1. Bölüm

1.5K 47 11
                                    

Kızıla düşman siyahlar heybetiyle kavga ederken şimşeklerden ordular, yıldırımlardan silahlar konuşuyordu. Bulutlardan yağmurlar değil yeryüzüne kan damlaları çiseliyor, yıldızlar bir süreliğine çekiliyordu gökyüzünden. Ağaçlar siyahın griye bulaştığı bir renge bürünmüştü. Çıplak ayaklarla soluksuzca koşuyordum sonu gelmeyen bir ormanda. Çürümeye yüz tutmuş kırık beyaz gömleğin bir kaç düğmesi daha koptu. Bedenimi saran bir kan kokusu eşliğinde yere seriliyorum.  Bir hatun görünüverdi uzaklardan. Nurlu mısralarından gülücükler saçıyordu bana. Cılız parmaklarım ona doğru uzanırken ciğerlerim çürük beden kokusuyla doluyordu. Rüzgar eşliğinde dans eden saçlarına doğru uzanırken gözbebeklerim, incecik bedenini saran bembeyaz bir kıyafetle sarhoş edivermişti şu gafil yüreğimi...

Gecenin sessiz çığlığı okşarken kulaklarımı yerimden sıçramış ve kuru olan boğazımdan yutkunmasını beklemiştim. Ani gelen şiddetli bir öksürük nefes borumu çatlatmak üzereyken komidinin üzerinde duran suyu diktim başıma.

_ kim bu kız Allah'ım?

Kainatın üzerine salınmış bir uyku sarhoşluğunun arasında 2 rekaat teheccüd razı ederdi yaradanı. Seccadeye doğru yol aldım.

***

Güneşin asfaltı kavurduğu dakikalarda mescide doğru yola koyulmuştu genç delikanlı. Dalgın dalgın yürürken ona doğru hızla koşan, sokağın diğer ucundaki gence odaklandı.

_ Ferzat değil mi bu?

Koşarak yamacına varmış ve öksürerek soluklanmaya koyulmuştu.

_ Ferzat hayırdır?

Der demez onlara doğru koşan eli sopalı heriflere döndü gözü.

_ Ferzat?

_ yav ne oyalanıyorsun adımı mı ezberliyorsun koş Usame koş!

Birlikte koşmaya başlamışlardı. Nefesi boğazında gel gitler yaparken bir duvarın eşiğinde durdu Usame.

_ dur hele soluklanayım ya.

_ Usame!

_ anlat bakayım ne yaptın sen bu müridlere? Musa hoca onlara bulaşmayın demedi mi?

_ bunlar ne ikiyüzlüler yav! Hallerine baktım mülayimler dedim onlara anlatayım kalkmış bana şeyhini anlatiy bende onların şeyhıne laf ettim birden canavara döndüler.

Kaşları çatılan Usame ölümcül bakışlar atarken duvara yaslandı Ferzat.

_ ulan şeyhlerine niye laf ediyorsun!

_ sakin ol la sanki Allah'a sövdük ne var bir avuç toprağa laf ettiysek.

_ Ferzat...

_ ha söyle kardaşım?

_ sana kötü bir haberim var.

_ ne?

Usame kaşlarıyla ileriyi işaret ederken Ferzat bakışlarını onlara yaklaşmak üzere olan müridlere yöneltti.

_ koş Usame koş!

Tekrar koşmaya başlamışlarken Usame çarptığı kişinin ardından yere düştü. Üstünü silkelemek için doğrulduğunda karşısında duran takkeli gence döndü. Müridlerde bir hışım varmıştı yanlarına.

_ bre gafil! Önüne bakmaz mısın sen nasıl Cüneyd efendiye çarparsın?

_ etten kemikten değil mi bu herif ya görmedik ne olmuş?

_ hadsiz! Bide konuşur kes sesini. Efendinin önünde.

İyice sinirlenmişti Usame. Tam üstüne yürüyecekken takkeli genç konuşmaya başladı.

_ hayrola mazlumlar nedir bu haller?

Eliyle Ferzat'ı gösteren adam elindeki sopayı kaldırdı.

_ bu kafir babanıza küfretti.

Ferzat Usame'nin kulağına eğilerek...

_ bu herif bana kafir mi dedi yoğsam yoğ?

_ valla herif ölüden hızlı çıktı, tak diye tekfir etti seni.

Takkeli genç istiğfar çekerek yürümeye başladı. Peşinden de başı eğik müridler giderken bir tanesi...

_ efendi istiğfar saatinde ona dua et sen!

Sinirli şekilde o lafı söylene döndü takkeli genç. Kaşlarını bu şekilde görünce korkuyla başını eğdi mürid.

_ sükut iyidir Mazlum yürü...

Arkalarından bakarken birbirlerinin omzuna yaslandılar.

_ birdaha böyle bir fişkı yeme!

Kahakaha atan Ferzat elini omzuna sardı.

***

Kitabını can sıkıntısıyla kapatan Zeynep ayaklandı bıkkın bir tavırla.

_ hayrolsun? İhtilaflar gerdi seni herhalde.

Diyerek güldü Merve.

_ yazık anam mutfakta helak oldu gideyimde yardım edeyim.

_ sen ve yardım?

_ biraz daha çalışırsam kitaba kendimi kaptırıp alimleri kavgaya tutuşturucam.

_ iyi hadi git bende bitireyim gelirim yardıma.

Mutfağa koştu Zeynep.

_ anneğğğ!

Annesinin sardığı sarmadan bir tane atıverdi ağzına.

_ bismillah de!

Kaşları çatılan annesine yaklaşıp kollarıyla sardı boynunu.

_ anne...

_ Zeynep!

_ efendim?

_ kızım senin gözler niye fıldır fıldır bakıyor de hele?

_ benim gözler hep fıldır fıldır anacığımmm!

_ edepsiz!

_ çok ayıp Meryem sultan insan kızına edepsiz der mi hiç?

_ söyle ne diyceksen uğraştırma beni akşama yetişmesi lazım yemeklerin.

_ anne şu C0neyd efendi!

_ hihh! Kız tövbe de şimdi baban fırlayacak biryerden.

_ fırlamaz o talebelerine fırça fırlatıyordur şuan...

_ bir fırçada sana fırlatsa hiç fena olmaz hani...

_ ya anne!

_ Zeynep Cüneyd efendi dediğin tarikatlara bağlı bidat ehlinden nasıl olurda müslüman bir genç kız tarikatlerden birini ister?

_ ya belki babamlara katılınca düzelecek hidayet Allah'tan hem benim sayemde belki biri hidayete erecek. O hidayete ererse ardından onu seven binlerce müridde hidayete erer. Babama diyiver.

_ olmaz Zeynep babanı salma üstüme.

O anda mutfağa giren Merve seslendi annesine.

_ hayr ola bu deli gene kime taktı kafayı?

_ bir avuç toprağa göz dikmiş bakalım hayr olsun sonumuz.

_ anne Allah korusunda!

_ valla kızım seni korusa Allah korur ben koruyamam babandan.

Oflayarak çıktı mutfaktan Zeynep.

***

Kapının koluna dokundultan sonra yüzüne süren Cüneyd efendi içeriye doğru yöneldi. İleride duran Mürşid hazretlerine doğru yönelip elini öpüverdi.

_ sükut iyidir Cüneyd... Doğrusunu dedin.

Başını ksldırmadan iri kirpiklerini ayaklarına doğru yöneltti.

_ müsaade var mıdır?

_ müsaade senindir.

_ o halde Vakt-i vîfâk talep ederim.

...

YERYÜZÜNDEKİ YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin