Hâlâ az önce olan olaya anlam vermeye çalışıyordum. Pekala,onu ilk defa bu gün gördüğüme emindim fakat ismini ilk duyuşum olmadığından daha çok emindim.
İsmi beynimde dönüp duruyor,anlamsız bir şekilde tanıdık geliyordu.
"Akari kızım,burada mısın?" Rana ablanın sesini duyduğum gibi hemen deliği kitaplarla gizlemek istercesine kapadım.
"Aaa evet,burdaymışım. Eh,Yani,buradayım." Kekelemeden olmuyor değil mi aptal Akari!
Rana abla beni görünce gülümsedi.
"Özür dilerim,kızım. Kantinden su almak için bir iki dakika aşağı indim. Çok beklettim mi?"
"Ha,sorun yok. Çok beklemedim,yeni geldim sayılır."
İmayla güldü.
"Gerçi,sıkılmamışsın belli."
İması karşısında kaşlarımı çattım. O çocuğun bura girmesini görmüş müydü? Yani Raiden'i.
Hafifçe öksürdüm.
"Hayır,henüz kitaplar canımı sıkmıyor." Gülümsedi.
"Sadece kitaplara değil,kendine de şans tanı. Çünkü kitap gibi kızsın,maşallah. Seni okuyan hiç sıkılmaz okumaktan."
Ne demişti? Kitap gibi kız mıydım? Azıcık kızardım. Konuyu değiştirdim.
"Anahtar işini hallettiniz mi?"
Kocaman gülümsedi ve cebindeki anahtarlığı çıkarıp bana uzattı.
"Ta tam! İşte!"
Anahtarlıktan birer satranç taşı asılmıştı. Şah.
Yutkunamadım. En sevdiğim satranç taşıydı. Tesadüfün güzelliği ve burukluğuyla acı bir gülümseme yerleşti yüzüme.
"Teşekkür ederim. Anahtarlık size mi ait? Çok güzelmiş."
Yüzüne gururlu bir gülümseme yerleşti.
"Hayır. Sadece,sahibi bana emanet etti. Özel bir taş bu. Özel yapım,sınırlı sayda."
Emanet olan bir şeyi bana vermesi bir az garibime gitti.
"Yani benimde dikkatli olmam lazım o zaman?"
"Tabii ki! Yahu,kütüphanenin anahtarlığını sana emanet ediyorum. Dikkatli olmak ne kelime gözünü dört aç!" Yüksek sesle güldü. Hafifçe elimden tuttu.
"Şaka bir yana,sana güveniyorum,kızım. Anahtarı kaybetmeyeceğinden eminim,sadece dikkatli ol."
"Merak etmeyin evimin anahtarını öyle kolay kaybetmem.." güldü.
"Evinin anahtarı sende,fakat evinin yolunu unutmuşsun. Evin yolunu bulmalısın." Dedi. Çantasını aldı,kapıya doğru yürüdü. "Bunun için evinde geçirdiğin anıları hatırla." Diye gülümsedi.
Tam da bir şey söyleyecekken konuştu.
"Ben çıkıyorum,kızım. İşin bitince kapıyı kitlemeyi unutma. Görüşürüz." Kütüphaneden çıktı.
Evinin yolunu unutmuşsun.
Ben kendimi de unutmuştum.
Rana ablanın kitap gibi konuşması bende ona karşı bir hayranlık uyandırırdı.
Burada işim bitmişti kitabı bırakmak dışında. Okuduğum kitabı rafina bırakıp kütüphaneden çıktım.
Elimde tuttuğum anahtarlığa baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Düş
ActionÇocukluğumdan başlayan bir yalnızlık vardı içimde, geçmeyen bir türden. Zaman geçtikçe kendimden uzaklaştım, yabancılaştım. Haksızlıklara karşı koyamayacak kadar yorgun oldum belki de. Her susuşumda kendimi yaraladım, kanlar üstüme sıçradı. Fakat k...