YERYÜZÜNDEKİ YILDIZLAR

10. Bölüm

Hastanenin uzun ince koridorlarının birinde usulca bekliyor gözleri kasvet dolu kapıya çarpıyor ardından ağzında solunum aparatıyla bir çare yatan Cüneyd'e değiyordu. Bugün kimse ona ağlamıyor neden? Koca bir tarikat kalabalığın arasında yalnızca solan bir insan değil miydi o? İleriden hızlı adımlarla Sadi Hüdayı arkasında bir iki Mazlum ile varıyordu yamacına.

_ Cüneyd'im nasıl ne oldu ona!

Ben o saniyede nefes almayı unuttum Cüneyd! Gözlerimin son durağı olan gözlerin sıkı sıkıya kapanmıştı bugün. Uyuyorsun ama helal değil bu... Olmaz hayır bu tekke koca bir makama sığmış küçük bir Cüneyd'i kaybedemez. Sadi Hüdayi efendi durmadan soru sorarken ne duyacak kulak ne cevap verecek bir dil vardı bende. Aletin üzerinde gezen düz çizgiler neyin nesiydi peki?

Kirpiklerim odaya doğru koşan doktor ve onu takip eden hemşireyi izlerken aramızdaki bu cam engeldi sana yaklaşmama. Titreyen dizlerime inat ediyordum çökmemek adına. Düşersem düşer olmaz...

_ kızım!

Annem arkadan omuzlarımı kavramış hareket etmemi bekliyorken avuçlarımı cama yasladım.

_ Cüneyd...

Doktorun makineyi eline almasıyla gözlerimi daha fazla durduramadım. Akıttı mürekkebini bu aşkın imzasıyla. Çare yok muydu Cüneyd! Ne denli bu acelen gitmek için söylesene. Sen gidersen Zeynep gider, sen gidersen, aklım gider, sen gidersen yüreğim yetim kalır...

Defalarca yapılan kalp masajına tepki vermiyordu.

_ Zeynep...

Annem omzumu kavramış birşeyler mırıldanırken gözlerim hunharca dörtbir yanı izliyordu.

_ Cüneyd gitme! Bu çatı başlarına yıkılır direği giderse sakın...

Doktorun makineyi fırlatıp eliyle masaja başlamasıyla düştüm dizlerimin üzerine artık.

_ Zeynep hadi kızım gel oturalım şöyle.

Gözlerini bürüyen bir hüsran volkanıyla doğrulup kapıya doğru koşmaya başladı.

_ gidemez hayır anne giderse biterim olmaz.

Doktor alnından akan ter damlalarına inat hızla göğsüne eliyle masaj yapmaya devam etmişti.

_ Cüneyd uyan!

***

Papatyaların arasında cıvıl cıvıl dolaşıp dans eden anneme döndü gözlerim. Avuçlarıma doldurduğum papatyalarla ona doğru hızla koşuyordum.

_ anne...

_ Cüneyd!

Bakışlarındaki parıltı sönerken gülüşünü sıyırıp atıverdi suratından.

_ kavuşmaya geldim GülAyşe hatun...

Bakışları benden uzaklaşırken daha bir yaklaştım ona.

_ ben gözlerine mavilerden bir gök çizmeye geldim anne. Kubbemizde parıl parıl parlayan yıldızlar şahidim olsun ki dönmeyeceğim bugün...

_ olmaz Cüneyd! Buralar sana göre değil oğlum hadi geri dön.

_ kovuluyor muyum dergahından? Sende kovarsan nereye gider Cüneyd?

Annem kolumdan tutarak bahçenin dışına doğru sürüklerken bedenimi ısrarla direniyordum.

_ bülbül oldum kondum dalına kırma o dalı düşersem ölürüm.

_ geldiğin yere geri dön burda sana yer yok!

_ dönmeyeceğim anne!

_ Cüneyd geri dön...

O anda çalan siren seslerinin ardından göğe döndü annem.

_ ne yaptın sen Cüneyd'im.

***

Bakışları çehresinde dans ederken ondan bir çare gidene ne demeli?

_ uyan!

Doktor nemlenen gözlerle doğrulurken korku bezeli bir ifade sardı suretimi. Adımları yavaş yavaş yanıma varıyor bir yandan da yeri izliyordu.

_ ne oldu niye durdunuz devam edin masaja böyle yarım bırakmak olur mu?

Ne denli bir yangın ki bana bıraktığın, taşıyamam billahi! O yangında kendimide yakarım ben. Sen yanarken ben kendimi yakmaya and içerim çilesi çilesine efendi...

_ başınız sağolsun...

Bu nasıl bir cümle ki ardından bütün bedenim felç geçirdi. Yapma gözümün nuru beni bırakıp elinin tersiyle bu dünyayı nasıl itersin. Bu sillede bende uçarım unutma.

_ ne!

Hemşirelerden biri kabloları söküyor diğeri örtüyü yüzüne doğru çekiyordu usulca. Koridora değdi gözlerim. Annemin eli ağzında şok biçimde bakıyor bana. Sadi efendi başını iki elinin arasına almış yaslanmıştı duvara. Mazlumların gözü, gönlü yaşlı bugün.

Yüzü kapalı bir cesedi nasıl sökebilirler yüreğimden, nasıl cesaret edebilirlerki buna ha?

Ben Cüneyd... Babasız Cüneyd. GülAyşe'den olma öksüz Cüneyd. Bir kalbi atıyordu onuda bu dünyanın eşiğinde durduran Cüneyd! Üzerimde şimşekler çakıyor yıldırımlardan silahlar, şimşeklerden kurşunlar dağılıyordu dört bir tarafa. Beni bekleyen yıldızlardan bir lahit... Tırtıldım kelebek olacağını bilen bir tırtıl. Kozasından çıkamamış kırık kanatları olan bir kelebeğe dönüşeceğim bugün. Annemin kanatlarına düşeceğim, kanatları arasında göğe karışacağım...