsiz bir acı, yanan bir kalp ve köze dönmüş bir hayat. Ayak tırnaklarımdan saç uçlarıma kadar uzanan bir sızı sardı bedenimi.
_ git onu üzme...
Kulağımı sağır eden, yüreğimi lâl eden bir çığlık ardından başımı kaldırdım Zeynep önümde diz çökmüş endişeyle sorular soruyordu.
_ Cüneyd iyi misin, Cüneyd cevap ver.
_ Zeynep, prenses...
_ Cüneyd.
_ sen o değilsin!
_ kim?
_ değilsin!!
Yerimden kalkarak cılız ellerimle kulaklarımın üzerini kapattım ama ne çare prensesin sözleri çıkmıyordu beynimden.
_ senin yüzünden!
_ ne diyorsun Cüneyd korkuyorum...
_ prensesin yerine geçmeye çalışıyorsun ama o değilsin değilsin! Peki ama neden yüzün aynı? Onun gibi neden güzelsin?
_ kendine gel Cüneyd.
Bana dokunmak için uzattığı elin ardından geriye doğru yürümeye başladım. Endişeyle üzerime doğru gelirken ben ısrarla geriye doğru adımlar atıyordum.
_ Cüneyd dur...
Bir kaç adım sonrasında elimi tuttu sert bir şekilde çekerken bağırmaya başladım.
_ dokunma bana! Senin yüzünden... Sen onun yerine geçmeye çalışmasaydın Cüneyd gönlünü düşürmezdi gökyüzünden yeryüzüne.
_ anlamıyorum Cüneyd dur birşey olucak...
Caddeye çıkmıştık artık arabaların sesi arasına karışmıştı bedenim. Bu ısrar neydi böyle? Üzerime yürümeye devam ediyor ben ise geriye doğru hızlı adımlar atıyordum.
_ Cüneyd lütfen dur. Korkuyorum.
_ Zeynep gelme!
_ Cüneyd dur!
_ gelme!
***
Yüreğim beynimde atarken sevgili durmadan koşuyordu ardını dönmeden. Adımlar mecalsiz mi kaldı? Yürü Zeynep elmanın çürüyen tarafı olmama pahasına, yıldızı olmayan bir gökyüzüne bakmama pahasına yürü... Ayağımın takılmasıyla yolun ortasına savrulan bedenimin ardından kulaklarıma ilişen zalim bir ses. Gözlerimi kaldırmam ile havadan yere çakılan bedenini seyre dalışım bir oldu. Bir araba kaçıyordu uzaklara doğru, suçum yok dercesine... Yerden kalkan bedenim ona doğru koşarken yüreğimden ahlı dualar yükseliyordu göğe. Yüzüne bulaşmış al renkli bir leke. Olmaz sevgili haram olur hak bu gece kaparsan o şiir kokan gözleri. Önüne doğru yığılan dizlerimin ardından başını aldım dizime.
_ Cüneyd... Uyudun mu?
Yüzünden avcuma doğru yol almış al renkli bir damlayı seyre daldım bir anda. Kısık gözleri birşeyleri anlatsada gözlerim duymaz efendi.
_ Cüneyd uyuma, sakın!
_ Ze-Zeynep...
Boğazında gel gitler yapan nefesinin ardından kapandı içine sevgimi saklamış gözbebekleri.
_ söyle Cüneyd konuşsun mu sussun mu Zeynep bu gece?
Bakışları gökyüzüne değerken, kayan bir yıldızın simasına aldandı. Yıldız olmaya mı hazırlanıyordu yoksa? Gidiyor muydu gönlünün efendisi...
Eteafı sarmalamış bir çığlıkla ona doğru koşan bir kalabalık.
_ Cüneyd!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERYÜZÜNDEKİ YILDIZLAR
General FictionSen hiç birini yıldızların simasında sevdin mi?