6. Bölüm

347 22 12
                                    

Kefene sarılmış bir sedyenin üzerine serilmişti ruhu henüz bedeninden çekilmemiş cesedi. Gözlerini sıkıca kapatmıştı bu dünyanın kapısında. Gerçek dünyaya dönmeme pahasına kilitlemişti kirpiklerini. Gökyüzünde değil o gece yeryüzünde şimşekler çakıyordu. Yeryüzündeki fesatlar mı karışıyordu gökyüzüne? Ne bu kıyamet üstad! Yıldırımların gölgesinde serpilmiş bir delikanlıyı hangi şimşek ürkütebilirdi ki?

_ anne!

Titreyen bedenini iyice büzüştürdükten sonra duvarları tavaf edip kulaklarına ulaşan ıslık sesine döndü.

_ zebani...

Giderek kısalan sesin ardından omzunda hissettiği elin ardından sıçrayarak doğruldu.

_ dokunma!

_ sakin ol delikanlı.

Omuzlarından çektiği eliyle burnuna doğru kayan iri kemikli gözlüklerini düzeltip arkasını döndü.

_ zebani!

_ zebani mi? Cehennem bekçisi değil miydi o ya! Senin hakkında yıldızların bekçisi demişlerdi.

Kirpikleriyle bedenini süzdükten sonra başını önüne eğerek konuşmaya başladı.

_ peki ya sen?

_ ben?

_ seni benden ayıran şey nedir?

_ insanlarla takılmam mı?

bileğine kadar çektiği beyaz eldivenle döndü önüne.

_ evvela seni benden ayıran şey sen karanlıktan kurtulmuşsun.

_ karanlık?

_ kime göre değil mi?

Avcuna aldığı ilacı ona doğru uzatırken düşen yüz ifadesiyle zorda olsa sahte bir tebessüm sergilemeye çalışmıştı.

_ hava kararınca yıldızlar kendini gösterir. Unutma onlar orayı süslemek için değil insan dediğin varlıkların kararan dünyalarını süslemek içindir.

_ edebiyatta yapıyoruz bakıyorum. Şimdi ilacını al ki ayıkken gördüğün rüyaları insanlar bilmesin.

_ bence o ilacı sen al yorgun görünüyorsun. Ben zaten eve geçeceğim.

_ o nasıl oluyormuş?

Kaşlarıyla kapıyı işaret ederken doğruldu sedyeden.

_ Cüneyd efendi, efendi babanız sizi bekler.

Kapı eşiğinde bekleyen profesörün kaçamak bakışları altında eziliyordu adeta.

_ ama nasıl?

_ bak zebani çok istesende cehenneme sürükleyemedin bir yıldızı. Şimdi müsaadenle kararan dünyamı süsleyen yıldızlar prensesi bekler selametle.

Diyerek hızla çıktı odadan peşindende mazlum. Bir süratle profesöre yaklaşarak çattı kaşlarını.

_ bu ne demek oluyor?

_ Mazlumlar...

_ bu çocuğun tedavi görmesi lazım bilinçaltında yatan derin bir dünya var.

_ onlar çok tehlikeli. Kapandı konu.

Diyerek hızlı adımlarla gitti.

***

Ellerini arkada bağlamış çehresinden akan nura sabitlemişti gözlerini. Zeynep mescidin bahçesindeki gülleri okşuyor bir yandanda konuşuyordu.

YERYÜZÜNDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin